Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Süreç”...
Tuhaf bir kelime...
Sisli bir kavram...
“Zaman dilimi” mi?
Belki!
Bir “işlemler-çözümler (çözülmeler)” zinciri mi?
Belki!
Başı-sonu belli mi?
Kim bilir!
Başı belliyse bile, sonu pek belli değil... Ucu açık bir “mevhum”!
Belki başı da belli değil!
“Süreç” deyince, bizim aklımıza, şu bikaç ay önce başlatılan “girişimler”, hadi bilemediniz, 2009’daki “barış süreci” geliyor... Yani 4 sene önce başlayan bir girişim!
Acaba, gerçekten öyle mi?
Cemil Meriç Üstat’ın, 30 sene önce söylediklerine kulak verelim:
“Avrupa Tanzimattan beri aynı emelin kovalayıcısıdır: Türk aydınında mukaddesi öldürmek. Mukaddesi yani İslâmiyet’i. Bu mukaddesin yerine kendi mukaddesini aşılayamazdı. Çünkü misyonerin hedefi, Devlet-i âliyye’yi Hırıistiyanlığa kazanmak yani, Devlet-i âliyye ile bütünleşmek değil, ezelî düşmanını ‘etnik’ bir toz haline getirmekti, istediği kalıba sokacağı şuursuz ve iradesiz bir toz yığını”. (Bu Ülke, İletişim, S. 176)
Batı Devlet-i âliyye’yi “etnik bir toz” haline getirmeyi başarmış mı?
Evet, yüz sene evvel...
Biz, o “toz yığını”ndan, homojen bir kütleyi, Anadolu ve Trakya’yı kurtardığımızı sanıyorduk...
Kurtarabilmiş miyiz?
Daha doğrusu, Batı, seni “etnik toz” haline getirmekle yetinmiş mi?
Hayır!
Bizim, hiç olmazsa yüz yıldır “tek millet” dediğimiz topraklarda şimdi ne konuşuluyor?
Ne telaffuz ediliyor?
“36 ayrı etnik gurup”!
Vay anasına!
Sen “bir” “bütün” olduğunu zannediyorsun, meğer “otuz altı” parçaymışsın!
Vay canına!
Batı, seni “etnik toz” haline getirmekle tatmin olmamış, seni zerrelerine ayırmak, seni “bitirmek” istiyor.
Bunu biz demiyoruz... Tarihî “süreç” içinde Cemil Meriç söylüyor...
Alın size “âkıl” adam...
Bakmayın, 26 sene evvel ebedî âleme uğurladığımıza...
Fikirleri, uyarıları ve önerileri hâlâ yepyeni...
Hâlâ taptaze...
Hâlâ dipdiri...
Dinleyin bu ilâhi sesi...
Kulak verin!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN’DEN, 24 NİSAN