ŞEYTAN VE ÇOCUKLARI...

Özgür DENİZ - 30.07.2013

İnsanlık kan ağlıyor, dünya kan gölüne dönmüş durumda. Her birimiz bizatihi şahidiz bu duruma. İnsanlık derken Müslümanları, dünya derken İslam dünyasını kastediyoruz. Geriye kalanlar hayvanlar âlemini temsil ediyorlar ve ormanda yaşıyorlar. Çünkü İslam yurtlarından başka cehennemi yaşayan yurtlar yok. Müslümanlardan başka da kanları içilen yok. Peki, niye böyle? Çünkü tefrika mikrobu ve ferdiyetçilik sarmış bünyeyi. Birbirimizi öldürüyoruz mütemadiyen. Öldürtenler ise kahkaha ile seyrediyorlar halimizi; bir ellerinde şarap kadehleri, bir ellerinde puroları. Paramızı yiyende şeytanlar, kanımızı içende şeytanlar, kaderimizi çizen de şeytanlar. Ne hazin bir manzaradır bu Yarabbi. İlk andan bu yana mazlumun kanı dökülüyor. Kabil ilk kanı döktü ve ardından gelen torunları dökmeye devam ediyor. Habil mazlumdur, manacıdır. Kabil ise zalimdir, maddecidir. Habil erdemi temsil ediyor, Kabil ise kötülüğü. Habil cömerttir, Kabil ise cimridir. Bu yüzden Kabil’in soyu hep maddeci olagelmiştir. Habil’in soyu ise manayı ön plana koymuştur. Kabil’de duygu geri planda kalmıştır. Habil’de mantık geri plandadır. Gücü maddeye hâkim olmakta görmüştür Kabil’in izinden gidenler. Zalimler kanla besleniyorlar. Peygamberlerin bile temiz kanları döküldü yeryüzünde. Dünyaya çoğunlukla zalimler hükmetti. Mazlumlar ya sustular, ya itaat ettiler ya da katledildiler. Ama isyan etmeyi hiç düşünmediler ya da isyanları kirletildi. Yer, gök, deniz şahittir olan biten her şeye.  Kabil zulmü başlattı ve ondan sonra zulmün başını daima Siyonist Yahudi çekti. Peygamberlerini bile katlettiler bunlar. Lanetlendiler. Bu yüzden de insana düşman oldular ve intikama yöneldiler. Parayı çok sevdiler. Dünyaya taptılar. Hep vurgun yediler, sürgün yaşadılar ama kendilerine merhametli olanlara da ihanet ettiler. Adeta şeytanlaştılar. Yeryüzünde dolaşan şeytandır Siyonist Yahudiler. Sürgünlerini, yaşatacakları sürgünlere sebep saydılar. Kendi dışlarında ki insanlığa hayvan muamelesi yaptılar. Oysa hayvandan bile aşağıydılar. Kendilerini üstün gördüler. Biteviye fitne ve fesat çıkardılar. İhtilaller, darbeler yaptılar. İyilik karşılığını hiç alamadı. Kötülük ise çalmadık kapı koymadı. İnsanlar dünya nimetlerine bir türlü doymadı. Bu yüzdende huzuru hiçbir zaman bulmadı.

 

