ALLAHINA KURBAN ADANA

Hüseyin ŞİNASİ - 28.05.2013

                                                     

                                           

 

            25 Mayıs 2013 Cumartesi günü MHP tarafından milli değerleri korumak ve yaşatmak amacıyla düzenlenen ve birincisi 23 Mart 2013’de Bursa’da, ikincisi 20 Nisan 2013’de İzmir’de, üçüncüsü de 25 Mayıs 2013 günü Adana’da gerçekleşen vatan mitingini gittik gördük. Gerçekten Adana mitingindeki kalabalık, coşku ve heyecan görülmeye değerdi. O gün Adanalıların deyimi ile “Adana yıkılıyordu”.  Adana ve ilçelerinden, Mersin’den, Gaziantep’den, K. Maraş’tan, Hatay’dan, Konya’dan, Niğde’den, Aksaray’dan kopup gelen onbinler adeta bir destan yazdılar. 25 Mayıs 2013 günü Adana Adana olalı gerçekleşen en büyük mitinglerinden birine şahitlik ederken, her yer kırmızı beyaz bayraklarla bir gelincik denizine dönmüştü. Vatan, millet, bayrak diyerek yollara düşen genci yaşlısı, kadını erkeği milyonlar, vatan ve milletin bütünlüğünü koruyacaklarını bir kez daha azim ve kararlılıkla bütün dünyaya ilan ettiler.

MHP Lideri Bahçeli, Adana Vatan Mitinginde yaptığı konuşmada, "Türk vatanı bugün bu meydanda ete kemiğe bürünmüştür. Biz bu vatanı kimseden bağış almadık, kimseye bağış etmeyiz, ettirmeyiz. Üç beş densiz istiyor, ABD buyuruyor, Başbakan umuyor bahaneleri ile Türk vatanından vazgeçmeyiz. Vatanın bölünmesine ve elden çıkarılmasına tahammül etmeyiz. 63 akılsız telkin ve tavsiye veriyor, diye vatandan pay talep edilmesine fırsat vermeyiz.

Vatan bizim alın yazımızdır asla pazarlığı olmayacaktır. Vatan şerefimizdir, asla şerefsizlere bırakılmayacaktır" diyor.

MHP Lideri Bahçeli, "Türkiye sahipsiz ve kimsesiz değildir. Türkiye bir deryadır, vatan bizim için Ötükendir, Balkanlardır, Kerkük'tür, Kuzey Afrika'dır, Galiçya'dır, Dumlupınar'dır. Vatan semadır, edilen duadır, Bilge Kağan'dır, Sultan Alparslan'dır, Fatih'tir, Kanuni'dir, Mustafa Kemal'dir, Vatan Merhum Başbuğ Türkeş’tir.  Vatan ne Türkiye'dir ne Türkistan, Vatan Turan'dır, Kızılelma’dır" dedikten sonra, meydanda bulunan halka sık sık sorularla seslendi. Aldığı cevaplar karşısında "Allahına kurban Adana" derken, aldığı karşılıkta ses sınırları çoktan aşılmıştı.

Anamur’dan bir grup MHP üyesi ile birlikte otobüsümüz Adana’ya hareket ederken sabah saat 06.30’du. Yolda indir bindir işi olmadığı ve çoğu yerde yoğun bir trafik olmamasından, miting alanına saat 13.00 gibi ulaştık. Adana İstasyon Meydanındaki miting alanı ve çevresi çok sayıda polis tarafından koruma altına alınmıştı. Meydana girişlere polis bariyerleri yerleştirilmiş, girenler kontrol edilerek içeri alınıyordu. Saat 16.00’da başlayacak miting için daha uzunca bir zaman vardı. Biz de üçerli, beşerli gruplar halinde gölgelik yerlerde beklemeye, başka yerlerden gelen tanıdıklarla sohbet etmeye başladık.

Henüz meydanda fazla bir kalabalık da yoktu. Bir arkadaşımla etrafı dolaşmaya ve tanımaya çıktık. Meydana girişler üç ayrı yerden yapılıyormuş. İstasyon tarafına yöneldik, kapıda bir polis giren çıkanları sürekli not ediyordu. Diğer giriş çıkış noktalarında erkekler için ayrı kadınlar için ayrı üst arama noktaları kurmuşlar. Bu noktalardan birinden dışarı çıktık. Arka sokak ve caddeleri dolaştık. Yolun sağı solu hal ve hareketlerinden MHP’li oldukları anlaşılan kişilerle doluydu. Etrafta MHP bayrak, flama ve hediyelik eşya satışı yapan tezgâhlar kurulmuş. Ama bayrakların çok pahalı olduğunu öğrendik.   Büfe önleri, cafeler, restoranlar, çay ocakları adeta bayram ediyorlar. Zira müşteri kalabalığından adım atacak yerleri kalmamıştı.

