Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
"Rüşvet
alan da, veren de cehennemdedir."
Dinimizin rüşvetle ilgili hükmü böyle…
Şüphesiz,
yukarıdaki hükümde söz edilen "cehennem"
öte alemde, cezaların çekildiği yer.
"Öte
dünya"ya inanırsınız veya
inanmazsınız. Bu husus bir inanç meselesidir. Ama şu gözlemime katılacağınıza
eminim:
Rüşveti
alan, cehennem hayatını bu dünyada yaşamaya başlıyor.
Çünkü…
Rüşvet alan kişi, en başta onuruna, namusuna emanet
edilen kamu görevine ihanet ediyor.
Sonra ülkenin geleceğine, toplum düzenine, donatılmış
olduğu yetkilerine, tertemiz olarak dünyaya gelen çocuklarına ve kendisine,
kendi yaradılışına ihanet ediyor.
Evet, kendi
yaradılış amacına ihanet ediyor.
Çünkü insanlar, kendilerini satmak için değil, onurlarıyla yaşamak için
yaratılmışlardır.
Hâlbuki rüşvet alan ne yapıyor?
Satıyor
kendisini, onurunu hiçe sayarak, satıyor.
* * *
Kendisine ve çevresine bu kadar ağır ihanette bulunan
kişinin kendine saygısı kalır mı? Böyle bir kimse kendisini son derece kirli
hissetmez mi? Kendisine saygısı kalmayan ve kendisini bu kadar kirli hisseden
kişi huzurlu olabilir mi? Cennet
dediğimiz kesiksiz bir huzurdan başka nedir ki? Huzur cennetse, huzursuzluk
da cehennem olmaz mı?
Öte yandan, rüşvet alan kişinin, aldığı rüşvet
karşılığında kendisini satmış olduğunu söyledik. Kendini satan kişi, paranın oyuncağı haline gelmez mi?
Ve kendisini satan kişi, hayvandan daha aşağıya düşmüş
olmaz mı? Çünkü hayvan satılsa bile, kendi kendisini satmıyor ya! İnsanların
çoğunluğunun "insan gibi"
yaşadığını bilen bu yaratık, hayvandan aşağıda olduğunu hissettikçe cehennem azabı çekmez mi?
Rüşvet yiyen
yaratık, çocuklarının gözlerine, şöyle, bir kere bile olsa güvenle bakabilir
mi? Onlara namustan, haysiyetten, şereften, alın terinden, kanaatten söz
edebilir mi?
Böyle birisi, her ne kadar bir eli yağda, bir eli
balda, ihtişam içinde yaşıyor olsa da, kendisini sürekli eksiklik ve endişe
içinde hissetmez mi? Hazlar içinde yüzse bile, böyle bir kişinin mutluluğu tadabilmesi mümkün müdür? Yaşadığı
ihtişam ve hazlar, kafasındaki ve içindeki huzursuzluğu uyutmak, kirliliğini
unutmak için başvurduğu uyuşturucular değil midir?
* * *
Yazımızın başına aldığımız Hadis, "cehennemdedir" diyor. "Cehennemliktir" demiyor.
Hüküm, bu haliyle aynı zamanda bu dünyadaki hayatı da
işaret ediyor olmasın!..
Bence bu, hiç de yabana atılacak bir ihtimal
değil.
* * *
Rüşvet veren
mi?
O, bir yaratığı, kendi kendisinden satın almanın
zevkini, kamu düzenini bozmanın ve iş bitirmenin keyfini(!) sürebilir.
Ona mübarek olsun.
* * *
Ekmek yavan - kuru soğan ama rüşvete bulaşmadan
yaşamak ne devlet, ne saadet. Huzur içinde yaşayabilmek, çocuklarının
gözlerinin içine bakarak…
Ne devlet,
ne saadet!
* * *
Üstatlardan
İçlerinde
Tanrı’nın koyduğu altını saklayanların, insanların vereceği altında ve gümüşte
gözü olmaz. Kendi altın yaradılışlarını dünyanın altınıyla kirletmek günahtır.
Eflatun
* * *
AKAR
Oyuncak
oldu elinde idare rüşvetçinin,
Akar
bugün kasasından gözyaşı, kan ve irin.
Gazetelerin
açın da bakın sayfalarına,
O maskeli
çetenin icraat safhalarına…
Neyzen
Tevfik
Önceki Yazılar