Siyonist Yahudi dünyayı ele geçirmiş adeta. Üç buçuk soysuzun elinde perişan oluyor insanlık, bahusus Müslüman âlemi. Para onda bulunuyor. Ki, kendisi daha ilk başta çocuklarına emrediyor; altına sahip olacaksınız diye. Para onda olunca güçte onda oluyor. Güç onda olunca, söz söyleyen ve kaderi belirleyen de o oluyor. Maalesef görünen manzara budur. Tüm ülkelerin, insanlığı yönlendiren güç merkezlerini tahakkümü altına almış bulunuyor. Medya ona çalışıyor. Ki, protokollerinde bunu da ifade ediyor: Medya ele geçirilecek! Sermaye ona hizmet ediyor. Aydınlar onun için yazıyorlar, çiziyorlar. Sanat ve müzik ona hizmet ediyor. Bilimi tekeline almış. Ordular onun için vuruyor. Politikacı onun çıkarlarını koruyor. İnsanlığa ne sunuyorsa meyvesi zehir oluyor. Çünkü zehirlediği kadar köleleştiriyor. Siyonist Yahudi adeta tanrıcılık oynuyor. Şeytanlarına emrediyor dünyayı cehenneme çevirtiyor. İslam Milletleri birleşiverseler ve tükürüverseler boğacaklar ama bir türlü beceremiyorlar bunu. Çünkü içleri şeytanın kendini maskelemiş çocuklarıyla dolu. Müslüman Milletler kitaplarından uzak oldukları için ne şeytanı tanıyorlar ne de onun tuzaklarını nasıl ördüğünü biliyorlar. Böyle olunca da onun oyuncağı oluyorlar. Siyonist Yahudi dünyaya pislik saçıyor. Her şeyi kirletiyor. Çünkü kendisi pisliktir ve kirlidir.

 

Doğayı bozuyor, genlerle oynuyor. İnsanlığı hasta ediyor, hastalıklar için zehirli ilaçlar üretiyor ve satıyor. Yani hem hasta ediyor hem de ilaç satıyor. Kazanıyor mütemadiyen. İnsanlığın arasına fitne sokup savaş çıkartıyor, savaşanlar birbirini daha hızlı ve daha iyi katletsin diye silah üretiyor, satıyor. Yani savaş çıkartan da o, silah satıp başkalarının sırtından kazanan da o. Kazanıyor mütemadiyen. Az olan da o, azlığının içinde çok olan da o. Kendisi çoğalıyor ama kendisinin dışında kalanları daima azaltıyor. Ürettiği zehirlerle, silahlarla, hastalıklarla azaltıyor. Kendisi uyanık kalıyor daima ama geri kalanı uyutuyor. Rüzgâr eken o, ama fırtınayı biçen Müslüman âlemi. İnsanlığı öldürüyor. Doğayı öldürüyor, nesli öldürüyor, ekini öldürüyor. Bozgunculuk yapıyor ama düzelttiğini söylüyor şerefsiz. Tanrı’yı öldürenden ne beklenir ki?

 

İnsanlığı çiplemiş adeta. Tüm ülkeleri ajanlarıyla doldurmuş. Kartların, telefonun, internetin esiri kılmış insanlığı. Ve bu yolla izliyor herkesi. Tüm bilgileri kontrol edebiliyor. Köleleştirmek için bilmenin, bilmek içinde köleleştirmenin gerektiğini fark etmiş. Üretmeden tüketmeye, çalışmadan kazanmaya alıştırmış insanlığı. Bankalar onun emrinde, medya onun emrinde, sermaye onun emrinde. Teknolojik imkânlar onun emrinde. Yeni bir dünya kurmuş, insanlığı oraya hapsetmiş ve tam kalbinden vurmuş adeta. Zehire lezzet katmış ve insanları aldatmış. Medya aracılığı ile zehirlerini pazarlama imkânı bulmuş. İçkinin baronu o. Esrarın baronu o. Eroinin baronu o. Kumarın, fuhuşun, faizin baronu o. Eğlencenin, sporun baronu o. Sermayeyi zehirlerini üretmede, medyayı da o zehirleri pazarlamada kullanıyor. Ülkelerin de, insanların da aralarına tefrika tohumlarını ekip, her birini kendine maşa yapan da o. Kardeşi kardeşe boğduran da Siyonist Yahudi’dir. İnsanlar, birbirlerini vurup azalırlarken, Siyonist Yahudi bitevi çoğaldı ve güç kazandı. Milletlerin zenginliklerine el koydu, değerlerini çürüttü.   

