Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bir adam duruyor…Sadece duruyor…
Kırıp dökmüyor…
Ne güzel!
x x x
Bir kadın duruyor…
Ağlayıp sızlamıyor…
Vakur duruyor…
Ne güzel!
x x x
Polis onları gözaltına almıyor…
Gaz ve su sıkmıyor…
Polis kitap okuyor…
Ne güzel!
x x x
Başbakan Yardımcısı, duran adamı ve duran kadını beğeniyor…
“Şiddet içermeyen eylemleri teşvik etmek lâzım” diyor…
Demokrasi ilerliyor…
Ne güzel!
x x x
SANDIĞA BU KADAR GÜVENİYORSANIZ
Sandık da sandık diyorsunuz!
Sandıkla gelen sandıkla gider diyorsunuz!
Sandığı, demokrasinin olmazsa olması olarak görüyorsunuz!
Amenna!
Aldık, kabûl ettik!
Bizim sandıkla ne problemimiz olabilir?
Evvel Allah Sandıklılıyız!
Lâkin gelin, sandığın önündeki engelleri kaldıralım…
Daha doğrusu dilinizden düşürmediğiniz “millî irade”nin önündeki engelleri!
O engeller ne mi?
Lider sultası… Parti Genel Başkanlarını “sultan” haline getiren “Siyasî Partiler Kanunu”!
Seçim barajı… Dünyanın hiçbir yerinde olmayan yüzde 10’luk antidemokratik seçim barajı!
Gelin, “darbe”nin dayatması, hani şu hesaplaşıyoruz dediğiniz, 12 Eylül darbesinin ürünü olan bu antidemokratik engellerden kurtulalım. “Önseçim”i mecbur edelim.
Sandıkta erkekçe, her partinin eşitçe yarışacağı bir düzen getirelim.
Ondan sonra “sandık da sandık” deyin!
Size yerden göğe kadar hak verelim.
x x x
GURUR
Dur,
Gurur
Savurur.
Yere vurur.
Olursun mağdur.
Şeytandı en mağrur,
Bu yüzden oldu menfur.
Gurur hastalık doğurur.
Bunun en doğrusu da şudur:
Tevazu... Kula yakışan budur.
Ekrem ŞAMA
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN’DEN, 20 Haziran