Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür
Yurtdışını gezenler oraların çok güzel olduğunu söylerler. Bilhassa, Batı’ya seyahat edenler, Yunanistan’dan İngiltere’ye kadar bütün ülkelerden hayranlıkla bahsederler. Amerika’ya gidenler ise çarpılırlar ve çarpılmış olarak memlekete dönerler. “Çarpılma” kelimesini rasgele kullanmadım. Bu Amerika seyyahları kelimenin 3 anlamıyla çarpılırlar.
Bendeniz oraları görmediğimden olacak; ülkem içindeki her seyahatimde beni hayran bırakan yeni yerler, nesneler, olaylar, insanlar görüyorum.
Önceki cumartesi günü; İzmir’den İstanbul’a otobüs yolculuğuyla geldim. Bu yolda, 10 senedir, hemen hemen her yaz, en az bir kere seyahat ederim.
Son seyahatimde, yol boyunca tarlaları, dağ ve tepeleri her zamankinden daha fazla yeşil buldum.
Ülkemin bu güzel yeşilliği beni heyecanlandırdı.
Demek ki ormanları, doğayı her türlü tahribimize rağmen; doğa sevdalıları da boş durmuyor, tahribi gidermeye çalışıyorlar. Bütün doğaseverler, ülkenin ve dolayısıyla dünyanın yeşiline en küçük bir yeşillik ilave eden bütün duyarlı insanlar önünde saygıyla eğiliyorum. Onlara selâm ve dualarımı gönderiyorum.
* * *
İstanbul’u da daha fazla yeşil, daha fazla ağaçlandırılmış gördüm. Bir yandan kirlilik devam eder, tabiat tahrip edilirken; öte yandan kurumlar ve insanlar da yeşil gelecek konusunda şuurlanıyor, harekete geçiyorlar.
Gördüklerim beni ümitlendirdi. İnşallah, doğa ve yeşil konularında daha da bilinçli ve hassas oluruz.
Benim de ülkeme ve insanlarına hayranlığım gittikçe artar
* * *
Bir Medyacının İfşaatları -2-
“Muhafazakâr iktidar lehine hiçbir yayın yapmıyorduk. İktidara asıl desteğimizi aleyhte yayın yapmamakla sağlıyorduk. İktidarı zora sokacak, başını ağrıtacak, aleyhinde olacak, oy kaybettirecek hiçbir haber veya konuyu gündemimize almıyorduk.
Örneğin, bakanın oğlu veya kızı paravan bir şirket aracılığıyla veya aleni olarak doğal gıda işine giriyor, babası vergi indirimi almaları için kararname çıkartılmasını sağlıyor, her yerde flaş haber oluyor ama bizde geçiştiriliyordu.
Bir başka bakanın uçkuru herkesin dilinde, delil bulamadıkları için haber yapamıyorlar, ama bize fotoğraflarıyla ve şahitleriyle dosya geliyor, fotoğraf negatifleri ve muhabir dâhil her şeyi satın alıp hasıraltı ediyorduk.” (Mezat, S. 250-251, devam edecek)
* * *
Üstatlardan
Dün sabaha karşı kendimle konuştum,
Ben hep kendine çıkan bir yokuştum,
Yokuşun başında bir düşman vardı,
Onu vurmaya çıktım, kendimle vuruştum.
Özdemir Asaf