 

Tespihin imamesini tespih tanelerinden ayırdı ve tespih tanelerinin başıboş kalmalarını ve paramparça olmalarını sağladı. Şimdi taneler imameye düşman gözüyle bakıyorlar. Ayrıca kendi aralarında da düşmanca yaşıyorlar. Tespih taneleri imamenin kıymetini hala idrak edebilmiş değiller. Çere imamenin başlığını kabul edip, etrafında kenetlenmek ama buna bir türlü yanaşmıyorlar. Çünkü her bir tanesi Siyonist Yahudi tarafından kuşatılmış durumda. Ayağa kalkacak takatleri yok. Bilinçleri sıfır. Direnişleri insicamsız. Birliğin önemini fehmetmiş durumda değiller. İmamenin de durumu içler acısı. O da muhasara altında bulunuyor. Şeytanın çocukları imamenin topraklarında cirit atıyor. Petrol kuyularımız betonla kapatılmış. Sanayi hamlelerimiz akamete uğratılmış. Üretmeyip satın almamız telkin edilmiş ve denileni yapmışız. Terör çıkarılmış, ekonomimiz çökertilmiş, kardeşliğimiz hançerlenmiş. Eğitimimiz, dinimiz, dilimiz katledilmiş. Neslimiz zehirlerle mahvedilmiş. Ecdadımız torunlarına lanetlettirilmiş. Arazilerimiz mayınlanmış ve kullanılamayacak hale getirilmiş. Lağım kültürüyle ruhumuz, bedenimiz dağlanmış. Hasta edilmişiz ve yanlış reçetelere yönlendirilmişiz.

 

Sahte reçetelerin kurbanı olmuşuz. Sahte doktorların elinde mahvolmuşuz. Oysa bizim doktorumuzda, reçetemiz de bellidir ama bilmezlikten, görmezlikten gelmişiz. Bizim reçetemiz Kur’an, doktorumuz da Önderimizdir (sav) oysa. Doktorunu ve reçetesini tanımayan, tanısa da aptallığından isyan eden bir millet olmuşuz. Bilgisizliğimizin mahkûmlarıyız. Doğruya isyan eder, yanlışa buyur deriz. Müstakim yolu bırakır, eğri yoldan gideriz. Bizi, Kur’an ve Önder dışında hiçbir şey kurtarmayacaktır ama bunu bilmeyiz ya da bilmezlikten geliriz. Cahiliz, zalimiz, nankörüz. Öküz gibi bir şeyiz. Hiçbir reçete ve çakma önder bizi iyileştirmez ve iyileştirmeyecektir de ama anlamayız. Köklerimiz kesilmiş köksüz kalmışız. Ecdadımız unutturulmuş öksüz kalmışız. Tarihi mesuliyetimiz alınmış yüksüz kalmışız. Hedefsiz, kimliksiz, kişiliksiz, çaresiz, yoksul, muhtaç, zavallı bir sürüye dönmüşüz.

 

