PKK/PYD’Yİ BAŞIMIZA KİM BELA ETTİ?

İsmail Hakkı CENGİZ - 26.07.2013

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Yandaş bu konuda ikiye bölünmüş vaziyette!

Birinci kesim, PKK’nın Suriye ayağı olan PYD’nin Esad’ın kontrolünde olduğu düşüncesinde… Onlara göre, PYD’liler Esad’ın adamı ve ajanı… Esad’la birlikte hareket ediyorlar. Esad onlara yol verdi, izin verdi, onlar da Türkiye sınırına yakın bölgelerde kontrolü ele geçirdi… “Özerklik” ilânına hazırlanıyorlar ve Türkiye’nin başına belâ olacaklar… Bu belayı başımıza “Esed” sardı!

Bu düşünce,  en başta, yandaşın Suriye hakkındaki diğer tezleriyle çelişiyor…

Siz demiyor muydunuz; “Esed öldü-bitti, ülke üzerinde kontrolü kaybetti… Suriye’nin dörtte 3’ü muhaliflerin kontrolünde… Esed, Şam’a bile yüzde yüz hâkim değil, sarayında bile oturamıyor, Tartus’taki Rus üssünde, hatta Rus gemilerinde kalıyor”!

Eee, böyle bir Esad, kendisinden yüzlerce kilometre uzaktaki bölgelerde kontrolü nasıl sağlayacak? Oradaki silahlı Kürtlere nasıl hâkim olabilecek? Bir tane bile askerinin kalmadığı bölgelerde onu kim dinleyecek?

Diyelim ki, PKK/PYD onu dinliyor; kendi topraklarında bir Kürt devleti kurulmasına, bir devlet başkanı nasıl izin verir, hatta göz yumar?

Üstelik bu Kürt devleti, bütün Kuzey Suriye’yi içine alıyor ve Lazkiye’ye, yani Akdeniz’e ulaşıyor (Show TV, 23 Temmuz, akşam haberleri)!

Yahu, siz kafayı mı yediniz?

Esad açısından en olumsuz senaryolarda bile onun tamamen yenilmesi halinde sığınacağı, küçük bir Nusayri devletine razı olacağı tek yer Lazkiye ve çevresidir. Şimdi, kendi eliyle burayı da Kürtlere mi bırakacak?

Bunlar ne yaman çelişkilerdir: Esad, hem PYD’yi kontrol edebilecek kadar güçlü olacak, hem kendi eliyle ülkeyi böldürecek, hem de bölücü Kürtlere kendi son sığınağını hediye edecek!

Allah size akıl-fikir versin!

x   x   x

İkinci kesim, makulü dillendiriyor: “Esad’ın PYD üzerinde hiçbir kontrolü yoktur… PYD, Suriye’nin de aleyhine güçlenmekte, ilerlemektedir. Elbette bu ilerlemesinde Türkiye’deki, Kandil’deki PKK’dan ve Irak’taki Kürt oluşumundan destek görmektedir.”

Bu da Türkiye’nin zararınadır!

Bunlar bizim de katıldığımız görüşlerdir.

Yandaşla ayrıldığımız nokta; Türkiye’deki PKK’yı “zararsız”, “etkisiz, “barışçı” görürken, onun Suriye’deki kolunu “zararlı” görmesidir.

Hâlbuki PYD, ne PKK’dan ayrı ve bağımsız düşünülebilir, ne de Kuzey Irak’taki Kürt oluşumundan!

Nitekim Barzani, Erbil’de “Ulusal Kürt Kongresi”ni topladı ve orada hem Türkiye’deki Kürt ve PKK temsilcileri, hem de PYD’nin başındaki kişi olan Salih Müslim vardı… Ayrıca, Barzani, “Keşke Öcalan da aramızda olsaydı” özlemini dile getirmeyi de ihmal etmedi!

Kısaca, Suriye’deki ve Türkiye’deki Kürt hareketlenmeleri, bölgedeki bütün Kürtlerin ortak irade ve kararlarının sonuçlarıdır.

Hâl böyle olunca; PKK’nın ve Barzani’nin “dost”, “barışçıl”, “çözüm süreci”ne katsı sağlayan iyi Kürtler, PYD’nin ise “zararlı”, “düşman”, “bölücü” olarak değerlendirilmesi çok saçma, çok komik!

Farkındayım, aslında, vahim bir tablodan bahsederken “komik” kavramını kullanmak hoş ve şık değil…

Lâkin aylardır yapılan tutarsız yazılar-çiziler-söylemler insanı acı acı gülümsetiyor!

x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, GIRGIR’dan, 17 Temmuz


Tarih: 26.07.2013 Okunma: 787

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?