Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bir “faiz lobisi” varmış, hakikaten!
Fakat bu “lobi”, “Gezi” eylemlerinden yana olamaz kat’iyen !
Tam tersine, eylemleri önlemeye, ortalığın daima sakin olmasına çalışır… Çünkü “lobi”nin hayatiyeti, akıl almaz kârlılığı buna bağlıdır.
Peki, bu faizden korkunç kazançlar elde edenler, kimler ve çark nasıl dönüyor, daha doğrusu nasıl dönüyordu?
Kim olacak, elbette bankalar!
Çarkın nasıl döndüğüne gelince; Yeniçağ’dan Remzi Özdemir’in 27 Temmuz tarihli yazısına göre; “Bankalar, yüzde 1 (yazıyla bir) faizle dışarıdan dolar bazında borç alıyorlar… Bu aldıkları parayı, Türkiye’de yüzde 40’lara (yazıyla kırk) varan faizlerle vatandaşa satıyorlar. Dolar da artmadığı için muhteşem, muazzam kârlar elde ediyorlar(dı)”.
Şimdi, bu düzen bozuldu!
Neden?
Dolar hızla artmaya başladı…
Dolayısıyla, faizden kârın tadı kaçtı!
Peki, dolar ne zamandan beri yükseliyor?
İşte, bu “Gezi” olayları başladığından beri!
Şimdi anlaşıldı mı, “faiz lobisi”nin kimliği ve bu “lobi”nin Gezi olaylarını desteklemek bir yana, öyle eylemlerin karşısına çıkmak zorunda olduğu?
x x x
Bir şeyi daha anladık:
Hani, diyorlar ya, “devletin dış borcu azaldı ama özel sektörünki arttı”!
Demek ki artan borç, bu “faiz lobisi”nin ucuza alıp, içeride pazarladığı büyük borç paraymış!
Dolar, bir buçuk lira civarında seyrederken, 2 ay içinde iki lira sınırında dayandı…
Merkez Bankası ne yaparsa yapsın düşmüyor…
Düşecek gibi de gözükmüyor…
Eee, bankalar bu borçları, dolar 1,5 lira civarında kalacak diye yapmıştı…
Şimdi, 2 liraya yakın bir limanda demir atınca kara kara düşünüyorlar… Böyle giderse halleri duman…
Bankaların kâbuslar görmesine bir sebep de kredilerin dönmeme ihtimali!
Gerçekçi olalım; dolar düşmezse hepimizin hali duman… Çünkü dengeler alt-üst olacak…
İstisnasız hepimizi vuracak!
Öte yandan, ülkedeki gerginlik, siyasetin çatışmacı dili herkesi kaygılandırıyor.
Daima iyimser olan Taha Akyol bile; “Yaz aylarındayız, birçok insan tatilde, okullar, üniversiteler kapalı… Sonbahar geldiğinde okullar açıldığında nasıl bir ortamla karşılaşacağız. İktidar, taraflardan değil, tarafsız toplumbilimcilerden görüş almalı. Yoksa daha sıkıntılı bir gerginlik dönemine girmekten endişeliyim.” diyor. (Hürriyet, 27/7)
Elbette bu gerginlik de ekonomiye zarar!
Hal böyleyken, tedbir almak lâzım değil mi?
Hükümetin ortalığı yatıştırmaya, ekonomi için güven sağlamaya çalışması icap etmez mi?
Peki, ülkenin en büyük sanayi kuruluşlarına mâlî baskın yapmak, piyasaları daha da tedirgin etmek neye, kime, hangi akla hizmettir?
x x x
O SAVCI VE HÂKİMİ ÇOK İYİ ANLIYORUM
Ekranlarda, Gezi olayları tartışılıyor. Biri Cumhuriyet Savcısı, öteki Yargıtay Hâkimi iki eski yargı mensubu, göstericilere ateş püskürüyorlar…
İşi “darbe girişimi”ne, göstericilerin “müebbet”le yargılanmaları gerektiğine kadar vardırıyorlar.
Onları çok iyi anlıyorum:
Askerî vesayet döneminde görevliydiler…
O günlerde de iktidara karşı en küçük kıpırdanış, en basit eleştiri “vatan hainliği” gibi algılanıyor, masum solcu, bilhassa dinî referans alanlara karşı acımasız hükümler veriliyordu.
O günlerde, “Atatürkçüyüm” diyenlerse, her ne halt ederse etsin paçayı sıyırıyor, takibata uğramıyorlardı.
Anladığım kadarıyla, “adalet duygusu ağır basan” bu iki emekli yüksek yargı mensubu, o günlerdeki bu haksızlıklara bozuluyorlar fakat ellerinden de fazla bişey gelmiyordu. Bendeniz de o günlerde haksızlıklara bozuluyor ama elimden de pek bişey gelmiyordu. Yani bu hukuk adamlarıyla aynı saflardaydık.
Şimdi, o günün “mağdur”ları iktidarda…
Devran, 180 derece dönmüş!
Bugün de gösteriler mecburen bu iktidara karşı yapılıyor…
Kim yapıyor?
Söz konusu emekli savcı ve hâkime göre, eski iktidarların adamları yapıyor veya yaptırıyorlar.
Hâl böyle olunca, onlara hiç tahammül yok…
Onlar zaten “darbeci”… Darbeden yargılanmalı… Haklarında “müebbet” istenmeli…
Üstadım, iyi de, bu kadar acımasız ve hakkaniyetsiz olunca, bu dönemin eski dönemden ne farkı kalıyor?
Öte yandan, eskiden “Atatürkçüler” yargılanamıyordu… Şimdi de “Ak partililer”in yargılanmama tehlikesi doğmuyor mu?
x x x
KURT MASALI
Dalkavuk üst kata çıkmış, dayamış merdiveni,
Gemi başta başa sarhoş, uyumuş serdümeni!
Neyzen TEVFİK
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN’den, 25 Temmuz