Yoksulluğun
derin acısını, iflah olmaz sancısını millet çekerken; kompradorlar,
kalantorlar, patronlar ve bunların şerefsiz ve ahlaksız veletleri it gibi
yaşıyorlar. Bunlar yalan değil. Bunlar yalansa bizler körüz, namussuzuz. Ahlaksızlık
ve şerefsizlik, sadece namusunu peşkeş çekmek vb. hareketleri yapmak değildir.
Birilerinin haklarını gasp etmek, ezilmelerine göz yummakta ahlaksızlıktır.
Birileri namusluca yaşamak, hakkını almak için mücadele verirken, kenardan
sırıtarak bakıp, zımnen kompradorlara dolaylı destekte bulunmakta
ahlaksızlıktır. Milletin hakkını aramak yerine, susup keyfine bakmakta
ahlaksızlıktır. Bunlar günlerini gün ediyorlar. İşleri tıkırında, cepleri dolu,
yüzleri gülüyor. Sanki hayat münhasıran bunlar için var olmuş. MHP li bir
vekilin oğlu-kızı gelecek kaygısı taşıyor mu? Ölüm korkusu yaşıyor mu? Kolay
kolay böyle bir şey mümkün değil. Bizler hem gelecek kaygısı taşırız hem ölüm
korkusunu dibine kadar yaşarız. AKP li bir vekilin oğlu-kızı yokluk acısı
yaşıyor mu? İflah olmaz bir dert yüzünden başını kaşıyor mu? Yokluk acısı da,
dert sancısı da bizim içindir. CHP li bir vekilin oğlu-kızı hiç açlık korkusu
çekiyor mu? Meydanlarda dipçik yiyor mu? Açlık korkusu çekmekte, meydanlarda
dipçik yemekte, sorgusuz sualsiz yaşayan ve sözde umutlar taşıyan sürü içindir.
İşte bu yüzden vekiller rahattırlar, vekiller sayesinde patronlar ve veletleri
de rahattırlar. Hiçbir zaman risk almazlar. Kompradorların risk almasına gerek
yok ama risk almaları varlık gayeleri iken vekillerde risk almazlar. Alıyormuş
gibi görünürler ama asla almazlar. Alan da bedelini ödüyor zaten ama
ölümsüzleşiyor da. Ki, zaten maksat yaşamış olmak değildir, erkekçe yaşamaktır.
Namusluca kavga vermezler. Siz hiçbir vekilin çocuğunun, millet, memleket,
devlet, din ve emek için içten bir kavga verdiğini, üzüldüğünü ya da bu
değerler uğruna sorularla kendini yorduğunu gördünüz mü? Bunlar olmayacak
şeylerdir ve sorulan sorular zaten anlamsız sorulardır. Bu memlekette dert
asıllarındır, sefa vekillerin. Ama bir türlü sorgulamıyoruz bunu. Rezilce
yaşamak hoşumuza gidiyor. Koyun gibiyiz kardeşim koyun. Başımıza bir çoban
koyuyorlar ve güdüyorlar bizi. Çobanın keyfi yerinde, hiçbir sıkıntısı yok. Tek
vazifesi sürüyü gütmek ve sürüye ihtiyacı kadar nevalesini vermek. Hür yaşamak
bizim hakkımızken, payımıza esirlik düşüyor ne garip, ama sormuyoruz. Hürriyet,
zevk, sefa, keyif, neşe zengin piçleri, piliçleri için. Zorluk, cefa, keder,
acı, esaret ise piçler ve piliçler için kan, ter, yaş akıtanlar için. Köy
çalışır şehir yer. Muhtaç olan çalışır, kodaman yer. Asıl çalışır vekil yer.
