KURTULMAK MI İSTİYORSUN? DÜŞÜNECEKSİN!...22…

Özgür DENİZ - 30.03.2013

Çok acı ve acıtıcı günler yaşıyoruz. Yüzlerden acı akıyor, sessiz feryatlar arş-ı alayı yıkıyor. Sözlerden acı akıyor, kararan katı vicdanlar, zalimleşen suratlar öylece bakıyor. Duyarsızlık, umarsızlık yıktıkça yıkıyor. Hayatımız altüst olmuş, attığımız adımlar menfaat kokuyor. Yüreğimiz ızdırapla, beynimiz şüphelerle dolu. Beynimiz ve ruhumuz, olan biten hiçbir şeyi kaldıracak güce sahip değil. Ruhlarımız çürümüş, beyinlerimiz kirlenmiş. Biz kendimizi pir-ü pak bilsek ne fayda. Gelen güne, geçen günden daha çok şaşıyoruz. Çünkü olmayacak şeylere alışıyoruz. Bizi her zaman alışkanlıklarımız mahvetti. Her tükeniş sürecine tedricen alıştırıldık. Fark edemeden yolun sonuna geldik. Yıkılışa koşuyoruz. Dirilişe koştuğumuzu sanıyoruz. Oysa bizim dirilişimiz, gerilişimizin sonucu olacaktır ama gerilmekten ziyade gevşiyoruz. Oysa gerilen yay, gevşeyen yaydan yeğdir. Çünkü ok gerilen yayda daha iyi durur ve hedefi on ikiden vurur. Gevşeyen yayda ise ok ne durur ne de hedefi vurur. Ki, geriliş Hak ile olur, batıl gevşetir adamı. Doğumun Doğudadır, Batı batırır. Çünkü Batı daima batışın adresidir, yönüdür. Baktığın pencere önemlidir. Çünkü göreceklerini o pencerenin açılarına göre göreceksindir. Gözlerinden önce, o gözlerle bakacağın pencereye dikkat etmelisin. Baktığın yer, bakışından daha mühimdir. Çünkü bakışını baktığın yer belirler. Bakışın senden bağımsızdır ama baktığın yere bağımlıdır. Burası ince bir noktadır. İncelikler inceltir adamı.

 

İnsanlığımız kayboldu. Çünkü para insanlığımızı çaldı. Parayı aldık, insanlığımızı verdik. Parayla insan olabileceğimizi sandık ama aldandık ve yolda kaldık. Paranın getireceğini sandığımız tatlı düşlerle avunduk. Güven bitti. İdealler yitti. Değerler eridi. Düşler düştü. Daima dürüstlükten dem vurduk ama her daim namussuzun yanında durduk, alçağı savunduk. Hep yalanlarla avunduk. Hey gidi günler hey, ne günlerden geldik ne günlere kaldık. Her zaman aldandık ama aldattığımızı sandık. Aldanan kendimizdik, çok feci yanıldık. Ağıtlarımız, türkülerimiz kayboldu. Kaybolanlarla bizde kaybolduk. Çünkü seni sen yapanlar yoksa senin var olman da kabil değildir. Manasız madde mümkün müdür? Ruhsuz beden can taşır mı? Öyleyse ağıtsız ve türküsüz millet yaşar mı? Yaşamazdı ve yaşamakta zorlandı. Ağıtsız, türküsüz kalan millet ruhsuz, beyinsiz bir millete dönüştü ve daima horlandı. Sözlerimiz yalan, kaynaklarımız talan, yurtlarımız viran oldu. Düğünümüz derneğimiz bozuldu. Kimliğimiz, dinimiz kazıldı. Acıyla yoğrulduk, tam bağrımızdan vurulduk. Kaderimiz düşmanlarca yazıldı. Sınırlarımız aynı ellerce çizildi.

 

