Şu narkozu kim/kimler buldu, bilen var mı? Müthiş bir şey! Birçok alanda
kullanımı var. Yasal olanı var! yasal olmayanı da. Hastanın acıyı duymaması
için; vücudun operasyon yapılacak kısmına veya tamamına geçici süre
uygulanarak, ameliyatları uygulayabiliyorsunuz. Başka çareniz ve alternatifiniz
yoktur. Narkozun dozu kaçtığında hasta masada kalıyor. Adına ne deniyor “EX”
...
Ameliyat ile ilgili hepimizin birçok anısı vardır. Bir telefon alırız bir
yakınımızdan, koştura koştura ameliyathane kapılarının önüne yığılırız. Gerçi
son dönemde ona da bir çare üretmişler, hastanenin kafeteryasından canlı yayın
yapacaklar neredeyse!. Ekrandan, sıra numarası ile, hastanın hangi durumda
olduğunu görüyorsunuz. “Narkozda mı?, operasyonu devam mı ediyor?, Yoksa
uyandırmada mı?” Hasta yakınları için o zaman; günlere aylara bedel olduğu için
güzel bir hizmet olmuş.
Narkoz verilmeden, vücudunuzun herhangi bir yerine neşter vurulabilir mi? Buna
kim cesaret edebilir? Parçalarsınız karşınızdakini vallahi. İş başa düştü mü
fazla yapacak bir şeyiniz kalmıyor. Ayaklarınız gitmese de sedye ile
gidiyorsunuz o buz gibi odaya. Bir de narkozu yediniz mi “TESLİM!” oluyorsunuz
ameliyat ekibine. Ondan sonrasını sizin hatırlamanız mümkün değil. İş narkozu
yiyinceye kadar…İnsan yaşamı için durum bu iken, iş topluma gelince biraz
karışık...
Nasıl insan vücudunda operasyon yapılacak bölgeye narkoz uygulanıyorsa, toplum
için de bu durum farksızdır. Bugün, toplumun en büyük narkoz aracı medya denen
o yazılı ve görsel basındır. Sosyal medya olmasa durum daha vahim olacak. Bu
medya, sanki tek merkezden emir alıyorlar. Her gün bilinçli olarak aynı
programlar yapılıyor. Ülkenin başka sorunu yokmuş gibi açılım mı? saçılım mı
adı bile ne olduğu belli değil bir “süreçtir” aldı başını gidiyor.
Basında köşe başları öyle tutulmuş ki!. Köşe taşları öyle yerleştirilmiş
ki!.Yerinden oynatmak için toplumun elindeki güç yetmez. O güç dış odaklı olursa
belki… Siz okumasanız da dinlemeseniz de, o kişi veya kişiler, o köşeler de
yazar, o ekranlarda konuşurlar…Rasim’ler, Nazlı’lar Oral’lar gibi…Hem de ekrandan
ekrana koşarak…
Bu coğrafyada, sınırlar, rejimler değişirken sizi rahat bırakırlar mı? Sizin
hiç aklınız kesiyor mu? Oyunu yazan yazmış bir kere oyuncular belli, oyun
belli. Bir asır önce de olsa o güçler hedeflerine ulaşması gerek. O gün topla
tüfekle başarmak istediler. Başaramadılar. Yedi düvel birleşerek geldi, yine
başaramadılar. Bugün süslü kelimelerle,yukarıdaki taşeronlarını kullanarak,
kendi kendimize hem de bedelini de bize ödeterek bedava yaptırıyorlar…
Irak savaşını pardon Irak’ın özgürleştirilmesini(!) çoktan hafızalarımızdan
sildik bile. Sonra bahar rüzgarı Tunus’tan bir esmeye başladı. Mısır, Libya,
Suriye’de takıldık, rüzgar kesildi ve yere çakıldık. Sorun Kucağımızda kaldı.
Dünya bizi yalnız bıraktı. Kardeşimiz Esat, oldu Esed! Çadır kentlerde
onbinlere tencere kaynatma görevi de üzerimizde kaldı. Ne zamana Kadar belli
değil…Bugün Suriye’de kardeş kardeşi vururken biz bu sonu belli olmayan savaşın
bir tarafı olduk. Bu nasıl bir mantık? Anlayan varsa beri gelsin…
Bütün bu olup bitenlere bu toplum kafa yormasın,sorgulamasın diye suni
gündemler yaratılması gerekir ki gerçekler perde arkasında kalabilsin. Toplum
mühendisleri her zaman görev başındadır. Bizler uyusak ve uyutulsak da o
mühendisler hep görev başındadır. Onların görevi kime ne kadar narkoz
verilecek? Ne zaman verilecek? Dozu ne olacak? Bu mühendislerin görevi budur.
Onlar bizim aramızda dolaşır. Onlar bizi çok iyi tanırlar, damardan ne zaman
gireceklerinin hesabını çoktan yapmışlardır.
Toplumun büyük kısmını uyuttular ama diri kalan kesimin de bir an önce
uyutulması gerekli. Bunun için çok kafa patlattılar. Bunlar bizim sözümüzü bir
türlü dinlemiyorlar. O zaman nabza göre şerbet verelim dediler. Bunun için
toplumda amaçlarına uygun , kendilerine göre sivrilmiş, devşirilmiş, o
bölgelerde sevilen kişileri kullanalım dediler. “Batsın bu dünya!” diyenler
bile bu işin içinde… Şimdi o safhayı uyguluyorlar. Eğer uyuşma sağlanırsa
operasyona az kaldı demektir.
Doktorlar yedekleri ile hazır, ameliyat ekibi dünden hazır, ameliyathane süper,
şu hastayı bir uyuşturabilsek, Narkoz ekibi bir türlü görevini bitiremedi.
Kesmek, biçmek, parçalamak için bir asırdır bekliyorlar, salyaları akıyor. Bu
iştahla nasıl kesecekler, neşterci nasıl çalışacak hayal bile etmek
istemiyorum. Bu durumda o iki harfli kelime “EX” bile hafif kalabilir.
Hilmi ÇAKIR