Tufeyliler için hayat yolu ışık dolu, üretenler için ise hayat yolu tam
anlamıyla azap dolu. Zam kalantorlar için, çünkü zam olduğu zaman yoksul daha
da yoksullaşır ve hayat seviyesi dibe vurur. Zira hayat standardı kalantorların
kazançlarıyla mütenasip ilerler her zaman. Keyif, yaşam, istediği düzeyde
eğlenmek hakeza onlar içindir. Ama buna rağmen kalantorlara laf kondurmayız. O
şerefsizleri her daim koruruz ahmakça. Birisi komprador bir ite küfretti mi,
hemen onu farklı kavramlarla itham ederiz. Zımnen sermayeyi ve sömürüyü
destekleriz bilinçsizce, ahmakça. Oysa içimizde kutsal bir kin büyütmeliyiz
onlara karşı, bir çiçeği büyütür gibi. Onların papağanlığını, şarlatanlığını
yapan vekillerin pis mikrop suratlarına tükürmeliyiz. Onları hanelerimize
sokup, hanelerimizin kirlenmesine müsaade etmemeliyiz. Çünkü temiz bir vekil
yoktur. Var olduğunu düşünüyorsanız, gösterin karşısında saygıyla şapkamı
çıkarayım. Düşünmüyoruz kardeşim düşünmüyoruz. Paranın kullarıyız. Bir kemik
için atmadığımız takla, yapmadığımız maymunluk kalmıyor. Oysa haysiyet ve namus
diye bir şey var. Ve bu şeyler ölümsüz şeyler. Sen yokken de var olan ve var
olacak şeyler. Senden geriye kalan ve senin nasıl yâd edileceğini belirleyen
şeyler. Sürüp çıkarmalısın kodamanları otağından. Kovmalısın haydutları
bağından. Üretiyorsan tüketende sen olmalısın, senden olmayan değil. Paylaşmak
isteyen itlik yapmamalı, birlikte üretmeli ve tüketmeli, üretileni hemen
kapmamalı. Parayı bulunca dostluktan kopmamalı. Bunlar insanı insan yapan
şeylerdir. Bileğinde zincirler var, kır o zincirleri. Beyninde duvarlar var,
yık o duvarları. Ruhunda örtüler var, kaldır at o örtüleri. Özüne ulaş,
özgürleş ve insan olduğunu hatırla. Çünkü sen insan olarak halk edildin ve
şerefli kılındın. Şerefini yere düşürme. Sen insan olduğunu hatırlamazsan,
kimse hatırlatmaz bunu sana. Çünkü hayvanlar insanlardan hoşlanmazlar,
insanları da kendileri gibi bilirler. Sen başını kaldırmazsan, eğilmez karşında
başlar. Başın eğik olursa evladın nasıl gülsün? Sen başını eğerek diyorsun ki;
bırakın benim evladım ölsün. Sen kendini bileceksin, eğilmeyen dik başları
eğeceksin. Başın eğileceği yeri bilmeli, senin başın sadece Allah karşısında
eğilmeli. Her şeyi yapan sensin. Bırakta her şeyi yapan başlar karşısında,
hiçbir şey yapmayan başlar eğilsin. Eğilsin ki, eğilen başlar hadlerini ve
hudutlarını bilsin. Yazık değil mi ömrüne, canına, gençliğine, zamanına? Hayatta
kendinin olduğunu da anımsa bir kere. Sadece kodamanların olduğunu ve her şeyin
onlar için var olduğunu sanma. Allah aşkına, hangi MHP li bir vekilin evladı
benim yaşadığım sıkıntıları yaşıyordur, çektiğim sancıları çekiyordur,
devletimi, milletimi, vatanımı düşündüğüm kadar bu değerleri düşünüyordur?
Hangi AKP li bir vekilin evladı benim acılarımın bir benzerini tatmıştır,
tatilsiz bir ömür geçirmiştir, dininin tahrifinden ve tahribinden dolayı
vicdanı sarsılmıştır? Hangi CHP li bir vekilin evladı benim geçindiğim parayla
geçimini sürdürmeye çalışmıştır, meydanlarda erkekçe ve dürüstçe emek kavgası
vermiştir, adaletsizliği yüreğinde hissedip gerçekten adalet için gözlerini
uykudan mahrum bırakmıştır? Vekillerin ve veletlerinin çektikleri yegâne dert,
bir sonraki seçim sonuçlarını düşünürken çektikleri derttir. Hayır,
sorduklarımızın hiçbiri olmamıştır ve olmayacaktır da. Taki, sen, ben, o
uyanana kadar. Uyanıpta namuslu ile namussuzu ayırıp, layık olana layık olduğu
şekilde davranana kadar. Ahlaksız ve adaletsiz sefilleri huzurumuzdan kovana,
ahlaklı ve adaletli olanı başımıza taç yapana kadar. Bizden diye, bizden
bildiklerimizin şerefsizliklerine susmayıp isyan edene kadar. Namussuza, zengin
piçi olduğu için beyefendi demeyip, sen piçsin diyebilme yürekliliğini
gösterene kadar. Her şey bize bağlı, bizim elimizde. Kaderimizin ağlarını ilmek
ilmek ören bizleriz. Yarınlarımızın nasıl olacağını önsezimizle gören bizleriz.
Öyleyse niçin başkalarının, kaderimizi belirlemelerine müsaade ediyoruz,
sorgusuz sualsiz namussuzların peşinden gidiyoruz? Fani bir dünyada fani şeyler
için eğilmek insan olana yakışır mı hiç? Madem sen fanisin, madem dünya fani,
öyleyse bizi sonsuzlaştıracak şeyler için yaşamalıyız. Erkekçe yaşamalıyız ve
erkekçe mücadele etmeliyiz. Hak bildiğimiz yolda yürümeli, Hak sözden
dönmemeli, namussuzlar karşısında eğilmemeliyiz. Kendimizin kim olduğumuzu ve
onların kimler olduklarını bilmeliyiz ve yerimizi ona göre almalı, hareketimizi
ona göre belirlemeliyiz. Biz, bizi ve herkesi düşünenleriz; onlar ise, sadece
kendilerini ve veletlerini ve birde efendilerini düşünenlerdir. Onların
arasında olupta, bizi düşünenler ise ya etkisiz elemandırlar ya da ekarte
edilmeye hazırdırlar veyahut varlıklarının yok edilmesini beklemektedirler.
Müslüman Türk evladı titre ve
kendine dön!