Kimliğimize bürünmüş, Siyonist Yahudi’nin maşası olan şerefsiz itler tüm kurumlarımızı ve güç merkezlerimizi işgal etmiş. Para musluğunun başında bu itler var. Üretimin düğmesi bunların ellerinde. Eğitimimize yön verenler bunlar. Kimimizi dine düşman ederler, kimimizi kimliğe düşman ederler ve böylece ittifakımızı engelleyip hepimizi koyun gibi güderler; sonrada yatlarında, katlarında, bir ellerinde şarap, bir ellerinde puro kahkahayla halimizi seyrederler. Kaderimiz bunların ellerinde. Kurtulmak içinde bir türlü gayret etmiyoruz. Bilakis, bunlara köle olmakta yarışıyoruz. İyilerin geride, kötülerin hep ileride olmasının yegâne sebebi bunlar. Çünkü yetki bunlarda, karar mekanizmasının başında bunlar var. Kötülüğün taltif edilip, iyiliğin itlaf edilmesinin sebebi bu durumdur. Kendimizden bildiklerimiz ve güç verdiklerimiz de bir türlü adam olup, bu makûs talihimizi yenmemiz için mücadele etmez ve kitleleri aydınlatmaz. Yaşadıklarına bakarlar. Yediklerine bakarlar. Bu köpekçe bir yaşamdır ama idrak etmezler. Zenginliğimizin yüzde doksanı bunların, geri kalanı ise milletindir. Bu gerçeklerin millet tarafından fark edilmemesi içinde, milleti suni gündemlerle boğarlar, bilincini dumura uğratırlar, milletin düşünmesini engellerler. Başörtüsü gibi, terör gibi meselelerle zamanı yiyip tüketmemizi sağlarlar. Kendi halimize bırakmazlar ki atılım yapalım, plan, proje üretelim. Böylece hem Siyonist Yahudi hem de içimizde ki itleri kazanırlar. Ne bataklıktan çıkarırlar ne de bataklığa gömerler. Elimizi, kolumuzu, ayağımızı bağlarlar. Bocalayıp durmamız sağlarlar.

 

Tüm bunlara rağmen bu millet dimdik ayaktadır. Ne kadarda prangalara vurulsa da, bataklıklara gömülse de öldürülememiştir. Her yıkılıştan sonra kalkmayı, her eskitilmişlikten sonra yenilenmeyi bilmiştir. İhanet başarıya ulaşmamıştır ve ulaşmayacaktır. Bu millet daima açları doyurmuş, çıplakları giydirmiştir. Hep bir koruyucu olmuştur. Mazlumları zorbalardan kurtarmıştır. Orhun Abidelerinde yazar: ‘’Babam kağan aç milleti doyurdu, çıplak milleti giydirdi.’’ Yüzyıllardır bu millet üzerinde oyun oynanıyor, plan yapılıyor. Bu millet; tarihinden, dininden, kültüründen ve kimliğinden koparıldı. Birliği, dirliği bozuldu. Otağı talan edildi. Evlatları şehit edildi. Hazinesi yağmalandı. Ordusu dağıtıldı. Bilim insanları katledildi. Aydınları suikastlarla yok edildi. Siyasetçileri katledildi. Ekonomisi çökertildi. Eğitimi bozulup nesli mahvedildi, seksin, sporun, sinemanın müptelası kılındı. Üniversiteleri fuhuş, içki, eğlence yuvasına döndürüldü. Camileri işlevsiz bırakıldı. Kitabı yasaklandı. Namusu payimal edildi. Ordusu sahibine düşman edildi. İstikbali ve istiklali darbelerle karartıldı. Kardeş ve komşu ülkelerle bağları koparıldı. Kalkınma hamleleri durduruldu. Sağlığıyla oynandı. Yediği, içtiği zehirlendi. Dini ve dili katledildi. Kimliği tahrip edildi. Tüm bunlar içimizdeki itler aracılığı ile başarıldı. O itler hep en yüksek makamlarda oldular. En güzel mekânlarda yaşadılar. Yatlar, katlar, görülmemiş saltanlar onlar içindi. Oyunu kurdular, oynatacak piyonu da buldular. Şaraplarla, purolarla, kuş sütlü kahvaltılarla bu millete kader çizdiler. İzlediler halimizi ve bol bol kahkaha attılar. Tüm varlığımızı sattılar. Müslümanlar şehit oldu, bunlar yan gelip yattılar. Müslümanlar vatan, millet, din, devlet için savaştılar, şehit oldular ama bunlar gelip mülke kondular.  