 Miting alanına üç taratan giriş yapılıyor demiştik. Bu girişlerin yanında MHP görevlileri tarafından, Türk bayrağı, kırmızı ve beyaz üç hilalli MHP bayrakları dağıtılıyordu. Bu girişlerden birindeki görevliye şimdiye kadar ne kadar bayrak dağıttıklarını sordum. Bayraklara çok fazla talep olduğunu, ne kadar dağıtıklarını bilemeyeceğini söyledi. Bundan başka meydan içinde de çok sayıda görevli tarafından şapkalar, gölgelikler ve tanıtım gazeteleri dağıtılıyordu. Bir başka grup tarafından su ve biskevit dağıtımı yapıldı. 

Mitingin başlamasına daha bir saat kadar bir zaman kalmıştı ki, meydan çoktan dolup taşmış, kalabalık etrafa sarkmaya başlamıştı. Bizler sıcakta kalmayalım diye gölgelerde vakit geçirirken, çoğu gruplar çoktan meydanın ön taraflarında yerlerini almış, bayraklarını dalgalandırıyorlardı.

MHP Lideri Bahçeli’nin konuşacağı sahnenin bir tarafında aynı boyda Türk Bayrağı ve MHP Bayrakları asılmış, diğer tarafında ortada Atatürk iki yanında da Başbuğ Türkeş ve Bahçeli’nin büyük boy portreleri yer almıştı. Etraftaki yüksek binalara da büyük boy bayraklar asılmıştı.

Saat 16.00’ya doğru yayın aracından müzik yayınları ve anonslar yapılmaya başlayınca meydan biraz daha hareketlenmişti. Bu arada beraber geldiğimiz grubu kaybettim. Meğer onlar da ön taraflarda yerlerini almış, beklemeye başlamışlar. Ben de ön taraflara geçmeye çalıştım, ama ne mümkün. Kalabalıktan ve sıkışıklıktan ilerlemek imkânsızdı. Oradan Bahçelinin konuşmasını dinlemeye başladım.

Etrafımda tanımadığım yüzlerce kişi kendini paralarcasına alkış ve tempo tutuyor. Konuşmanın durumuna göre kimi yerde yuhalıyor, ıslık çalıyor. Ama bayrağını hep yükseklerde tutuyor, bir o yana bir bu yana sallıyordu. Bundan önceleri de çok sayıda mitinge katıldım, kalabalıklar içinde kaldım. Ama böylesi bir heyecan ve böyle bir coşku hiç görmemiştim. Miting sonrası bazı kişilerle konuştum. Bursa, İzmir ve şimdi de Adana mitinglerinin 1999’dan daha hareketli ve canlı olduklarını ifade ediyorlar.

Biliyorum şu muazzam kalabalıktan, şu coşku ve heyecandan çoğu gazete ve televizyon söz etmeyecek veya yasak savar kabilinden gösterip geçecek. Ama artık mızrak çuvala sığmaz olmuş. Televizyonlar ne kadar görmezden gelse de, gazeteler sağa sola saptırmaya çalışsa da, dağdan kopan çığ katlanarak geliyor.

            Bahçeli’nin konuşması, sloganlar, alkışlar ve ıslıklarla desteklenir, soruduğu sorulara evet veya hayır cevapları alırken meydanda yer yerinden oynamıştı. Sanırım Bahçeli de gördüğü manzara karşısında adeta kendinden geçmiş, konuştukça coşmuş, heyecanlanmış ve memnun olmuştur. Konuşma tamamlandıktan sonra meydan yavaş yavaş boşalırken, biz de beraber geldiğimiz grupla daha önceden kararlaştırdığımız yerde buluşmak üzere yürümeye başladık. Gruptaki herkesin gözlerinin içi gülüyordu. Demek ki memnun olmuşlar. Adana’dan çıktıktan sonra dinlenme molalarında da bazı kişilerle konuşmaya devam ettik. Bunca yola, yorgunluğa rağmen hiç kimsenin şikâyetçi olduğunu duymadım. Anamur’a gece saat 01.30 gibi geldik. Evet, sabah altıdan gece bir buçuğa kadar uzun ve zor bir yolculuk oldu. Bunca yola ve yorgunluğa değer miydi? Evet değerdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tarih: 28.05.2013 Okunma: 769

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?