Hey gidi koca Türk! Neydin ne oldun? Ne umdun ne buldun? Kendini, düşmana diz çöktürüp üzengi öptürürken, diz çöken ve üzengi öpen biri olarak buldun. Tarih yapandın, tarihi yapılan oldun. Kader çizendin, şimdi kaderini yabancı eller çiziyor. İnsanlığın umuduydun, kendin umutsuzluğun mahkûmu oldun. Sen bu olmamalıydın. Seni bu olduranlar kendileri olmasınlar, umduklarını bulmasınlar. Seni, önce, seni savunduğunu iddia edenler düşürdü. Sonra da senden olduğunu sanıpta, senden olduğunu söylemekten korkanlar bitirdi. Çok feci pusu kurdular sana ve kalbinden vurdular.  Kimliğinle ve dininle mahvettiler seni. Bir kefen giydirdiler ve hala yırtamadın kefeni. Uyudun ve bir daha uyanmadın. Temellerin ve emellerin sağlam sandın. Kimliğine ve dinine bürünenlere kandın. Hiç aldanmadığın kadar aldandın. İçim acıyor be, içim acıyor koca Türk. Yangınlardayım. Bedenim yanıyor, ruhum titriyor, beynim zonkluyor. Uyanmayacak mısın hala? Kendine gelmeyecek misin? Düşmana karşı durmayacak, zincirleri kırmayacak, karanlığı yarmayacak, hesapları sormayacak mısın? Diril, geril ve atıl artık koca Türk! Seni bekler insanlık!

 

EKSTRA

 

BİR: Müslüman Türkoğlu diril, geril, atıl dedik. Evladını sağlıklı ve bilgili olarak yetiştir. Ama önce evladın olsun yetiştirecek. Tarih, din, devlet ve kimlik bilinci ver ona. Ahlak ve adalet aşkıyla yansın. Mücadele şuuruyla donansın. Yoksa yarınları asla umduğumuz gibi bulmayacağız. Kaldığımız yerde de kaldığımız gibi olmayacağız. Lütfen hisset, hassasiyet sahibi ol. İnce düşün ama fazla incelme. Senin fazla incelmeni isteyenler, seni çabuk kırmayı düşünenlerdir.

 

İKİ: Türk’ü ve Türkiye’yi acze düşürenleri tarih ve insanlık affetmedi, affetmeyecek ve hain olarak kaydedecek, hatırlayacaktır. Herkes bu gerçeğin fevkinde olmalı, adımını ona göre atmalıdır. Şerefi kaybetmek çok kolay ama kazanmak sonsuz zordur.

 

ÜÇ: Sezai Karakoç, İsmet Özel, Oktan Keleş ve daha nice şerefli, haysiyetli vatan evlatları gidişattan endişeli ise ve olaylara şüphe ile bakıyorsa mutlaka bir bozukluk vardır. Zira saf münevverlerin gördüğünü başkalarının görmesi kolay değildir. Çünkü pencere ve bakış farkı vardır. Hele politikacı madrabazların, saf münevverlerin gördüklerini görmelerinin mümkünatı yoktur. Çünkü münevver his ve hassasiyet sahibidir ama politikacıda ne hissin ne de hassasiyetin zerresi yoktur. Münevver ideallerin, politikacı katı realitenin adamıdır. Bu yüzden saf milli olan münevverlere dikkat kesilmek icap eder. Ne kimliksiz ve dinsizlerle işimiz olur ne de kimliğinden utanan ve dininin özünden korkanlarla. Gerçek münevverler Peygamberlerin varisleridirler ve onları takip etmek icap eder.

 

DÖRT: Bazı p…….venkler var Türk Milletini, Türk görünerek parçalamak isteyen. Kimin tohumu olduğu belli olmayan bu alçaklar, bu vatan haini şerefsiz itler mütemadiyen Türk’ten dem vururlar. Sanki Türk Milleti için ölüyorlarmış gibi. Ama hayatlarına baktığınız zaman Türklükten eser yoktur. Bilakis Türk düşmanlığı üzerine kurulu bir hayat yaşamaktadırlar. Ama Türk Milleti üzerinden edebiyat parçalamayı çok severler. Şu zamanlarda kadim kardeşlerin arasını açma gayretleri var bu p….venklerin. İşte Türk Milleti, Kürt kardeşlerini bilmem ne yapacakmışta, bilmem neymişte. Bir defa Türk evladı olan biri, böyle bir şeyi ağzına bile almaz. Faraza bazı karanlık noktalar böyle bir kahpeliğe yeltendi, yine de gündem yapıp yaymaz böyle kapkara bir haberi. Her yerinden yalanın fışkırdığı bir haberi. Ne, Türk olmayıpta Türk görünerek zımnen Türk’e darbe vurmaya çalışan bu domuz tıynetli tiplere ne de Türklükten utanan ve korkan zavallı ve sefil tiplere ihtiyacımız yoktur. Bizim, kimliğiyle ve diniyle gurur duyan ve bu olguları şerefle taşıyan insanlara ihtiyacımız vardır. Çünkü herkesle yol yürünmez ve herkese kader emanet edilmez. Bazı ş….rfıntılarda göklerin süsü, şehidin son örtüsü olan ayyıldıza takmış. Ş…rfıntı başında ki şeye güveniyor galiba, o kutsal olguyu takınca milletin kendisine inanacağını sanıyor. Oysa o güven vermez, güveni karakter sunar. Ama ş…rfıntı bunu idrak edemiyor. Çünkü kafası basmıyor. Gerçekten basmıyor bu pisliğin kafası. Çünkü biliyorum, dinledim, okudum. Cahil ve malın biri, inanın bana gerçekten böyle sevgili dostlarım. Ama birileri tutmuş elinden, oturtmuş bir yere ve havlatıyor. Yalı gayet iyi ki, iyi havlamak için yırtınıyor. Oysa hoşt köpek! Çok iğrenç havlıyorsun ve ancak karşı cinslerini tavlıyorsun. Sen sinagog’a git! Herkesin bir yeri vardır, gizlese de bir gün çıkar ortaya.

