Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Tutarlı olmak lâzım!
Eğer, “her türlü milliyetçilik ayaklarınızın altındaysa”...
Artık, bırakın milliyetçiliği başkalarına...
Bırakın Milliyetçi Hareket Partisi’ne...
Bırakın Bahçeli’ye...
Bırakın CHP’den “milliyetçiyim” diyenlere...
Bırakın, kendisini “milliyetçi” hissedenlere...
Bırakın, kendisini “milliyetçi” olarak tanımlayanlara...
Ve onları, size göre yanlış bişey yaptıkları,
Yanlış bir akıma kapıldıkları, “milliyetçiliği” savundukları, yücelttikleri için eleştirin!
“Milliyetçilik ayaklarımın altında” dedikten sonra,
Yaptığınız icraatları sayıp-dökerek, “işte gerçek milliyetçilik” demenin, “gerçek milliyetçi” olduğunu ilân ve iddia etmenin manâsı var mı?
Milliyetçilik “kötü” olduğuna göre, sizin “iyi” icraatlarınızla onu nasıl bağdaştırabiliyorsunuz?
Haaaa...
Demek ki “milliyetçilik” öyle kolay kolay “ayaklar altına alınabilecek”, itilip-kakılacak bişey değil!
Haddizatında, milliyetçiliğe sahip çıkılmasına çok memnun olduk...
Demek ki “milliyetçilik”in faydalı yanları, faydalı “tarifleri” de var!
Anladığım kadarıyla, Sayın Başbakan, “ülkeye yapılan hizmetin milliyetçilik” olduğunu savunuyor... “Milliyetçilik, memlekete hizmet etmektir” tanımınıenimsiyor...
Biz de bundan çok farklı bir tanım vermemiştik.
Hatırlatalım: “Milliyetçilik, milletini sevmek ve onu yükseltmek için çalışmaktır”... Yani ülkeye hizmet etmektir.
Hal böyle olunca, milliyetçiyim diyenleri “ırkçılık”la, “kafatasçılık”la itham etmek abesle iştigal olmuyor mu?
x x x
Gelelim Erdoğan’ın “ülkeye hizmet” konusunda verdiği örneğe:
Diyor ki; “İktidara gelince Merkez Bankası’nda 27,5 milyar dolar bulduk, bu parayı 127 milyar dolara çıkardık...İşte gerçek milliyetçilik budur''!
Milliyetçiliğe sahip çıkmak güzel de, zikredilen husus gerçekten ülkeye bir hizmet midir?
Olayın bir yönünü Cevher Kantarcı, Gazeteport’taki, 17 Nisan tarihli yazısında, 2002’den sonraki satışlara atfen “Türk Telekom, TEKEL, TÜPRAŞ, PETKİM, Eti Maden, THY Kamu hisseleri, Erdemir, POAŞ, Sümerbank Nazilli, SEKA, daha neleeeer neler vardı!” dedikten sonra,
“2002’de bu ülkenin yabancıya toprak satışı 1 milyon 280
bin metrekare idi!
Devr-i Saltanatınız 2012’ye geldiğinde, YABANCIYA toprak satışı 75 milyon 893
bin metrekareye ulaştı!” şeklinde hatırlatıyor.
Olayın bir de ikinci boyutu var:
Geçenlerde, Erdoğan’a bayılan, 77 yaşındaki, emekli bir banka müdürüyle oturuyorduk. TV haberlerinde Erdoğan, Merkez Bankası’ndaki rezervle övünürken, emekli bankacı; “Bu rezervin nakit olmadığını, kaydî olduğunu ve yabacı para girişlerinin rakamı şişirdiğini, yabancılar, yüklü miktarda para çekecek olurlarsa, çok zor durumda kalabileceğimizi” dile getirdi.
Evet, ülkeye hizmet etmek “gerçek miliyetçilik”tir.
Lâkin ülkeye “gerçek” hizmetlerin yapılması lâzım!