Bu dünyada herkese yer var.
Dünyadan bir Hitler geldi geçti…
Baskı-işkence-savaş, milyonlarca kişinin ölümüne yol açan bir sel gibi…
1930-45 arasındaki 15 yıllık bir dönem… Yaktı-yıktı-kırdı geçirdi…
Kanlı bir diktatörlük… Gözyaşı ve zulüm dönemi…
Aşağı-yukarı, 70 sene geride kalmış bir acılar devri, 70 sene evvel kapanan acı bir devir…
Son yıllarda, ülkemizde “Hitler’e benzetme”, onu hatırlatma girişimleri var!
Bugünkü iktidara yönelik olarak…
Bu iktidar döneminin, Hitler dönemine benzetilmesi hem Hitler’e, hem de bugünkü iktidara haksızlık!
Evet, bugün memlekette bir takım adaletsizlikler, hatta zulüm var.
Ama insaf!
Hitler kadar olmaları mümkün mü? Hitler selinden bugüne ne kalmış olabilir?
Olsa olsa, selin kumu!
Bununla beraber, iktidarın, “Benim dönemimi niçin Hitler’e benzetiyorlar?” diye düşünmesi isabetli olur!
x x x
Bu Hitler’in “yalandan sorumlu” bir de bakanı varmış: Göbels!
Bakanlığın adı da “Propaganda Bakanlığı”ymış!
Göbels, dermiş ki; “Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar fazla olur!”
Bugün, iktidarın “yalandan sorumlu” bir bakanı var mı, bilmiyorum.
Lâkin olsa bile, Göbels kadar başarılı olmasına imkân yok!
Göbels, belki büyük yalanlarına inanacak büyük kalabalıklar bulmuştur…
İletişimin şimdiki gibi hızlı ve çeşitli olmadığı o dönemde “yalancının mumu yatsıya kadar” yanıyordu…
Şimdi, yaygın internet ağının, cep telefonlarının, her yerde, herkesin elinde kameraların olduğu iletişim çağında, artık yatsıya falan kalmıyor!
Vakıa, çok büyük yalan söyleme, iftira atma girişimleri olmuyor değil… Lâkin onu yapanlar kendileri söylüyor, kendileri inanıyor…
Müfterilere, “getir bakalım kamera kayıtlarını” deniliyor!
Hem büyük yalana, büyük kalabalıkları inandırma girişimi, iktidar karşıtlarınca da söz konusu olabilir!
Her iki taraf için de beyhude bir çabadır…
Yalanlarınızın mumu, saman alevinden öte gidemez… Gerçek hemen ortaya çıkar ve sizi “çok büyük” mahcup eder!
x x x
ÇARŞI’YA YALAN, “KARŞI”YA YALAN
“Malum yayınlardan ikinci haber: ‘Başörtülüye Hakaret!’ Ankara’ya giden bir trende Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve yanındaki 2 kişi başörtülü bir kadına ‘Sizin gibiler...’, ‘Gerizekâlı’ diyerek hakaret etmişti. Kadın da koltuk numaralarını 13A-13B-13C şeklinde verdiği kişilerden şikâyetçi olmuş, dolayısıyla soruşturma açılmış, ‘söz konusu koltuklarda oturan kişilerin Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyeleri Sabri Çepik ve Kürşat Karacabey oldukları belirlenmişti’. Haber bu. Sonradan anlaşıldı ki, evet Feyzioğlu, Çepik ve Karacabey birlikte seyahat edecekti, biletler de önceden bu şekilde alındı ama son anda Sabri Çepik’in işi çıkmış, trene binememişti. Trende olmayan kişi hakaretçi ilan edilmiş, Feyzioğlu ‘Olay katiyen böyle olmadı, ben telefonla konuşurken bu hanım gelip bana müdahale etti’ demişti ama haberin bu kısmı o gazete ve sitelerde yok.” Ezgi Başaran, Radikal, 25 Temmuz