 

BEŞ: işbilen ve çözüm sunan bilmem ne yaftalı bir yığın teşekkül ettireceklermiş. Bu yığın bu millete kader çizecekmiş, yön tayin edecekmiş. Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kafası basmıyormuş ve bu SİYONİZM-ERMENİ-PKK-BDP itliği yapan ve biteviye bu kansız odaklar için havlayan ciğeri beş para etmez p…..venkler bu milletin beyni olacakmış. Hadi ordan. Bu millete böyle bir şeyi layık görenlerin suratına bir avuç toprak serpseniz yeridir. Vallahi billahi tallahi daha ağırını yapsanız yeridir. Kim lan bunlar? Kaç paralık tipler?  Kaç kuruşluk fikirleri var? Şereften, namustan, ahlaktan, adaletten, vicdandan bihaber olan tipler bu millete yol gösterip, bu milletin kaderinde aktif rol oynayacaklar ha? Ulan tarih bunu yapacakları katıksız hain diye yazar be. Türk Milleti bunu unutur mu sanırsınız? Türk Milletine bundan daha ağır bir hakaret yapılamaz.

 

ALTI: KURTULMAK MI İSTİYORSUN? DÜŞÜNECEKSİN!...16… başlıklı yazımızın ÜÇ’üncü maddesinde bahsetmiştik Osmanlı ve Türkiye karşılaştırmasından. Arkadaşım şunu iyice bileceksin ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, asla Osmanlı Devleti değildir ve ilânihaye nasılsa öyle kalacaktır. İdeallerinden ödün vermemek ama gerçekleri de görmek, algılamak, anlamak akıllılığın alametidir. Türk Milletinin de Osmanlı zamanında ki kudretine kavuşması gerçekten zordur. İsteriz ama hayalci de değiliz. Ya da hayal kurarız fakat hayalperest olamayız. İşte bu yüzden, Osmanlıyı gündeme getirerek Eyalet denilen ve ihanet kokan, bu milleti ve ülkeyi parçalamayı doğuracak hamlelere tevessül etmek yanlıştır.  Ne yaptığımızı, nasıl, niçin ve kim için yaptığımızı iyi bileceğiz. İçimizdeki hainlerin oyununa gelmeyeceğiz. Türk Milletini aptal sanıyorsunuz herhalde? Aynı şekilde Türk Milleti için başkanlık denilen sistemde isabetli bir tercih değildir ve olamaz, olmamalıdır, oldurulmamalıdır.  

 

YEDİ: Diyanet ya yanlış yaptı ya da meramını yanlış anlattı. Bir defa hassas kurumların tepesinde bulunanların dili çok önemlidir. Söz ağızdan çıkmadan bin düşünmelidirler. Bir karar vermek, gerçekten bin düşünmeyi icap ettirir. Yoksa ipin ucu bir kaçtı mı bir daha tutabilmek çok zordur. Bu yüzden dikkatli hareket etmek akıllıcadır. Ne söylediğin değil, nasıl söylediğindir önemli olan. Özür dilenmelidir ve muhtemelen dilemiştirler. Din yapıcıdır, dindar da yapandır. Ne din yıkıcı ne de dindar yıkandır. Adımlarımız sağlam, sözlerimiz net olmazsa işler şirazesinden çıkar.  

