YENİÇAĞ
...
Âkiller, saha çalışmasını tamamlayıp PKK’nın isteklerini Başbakan Erdoğan’a arz
ettiler. Bu isteklerin en önemlilerinden biri de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
Doğu ve Güneydoğu’da on yıllardır yapmakta olduğu barajların inşaatlarına son
verilmesi idi. PKK ve yandaşlarına göre bu barajlar, teröristlerin Türkiye’ye
giriş çıkışlarını engellemek için yapılıyordu.
Öyleyse, yapılmasındı.
Terör örgütünün bu teklifine Erdoğan’ın iki aşamalı bir cevabı vardı. Birinci
aşama, “Barajların yapımına önceden karar verilmiş ve yapımına başlanmış”
şeklindeydi. Yani, “Biz yapmadık, bizden öncekiler yaptı, biz de devam
etmek durumunda kaldık” gerekçesi ileri sürülüyordu.
İkinci aşama olarak da, “Biliyorsunuz biz su fakiri bir ülkeyiz. Sınır
Aşan Sular Anlaşması gereğince bizim birkaç yıl içerisinde bu barajları
bitirmemiz lâzım!” deniliyordu.
Her iki gerekçe de bir “mazeret bildiriminden” başka bir şey
değildir.
“Mazeret bildirmek” ise, “Aslında senin dediğine razı olurdum amma,
elimde olmayan sebepler yüzünden bu şekilde davranıyorum” un ta kendisidir.
Mesela bir davete icabet edemediğinizde, “Gelecektim, hastalandım” demek
gibi bir şey bu.
Ya Lice ve Diyarbakır’da olanlar ve bu kalkışmalar karşısında Erdoğan’ın
sözcüsü Hüseyin Çelik’in verdiği tepki?
Diyarbakır ve Lice’de teröristler karakol inşaatlarını bastılar. Lice’de
şantiye binasını ve çadırları yaktılar, yıktılar. PKK’lılar, “Biz
bölgemizde karakol istemiyoruz” dediler. Çalışanları yaraladılar. Hüseyin
Çelik’in tepkisi de Erdoğan’ın baraj istemeyen PKK’lıların verdiği tepkiyle
bire bir örtüşen bir tepkiydi.
…
“Bunların
tamamı eski karakolların yenilenmesinden ibarettir. Yeni karakol yapmıyoruz.
Lice-Kayacık’taki karakol inşaatı ise eskinin yenilenmesi inşaatıdır.”
Her iki tavır da “özre benzer” bir “mazeret üretme
tavrı” değildir de nedir?
“Mazeret” diyoruz, “özür gibi” diyoruz, çünkü Sayın
Erdoğan’ın üslubu bu üslup değil.
O, baraj yapımı ve karakol tamirini durdurma gibi devletin bütünlüğü ve ülke
menfaat ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren bu küstah taleplerin yanında çok
masum kalan “Valiyi ve Emniyet müdürünü değiştir, çünkü onlar bizim çok
canımızı yaktı” türünden bir talep karşısında, ’Gezi Eylemcileri’ni, “Sen
hangi iktidarla konuşuyorsun ya.. AK Parti iktidarıyla bunlar konuşulur mu?
Bundan daha büyük haddini bilmezlik olur mu? Kalkacaksın sen, hükümete, ’Şu
valiyi, şu emniyet müdürünü görevden al’diyeceksin... Önce haddini bileceksin
ya.. Ayaklar ne zamandan beri baş olmaya başladı..” tepkisi veren bir
“öfke ustası” ...
Gelin görün ki sivil vatandaşlar karşısında aslan kesilen bu “öfke
ustası” eli Kalaşnikoflu militanların küstah talepleri karşısında munis bir
kedi oluyor, rahatsız olduğunuz şeyleri yapıyoruz amma sorun bakalım niye
yapıyoruz mazereti üretir hale geliveriyor..
Keşke teröristlere de, “Siz kim oluyorsunuz ya.. AK Parti ile konuşurken haddinizi
bileceksiniz, ayaklar ne zamandan beri baş oldu” diyebilselerdi de; biz de
böyle bir yazı ile tarihe not düşmek mecburiyetinde kalmasaydık...