 

Son tahlilde; artık vakit uyanma vakti ve hesapları görme, defterleri dürme vakti. Hem şahadete erme hem de mülke sahip olma vakti. Öyle şehit olup, mülkü kâfire bırakmak yok artık. Bu lanetli oyuna son verilmelidir. Sıkıştıkları zaman Müslüman’a gülümseyip Müslüman’ı ölüme gönderiyorlar, sonra da mülke konuyorlar. Ve zulüm üstüne zulüm uyguluyorlar. Neyle, niçin ve kim için iştigal ettiğimize bir bakalım. Birbirimizi yemekten vazgeçelim. Dinimize, devletimize, ülkemize, milletimize ihanet etmeyelim. Zalimlerin korkusu, mazlumların koruyucusu olalım. Zangoçluk yapmayalım. Üç buçuk soysuzun karşısında eğilmeyelim. Beş paralık itlere itibar kazandırmayalım. Devletimizi ve milletimizi küçük düşürmeyelim. Güç merkezlerimizi kendi irademiz altına alalım. Tefrika mikrobunu, kardeşlik ilacıyla yok edelim. Dostu, düşmanı tanıyalım. Doktorumuzu, reçetemizi iyi bilelim. Alık olmayalım. Şeytan ve çocuklarına yaşama fırsatı tanımayalım. Tevhid’le hayat bulup, Tam Bağımsız Türkiye’mizi kuralım.

 

 

UYARI:

 

Hükümet üyeleri, eğer dürüst iseler, mesuliyetli iseler, idealist iseler ve haysiyet davacısı iseler, dini, devleti, vatanı, milleti ve nesli düşünüyorlarsa şayet, muallimlerin düşen ve beş paralık edilen itibarlarını kaldırmalıdırlar. Çünkü muallimlerin itibarını kaldırmak, milletin, devletin, ülkenin itibarını kaldırmaktır. Bilakis şeytanın ve çocuklarının ekmeğine yağ sürülmüş olunur. Şu anki içler acısı halimizin temelinde yanlış eğitimin olduğu muhakkaktır. Maatteessüf, bugün kü manzaraya baktığımız zaman, muallimlerin çöp kadar itibarı, değeri yoktur. Bugünlerde bir pazarlık yapılmaktadır. Aslında mahiyet yönünden böyle bir durum asla ahlaki ve adil değildir. Zira eğitimin pazarlığı yapılamaz. Çünkü neslin, milletin, ülkenin, devletin kaderi pazarlık konusu edilemez. Pazarlık yapılarak muallime itibar bahşedilemez. Pazarlıkla, neslin kaderi tayin edilemez, vatanın istikbali, milletin istiklali kurtarılamaz. Pazarlıksız, hesapsız, kitapsız, umarsız yapılmalıdır ne yapılacaksa. Bir masaya oturmadan, sana layık olduğun mevkii veriyorum diyebilmelidir hükümet, bir milletin mimarı ve ruh sanatkârı olan muallimlere. Ki zaten artık ne yapılacaksa yapılmalıdır da. İş işten geçtiği zaman çırpınsan da fayda etmez. Zira muhtemel bir girişim varsa muayyen odaklarca hazırlanan, bu girişimin içinde memur sendikaları da olacaktır, olumsuz bir netice durumunda. Böyle bir durumda kaybedenin kim olacağını tahmin etmeye bile gerek yoktur. Adaletiniz yoksa kalkınmanızın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Zira kalkınmak değil adalet mutlu edecektir insanları. Taş duvarlar değil, eve götürülen ekmek doyurur karınları. Doymayan karınlarsa en tehlikeli isyanları doğurur. Muallimin itibarsızlaştırıldığı bir yerde itibarı olan hiçbir şey yoktur. Muallimlerine kıymet vermeyen hiçbir kimse, haysiyetten, ahlaktan, şereften bahsetmesin. Muallime kıymet vermeyenlerin, neslin çürümesinden ve ahlaksızlıklara bulaşmasından şikâyete hakkı yoktur. Şikâyet ediyorsa da, o gerçek bir düzenbazdır, sahtekârdır. Muallim yaşayamıyorsa, nasıl yaşatsın? Gülemiyorsa nasıl güldürsün? Muallimleri gülmeyen bir millet gülmeyi hak edemez, aydınlığa layık değildir. İcra makamları vazifelerini namusluca yapmalıdırlar. Bayramları zehir etmemelidirler. Muallimlerin bayramları bayram olursa, milletin de, ülkenin de bayramı bayram olur inşaallah.