 

SEKİZ: Kur’an haram kılar, Anayasa yasaklar ama birileri inadına yaymaya çalışırlar. Bu milletin neslini katletmek için gayret ederler. Bu millete sarhoş değil ayık nesil lazımdır. Dostunu düşmanını bilecek ve sözünü ona göre söyleyip, kurşununu ona göre atacak nesil lazımdır. Ş..refsizliğin lüzumu yoktur. Öyleyse havlamalara aldırmamalıyız. Çünkü kervan itin havlamasına aldırmaz. Eğer aldırırsa yürüyüp, ilerleyemez. Her millet neslini korumak ve sağlam şekilde varlığını idame ettirmek ister. Ve bu yolda ki engelleri yok eder. Öyleyse yok olması gerekenleri yok ediniz, var olması gerekenler ve var olması gerekenleri var kılması gerekenler için. Nesliniz sağlam olmazsa,  milletiniz, sisteminiz, devletiniz de sağlam olmaz. Korkunun, ahmaklığın lüzumu yoktur. Çünkü korkacak bir saniye bile yoktur.

 

DOKUZ: Bu milletin eğitimini komediye dönüştürmeyin lütfen. Başta dendi, bu iş tutmaz diye. Ama ısrar edildi. Fakat şimdi yeniden geri dönüldü. Kardeşim bu milletin istemeyeceği belliydi. Çünkü saçmaydı. Tutacak yeri yoktu. Serbest kıyafet diye bir şeyin olmasının mümkünatı yoktu. Ve ne mutlu ki olmadı da. Hadi hayırlısı olsun inşaallah.

 

Ayrıca kamuda bir durum var. Bakıyorum da garipliklerle dolu. Yasa yok ama isyan var. Hayır, şahsım olarak tesettürlü şekilde görev yapılmasından yanayım. Bunu birilerinin lütfetmesine de lüzum görmüyorum. Hatta demokrasinin gereği olarak bile telakki etmiyorum. Bu fıtri bir haktır ve kullanılması icap eder. Kimsenin karışmaya da haddi ve hakkı yoktur. Ama anlamadığım nokta şurasıdır; bu işi çözecek kişi ve kurumların elinde devasa bir güç olduğu gerçek mi? Kesinlikle gerçektir. Hayır, bu milletin temellerini sarsacak işleri yap ama böyle bir şeyde çaresiz(!) kal. Bu akıl alır bir şey değildir. Ya da oy zamanına kadar bekletme taktiği uygulanıyor olabilir. Bu da ayıptır bence. Arkadaşım, çıkar yasayı ve sustur tüm art niyetli tipleri, sefil beyinli rezilleri ve kimseyi zora sokma. Kimse de devlet düzenini sarsarak yaslara göre suç işlemiş olmasın. Burada ki devlet düzeninden kastım, şu bildiğimiz düzen değildir, yani insanların yaşamını etkileyen düzen değildir. Bu, bir devletin istikametini tayin eden, var olmasını sağlayan, geleneğe dayalı kadim düzendir. Bir nevi devlet ciddiyeti diyebileceğimiz şeydir. Dağınıklık işleri bozar!

 

ON: İlhami Güler üstadın ‘’DİRİLİŞ TEOLOJİSİ’’ isimli bir eseri var. Mutlaka okumalısınız. Net olarak ifade edebilirim ki; düşünce dünyamı sarsan ya da etkileyen kitaplardan biri olmuştur. Fevkaladenin de fevkinde olan bir kitaptır. Kesinlikle istifade edersiniz. Allah razı olsun üstaddan.  En derin saygılarımı sunarım gıyaben zat-ı âlilerine.

 

Ve lütfen şu adresi açıp, kısa konuşmayı dinleyiniz. Gönülden istirham ediyorum. Çok derin bir konuşmadır. Çok namuslu bir hitaptır. Çok muazzam bir analizdir. Ve tabi nadide münevverlerden biridir. İşte adres: ‘’ http://www.sansursuzhaber.com/sezai-karakocdan-sahte-baris-elestirisi_310227’’

 

Bu arada, yıllar önce şerefsizce katledilerek şehit edilen güzel adam, kıymetli siyasetçi Muhsin Başkan’ı saygıyla anıyor, selamlıyor ve zat-ı âlilerine rahmet diliyorum. Soysuz, şerefsiz, kansız katillerin bulunması için herhangi bir ciddi adım atmayanları da gerçekten kınıyorum. Allah, geride kalan ailesine sabırlar, sağlıklar versin. Âmin.  

 

Şehit başkan-reis olsaydı ‘’Türk’’ isminin anayasadan çıkmasına asla müsaade etmezdi ve Türk Milleti de kesinlikle müsaade etmemelidir. Bu tamir edilemez yanışlara kapı aralar ve o kapı bir daha kolay kapanmaz. Bence bu derin tuzağa tüm milletin dikkatini çekmek ve duyarlılık göstermelerini sağlamak milli bir vazifedir.

Tarih: 30.03.2013 Okunma: 682

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?