HEDEF NARKOZLU TOPLUM, Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 05.05.2013

  Hilmi ÇAKIR



Şu narkozu kim/kimler buldu, bilen var mı? Müthiş bir şey! Birçok alanda kullanımı var. Yasal olanı var! yasal olmayanı da. Hastanın acıyı duymaması için; vücudun operasyon yapılacak kısmına veya tamamına geçici süre uygulanarak, ameliyatları uygulayabiliyorsunuz. Başka çareniz ve alternatifiniz yoktur. Narkozun dozu kaçtığında hasta masada kalıyor. Adına ne deniyor “EX” ...
Ameliyat ile ilgili hepimizin birçok anısı vardır. Bir telefon alırız bir yakınımızdan, koştura koştura ameliyathane kapılarının önüne yığılırız. Gerçi son dönemde ona da bir çare üretmişler, hastanenin kafeteryasından canlı yayın yapacaklar neredeyse!. Ekrandan, sıra numarası ile, hastanın hangi durumda olduğunu görüyorsunuz. “Narkozda mı?, operasyonu devam mı ediyor?, Yoksa uyandırmada mı?” Hasta yakınları için o zaman; günlere aylara bedel olduğu için güzel bir hizmet olmuş.
Narkoz verilmeden, vücudunuzun herhangi bir yerine neşter vurulabilir mi? Buna kim cesaret edebilir? Parçalarsınız karşınızdakini vallahi. İş başa düştü mü fazla yapacak bir şeyiniz kalmıyor. Ayaklarınız gitmese de sedye ile gidiyorsunuz o buz gibi odaya. Bir de narkozu yediniz mi “TESLİM!” oluyorsunuz ameliyat ekibine. Ondan sonrasını sizin hatırlamanız mümkün değil. İş narkozu yiyinceye kadar…İnsan yaşamı için durum bu iken, iş topluma gelince biraz karışık...
Nasıl insan vücudunda operasyon yapılacak bölgeye narkoz uygulanıyorsa, toplum için de bu durum farksızdır. Bugün, toplumun en büyük narkoz aracı medya denen o yazılı ve görsel basındır. Sosyal medya olmasa durum daha vahim olacak. Bu medya, sanki tek merkezden emir alıyorlar. Her gün bilinçli olarak aynı programlar yapılıyor. Ülkenin başka sorunu yokmuş gibi açılım mı? saçılım mı adı bile ne olduğu belli değil bir “süreçtir” aldı başını gidiyor.
Basında köşe başları öyle tutulmuş ki!. Köşe taşları öyle yerleştirilmiş ki!.Yerinden oynatmak için toplumun elindeki güç yetmez. O güç dış odaklı olursa belki… Siz okumasanız da dinlemeseniz de, o kişi veya kişiler, o köşeler de yazar, o ekranlarda konuşurlar…Rasim’ler, Nazlı’lar Oral’lar gibi…Hem de ekrandan ekrana koşarak…
Bu coğrafyada, sınırlar, rejimler değişirken sizi rahat bırakırlar mı? Sizin hiç aklınız kesiyor mu? Oyunu yazan yazmış bir kere oyuncular belli, oyun belli. Bir asır önce de olsa o güçler hedeflerine ulaşması gerek. O gün topla tüfekle başarmak istediler. Başaramadılar. Yedi düvel birleşerek geldi, yine başaramadılar. Bugün süslü kelimelerle,yukarıdaki taşeronlarını kullanarak, kendi kendimize hem de bedelini de bize ödeterek bedava yaptırıyorlar…
Irak savaşını pardon Irak’ın özgürleştirilmesini(!) çoktan hafızalarımızdan sildik bile. Sonra bahar rüzgarı Tunus’tan bir esmeye başladı. Mısır, Libya, Suriye’de takıldık, rüzgar kesildi ve yere çakıldık. Sorun Kucağımızda kaldı. Dünya bizi yalnız bıraktı. Kardeşimiz Esat, oldu Esed! Çadır kentlerde onbinlere tencere kaynatma görevi de üzerimizde kaldı. Ne zamana Kadar belli değil…Bugün Suriye’de kardeş kardeşi vururken biz bu sonu belli olmayan savaşın bir tarafı olduk. Bu nasıl bir mantık? Anlayan varsa beri gelsin…
Bütün bu olup bitenlere bu toplum kafa yormasın,sorgulamasın diye suni gündemler yaratılması gerekir ki gerçekler perde arkasında kalabilsin. Toplum mühendisleri her zaman görev başındadır. Bizler uyusak ve uyutulsak da o mühendisler hep görev başındadır. Onların görevi kime ne kadar narkoz verilecek? Ne zaman verilecek? Dozu ne olacak? Bu mühendislerin görevi budur. Onlar bizim aramızda dolaşır. Onlar bizi çok iyi tanırlar, damardan ne zaman gireceklerinin hesabını çoktan yapmışlardır.
Toplumun büyük kısmını uyuttular ama diri kalan kesimin de bir an önce uyutulması gerekli. Bunun için çok kafa patlattılar. Bunlar bizim sözümüzü bir türlü dinlemiyorlar. O zaman nabza göre şerbet verelim dediler. Bunun için toplumda amaçlarına uygun , kendilerine göre sivrilmiş, devşirilmiş, o bölgelerde sevilen kişileri kullanalım dediler. “Batsın bu dünya!” diyenler bile bu işin içinde… Şimdi o safhayı uyguluyorlar. Eğer uyuşma sağlanırsa operasyona az kaldı demektir.
Doktorlar yedekleri ile hazır, ameliyat ekibi dünden hazır, ameliyathane süper, şu hastayı bir uyuşturabilsek, Narkoz ekibi bir türlü görevini bitiremedi. Kesmek, biçmek, parçalamak için bir asırdır bekliyorlar, salyaları akıyor. Bu iştahla nasıl kesecekler, neşterci nasıl çalışacak hayal bile etmek istemiyorum. Bu durumda o iki harfli kelime “EX” bile hafif kalabilir.

( 2.05.2013 [email protected])
Hilmi ÇAKIR
Tarih: 05.05.2013 Okunma: 778

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?