Sağlamın Çürük Raporu ve Çürük Raporun Sağlamı

İsmail Hakkı CENGİZ - 28.08.2008

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


 

atv güzel bir habercilik yapıyor, YARSAV başkanına verilen “sağlam rapor”unun nasıl “çürük raporu” haline getirildiğini ispatlıyor(!). Ünlem işaretini inanmadığım için koymadım, TV’de gösterilen belgelere şüpheyle yaklaştığım için koydum. Yoksa atv, oldukça inandırıcı bir vaziyette hadiseyi anlattı.

Hadise 1988’de olmuş.

Neden 20 sene sonra ortaya çıkarılıyor?

Olabilir. Bazen belgeler 20 dakikada gelir, bazen 20 senede…

Tabii belgenin ne kadar sürede gelmesinden ziyade, zarar vereceği kişinin kimliği önemli!

Belgeden zarar görecek kişi muhalif olmalı… Zarar görecek kişi yandaşsa, yayımlanmak için bir 20 yıl daha, hatta sonsuza kadar bekleyebilir.

*                 *                 *

Fakat Damadın Televizyonu Stratejik Bir Hata Yapıyor

Çünkü bu çürük raporu, ister istemez kayınbiraderin çürük raporunu çağrıştırıyor.

Bilemiyorum, kayınpederin ve tabii ki babanın  bu yayın kampanyasından haberi var mı?

Meselâ bizim aklımıza şöyle bir soru geliyor: Çürük raporu konusunda bu kadar hassas olan kanal, neden başbakanın oğlunun çürük raporunu da bir incelemiyor?

Daha birkaç hafta evvel gündeme gelmişti. İddiaya göre; Oğul (Burak mıydı ismi) çürük raporunu Kasımpaşa Askeri Hastanesinden almış. O dönemde Donanma komutanı olan Oramiral Özden Örnek’in oğluyla, çürük raporu alan yakın arkadaşmış. Aynı dönemde, Başbakan, Özden Örnek’in hanımının bir arsa işini Örnek ailesinin oldukça menfaatine çözüvermiş.

Neticede; söz konusu çürük raporunun, Oramiral Özden Örnek’in  yardımıyla alındığı, dile getirilmişti. Özden Örnek de kendisini “Kasımpaşa Deniz hastanesi bana bağlı değildi.” diye savunmuştu.

Bizim bu sözlerden çıkardığımız sonuç; Örnek, “Bana bağlı hastaneden çürük raporu alabilirim ama bağlı olmayandan nasıl alayım?” demeye getiriyor.

Peki, beyim, Deniz Hastanesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 2 numaralı komutanına değil de kime bağlı?

Diyelim ki size bağlı değil.  Bir Oramiral, hastanede görevli, misal bir Albaydan bir şey isteyecek de o Albay “Efendim ben size bağlı değilim, bu isteğinizi yerine getiremem” mi diyebilecek? Birkaç ay sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı olacak bir oramirale böyle cevap verebilecek bir babayiğit var mı?

Bir Oramirale; bırakın deniz kuvvetlerini, kara ve hava kuvvetlerinden bir istekte bulunması halinde hayır diyebilecek bir subay olabilir mi?

Varsa, söyleyin alnından öpelim.

Siz kimi kandırıyorsunuz?

“O iş doktorların işidir, ben oramiral de olsam müdahale etmem söz konusu değildir.” deseydiniz daha inandırıcı olurdu.

Neyse, bizim asıl merakımız medya cephesine yönelik!

“Oğul”un  çürük raporunu hangi medya, ne zaman inceleyecek?

20 sene sonra, başka bir başbakanın damadının televizyonu mu?

*                 *                 *

Bir Medyacının İfşaatları -5-

 

İşin ahlakî tarafını önceleri sorgulasam da şimdi tamamen iş olarak görüyordum. İş iştir, işte. … Diğer yayın gruplarının ait olduğu holdinglerle bizimkiler asla aynı ihalelere girmiyorlardı. Aynı sektörde bile olsa her nasılsa aralarında anlaşıp biri diğeri adına feragat ediyordu. Alanlar çizilmişti ve kimse kimsenin sınırını ihlal etmiyordu. Tıpkı mafya babaları gibi. (S.255)

Bir şeyh hakkında esaslı bir dosya gelmişti. Bazı noktalar bizzat devletin haber alma teşkilatı tarafından hazırlanmıştı. Adam Cuma geceleri zikir ayinleri düzenliyor, bunun dışında tamamen dünyalık işlerle meşguldü. Dosyası hayli kabarıktı. Tanınmış işadamları, ben yaşlardaki (35) şeyhin önünde diz çöküp el öpüyorlar, ondan aman diliyorlardı. Vakarlı bir şekilde onların başını sıvazlıyordu. Aynı işadamlarına ait dosyalarda ise iktidarla olan ilişkileri belgeleniyor, ihalelerde nasıl kayırıldıklarına dikkat çekiliyordu. Şeyhin bizzat bazı milletvekilleriyle görüşüp müritleri adına iş takip ettiği kanıtlanıyordu. Bir bakanın da müridi olduğu aşikardı. (Mezat, S.262-263, Devam edecek)

*                     *                      *

Üstatlardan

 

SEVGİ KIRIĞI

 

Soğuk suların ılığı,

Bu sevda, sevgi kırığı.

Taşımıyor-taşımıyor,

Şu birikmiş hıçkırığı.

Görülmemiş bir yer gibi,

Esrarına fener gibi.

Yaklaşmıyor, yaklaşmıyor,

Yarım kalmış sefer gibi.

 

         Mustafa Ruhi Şirin

 

 

Önceki Yazılar

Tarih: 28.08.2008 Okunma: 710

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Ekrem ŞAMA

16.07.2008 - 10:33

Ben de aynı kanaatteyim. Biraz sabırlı olalım ve görelim. Ortada bir suç ve suçlular varsa mutlaka gereği yapılacaktır. Ama sırf korku salmak uğruna bu gürültüler kopartılıyorsa, silahın geri tepme anı da gelecektir. Adalet Mülkün Temelidir. Siyasallaşmamış, tarafsız ve bağımsız adalet mensupları ile elbette. Göreceğiz.

ELEBİK

16.07.2008 - 17:25

Geçenlerdebir tartışma proğramında, bir konu ne kadar tartışılırsa o kadar çabuk çözülür denmişti. Türkiye'yle kıyaslayınca bana yanlış geldi. Çözülmek istenilenler bir şekilde yumuşatılıyor sanırım. Selamlar

Ekrem ŞAMA

16.07.2008 - 10:33

Ben de aynı kanaatteyim. Biraz sabırlı olalım ve görelim. Ortada bir suç ve suçlular varsa mutlaka gereği yapılacaktır. Ama sırf korku salmak uğruna bu gürültüler kopartılıyorsa, silahın geri tepme anı da gelecektir. Adalet Mülkün Temelidir. Siyasallaşmamış, tarafsız ve bağımsız adalet mensupları ile elbette. Göreceğiz.

ELEBİK

16.07.2008 - 17:25

Geçenlerdebir tartışma proğramında, bir konu ne kadar tartışılırsa o kadar çabuk çözülür denmişti. Türkiye'yle kıyaslayınca bana yanlış geldi. Çözülmek istenilenler bir şekilde yumuşatılıyor sanırım. Selamlar