 

 

NOT:

 

Müslüman Türk Milleti’nin ve Ümmetin mukaddes Ramazan Ayları mübarek olsun. Allah, kötülükleri iyiliğe tedvir eylesin. Huzur, mutluluk, sağlık versin. Kardeşlik köprülerimizi muhkem kılsın. Barışın, paylaşımın ve umudun çoğalmasını nasip etsin. En güzel ve temiz şekilde ikmal edip, Ramazan Bayramına en güzel ve temiz şekilde, günahlarımızdan arınmış olarak kavuşmayı nasip etsin. Âmin. Şimdiden, milletimin ve ümmetin bayramını en derin ve kalbi duygularla, düşüncelerle kutluyorum. Özelde Türkiye’miz olmak üzere, genelde tüm Müslüman Milletlerin ülkelerine bahar getirmesini diliyorum Yüce Allah’tan. Demokrasinin, Kapitalizmin, Komünizmin ve her türlü Faşizmin yok olmasını temenni ediyorum. İnsanlığı kasıp kavuran zalimlerin sonlarının gelmesini ve mustazafların gülmesini diliyorum. Tüm İslam Milletlerinin, topraklarından zalim düşmanı kovmalarını, başlarını ezmelerini ve kendi topraklarında kendi Milli Devletlerini inşa etmelerini arzuluyorum.  Allah, herkese sağlık, mutluluk, başarı, huzur, neşe, sevinç versin. Vatanımızı, milletimizi, devletimizi korusun, ahlakın ve adaletin egemen olduğu yerler eylesin, kâfirlerin tuzaklarını boşa çıkarsın. Âmin. Allah, müstekbirleri kahreylesin, mustazafları muzaffer eylesin. Âmin.

 

Bayramdan sonra buluşmak umudu ve inancıyla sevgili milletimin şerefli evlatları! Hoşçakalın inşaallah.

Tarih: 30.07.2013 Okunma: 841

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Esedullah

20.04.2013 - 23:34

Türkİslam ülküsüyle vardık, Var olmaya devam edeceğiz. Hainlerin akınına duvardık, Duvar olmaya devam edeceğiz.... Türkİslamla yıkılacak, Bir bir tağutlar. Türkİslamla yok olacak, Hain,rezil haydutlar... Köpekler durmadan havlasa da, Türk Milleti'nin kutlu kervanı yürüyecek. Sahipleri köpekleri tavlasa da, Türk Milleti'nin şerefi cihanı bürüyecek. Gerekirse bu yolda, Serden geçilecek. Ve gerekirse sonunda, Şehadet şerbeti içilecek...

özgür deniz

23.04.2013 - 20:44

Allah razı olsun...güzel düşünce güzel kalpten sadır olur...kalbi eyvallah...

Esedullah

20.04.2013 - 23:34

Türkİslam ülküsüyle vardık, Var olmaya devam edeceğiz. Hainlerin akınına duvardık, Duvar olmaya devam edeceğiz.... Türkİslamla yıkılacak, Bir bir tağutlar. Türkİslamla yok olacak, Hain,rezil haydutlar... Köpekler durmadan havlasa da, Türk Milleti'nin kutlu kervanı yürüyecek. Sahipleri köpekleri tavlasa da, Türk Milleti'nin şerefi cihanı bürüyecek. Gerekirse bu yolda, Serden geçilecek. Ve gerekirse sonunda, Şehadet şerbeti içilecek...

özgür deniz

23.04.2013 - 20:44

Allah razı olsun...güzel düşünce güzel kalpten sadır olur...kalbi eyvallah...