Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
İktidarlar gelir gider, kurumlar kalır…
Kurumların sağlam kalması, güvenilirliklerinin zedelenmemesi lâzım!
Son yıllarda, en önemli kurumlar, iktidarın organı gibi çalışıyor. Bunlar, başındaki temsilcileri vasıtasıyla adeta iktidar ağzıyla konuşuyor!
Bu kurumlardan birisi de Diyanet İşleri Başkanlığı!
Gezi eylemleri sırasında, göstericilerin sığındığı camide içki içildiği iddiası küllenmeye başlarken, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez konuyu yeniden gündeme taşıdı.
Başkan diyor ki; “3 günlük kamera kayıtları bizim elimizdedir. Sadece yaralılar yok, sadece masum olarak oraya sığınanlar yok. Herhangi bir Müslüman’ın kabul edemeyeceği başka davranışlar da var. Onların bir kısmını paylaşmayı doğrusu zait (gereksiz-boş) kabul ettik. Gönül isterdi ki böyle bir şey hiç olmasaydı" dedi.
Şimdi… Bu sözler söylendiğine göre; bunları işiten bizlerin, “Nedir o herhangi bir Müslüman’ın kabul edemeyeceği davranışlar?”, “Paylaşmayı ‘zait’ bulduğunuz görüntüler nelerdir?” diye sorma hakkımız olmayacak mı?
Bunları öğrenmeden, kamera kayıtlarını kamuoyuyla paylaşmadan, oraya sığınanları töhmet altında bulundurmak bir ilahiyatçıya, bir profesöre yakışır mı?
x x x
İNCİRLİK’TE KABUL EDİLEMEYECEK DAVRANIŞLAR
09-10 Ocak 2013 tarihlerinde gazetelerde, şöyle bir başlık vardı: “ABD askerleri İncirlik'te cami basıp Kuran yırttı mı?”
Başlığın ayrıntıları da şu şekildeydi:
“ABD’li askerlerin,üsteki camiye girip, ahşap minberi parçaladıkları, camları kırdıkları ve Kuran’ı Kerim’leri parçaladıkları iddiaları üzerine, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Adana Şube Başkanı Recep Çalışkan tepki gösterdi. 10 sivil toplum örgütü adına ortak yazılı açıklama yapan Recep Çalışkan olayı kınayıp, ‘Hiç kimse ibadethanelerimize saldıramaz, kutsal kitabımıza saygısızlık yapamaz” dedi.”
Bu iddialara Diyanet’in, Sayın Başkan Görmez’in bir cevap verdiğini duymadık!
Bunlar doğru mu, yalan mı?
Doğruysa doğru deyin ve gereğini yapın, yapabiliyorsanız! Yok, yalansa, o vakit yalan olduğunu söyleyin, Amerikalı da olsa kimseye iftira edilmesin!
Bunları “görmez”den geleceksiniz ama herkesin gözü önünde yaşanan cami hadisesine bir gizem katacak, Türk gençlerini suçlama altında bırakacaksınız!
İnsaf! Buna Allah razı olur mu?
Bu nasıl “kul hakkı” anlayışı?
x x x
BİR BAŞKA CAMİ GÖRÜNTÜSÜ
Yılın en sıcak mevsiminde, Ramazan’ı idrak ediyoruz…
Televizyonlar, oruç tutan müminlerin, bilhassa sıcak yörelerde, “camiye sığındıkları”nı, “günlerinin çoğunu camide geçirdikleri”ni görüntülerle yansıtıyor.
Camilerde klimalar var, serin…
Vatandaşlar, gece de uykusuz kaldıkları için kutsal mekânda istirahat ediyor…
Ama ne istirahat!
Kimi sırtüstü, kimi yan pala, kimi tam pala yatıyor… Uyuyor…
Camide uyuyor… Bunu herkes görüyor…
İnsan uykudayken bilinci kapalı olduğuna göre, acaba, onun davranışlarını “herhangi Müslüman’ın kabul edebileceği davranışlar” hududu içinde mi göreceğiz?
Diyanet’ten herhangi biri veya Sayın Başkan’dan, bununla ilgili bir açıklama da duymadık.
Bunlar da “görmez”den gelindi!
Sizi ilgilendiren hususlardan istediğinizi görün, istemediğinizi görmeyin!
Bu mu adalet? Bu mu hakkaniyet?
Bu mu Diyanet’in işlevi?
Böyle bir Diyanet’in inandırıcılığı, güvenilirliği kalır mı?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN’den, 25 Temmuz