Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Sosyalisti de materyalist,
Kapitalisti de!
Adam sosyalistlerin Avrupa’daki lideri...
Resmi mevkii; “Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist grup Başkanı”!
Kim bu?
Hannes Swoboda!
İmdi...
Bu üst düzey vatandaşın işlevi ve işi ne?
Sosyalisleri güçlendirmek,
Sol ve sosyalistler arasında işbirliğini geliştirmek,
Sosyal adalet ve sosyalizmi yaygınlaştımak,
Sol politikaların iktidara gelmesi için çaba sarfetmek...
Kendileri Brüksel’de ikamet ediyorlar...
Geçen hafta içinde CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’da Brüksel’e gitmişti, malûm!
“Sol partiler arasındaki işbirliği” çerçevesinde Swoboda ile de görüşme planlanmıştı.
Bu arada, Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ı Esad’a benzeten” bir cümle sarfetmişti.
Sen misin, böyle bir cümleyi sarf eden!
Sosyalist grup başkanı Sayın Swoboda, Kılıçdaroğlu’na sert tepki göstermiş, “kıyaslama kabul edilemez” demişti. Bunun üzerine de görüşme iptal edilmişti.
Gayet tuhaf bir durum!
Çünkü bu Avrupalılar, Erdoğan’la Esad’ı mukayese etmeseler bile sık sık,
Türkiye’de 90’dan fazla gazetecinin hapiste olduğu,
Demokratik gösterilere çok sert müdahale edildi,
Şiddet içermeyen göstericilerin tutuklandığı gerkçeleriyle kaygılarını dile getiriyorlardı.
Şimdi, üstelik, Sosyalist grup başkanının Erdoğan’ı savunması, “Sol” kabul edilen Kılıçdaroğlu’na cephe alması garip değil mi?
Biz bu garipliğe hayret ederken, meğer Swoboda’nın, Kılıçdaroğlu’yla ilgili bir “kuyruk acısı”, Erdoğan’la ilgili de bir “minnet duygusu” varmış!
Neymiş o acı ve minnet duygusu?
Şu: “Kılıçdaroğlu’nun CHP Grup Başkanvekili olduğu dönemde, Swoboda’nın eşinin üst düzey yönetici olarak çalıştığı Siemens firması hakkında Türkiye’deki yolsuzluk iddialarına ilişkin gerekli soruşturmayı açtırmadığı gerekçesiyle Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında gensoru önergesi verdiği belirlendi.” (Yeniçağ, 20 Mayıs)
Şimdi anlaşıldı mı Vehbi’nin kerrakesi?
İşin içine menfaat girdi mi ne sosyalistlik kalıyor, ne de yüce idealler!
Bunların solculukları da sosyalistlikleri de palavra...
Hepsi materyalist-kapitalist!
Paranın dini-imanı var mı?
Erdoğan’dan öğreniyoruz:
“Yok”! (Hürriyet, 10.3.2011)
x x x
Bu arada, ben de Kılıçdaroğlu’nun yaptığı kıyaslamaya katılmıyorum.
Brüksel’de böyle bir cümle sarfetmesini de doğru bulmuyorum.
Lâkin tepki gösterilecek bir durum olduğunu da düşünmüyorum.
Neden “fikir özgürlüğü” çerçevesinde değerlendirilmiyor?
Hele Avrupa’da! Hele hele sosyalist grup başkanınca!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, GIRGIR’dan, 8-15 Mayıs