Bu yazının başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Hâlbuki tüm anlatmak isteğimiz sosyal medyanın ne kadar önemli olduğu ve kullanılması gerektiği idi. Ama yazıya başlıyorum, bir şeyler çıkıyor ve bırakmak zorunda kalıyor, tekrar gelip başladığımda kelimeler karışıyor, cümleler anlamsızlaşıyor, vurgu düşük kalıyor ve beğenmeyip kapatıyorum. Bir daha başlayalım bakalım iş nereye doğru gidecek.
Bilgisayar, cep telefonu ve internetin hayatımıza girmesinin üzerinden fazla bir zaman geçmedi. Ama bizi öyle bir sarıp sarmaladı ki, tüm bildiklerimizi unutmak ve yeni hayata ayak uydurmak zorunda kaldık. Bu nedenle teknolojik gelişmelere uyum sağlayamayan, kendini yenileyemeyen yapı ve kurumlar, küçülmeye, erimeye ve nihayet yok olmaya mahkûmdurlar.
Sözü fazla uzatmayacağım.
Günümüzde interneti, sosyal medyayı (facebook, twitter ve linkedln) kullananlar, geleneksel medya kullanıcılarına göre yarışı fersah fersah önde götürmektedirler. Gerçi sosyal medyanın bu sihirli gücü ileri ülkelerde zaten çoktan beri biliniyor ve kullanılıyordu. Ancak bizim coğrafyada bu sihirli gücü ilk kullananlar Tunus’lu gençler oldu. Sosyal medyada açılan isyan bayrağı kısa sürede milyonlara ulaştı. Sonunda Tunus devlet başkanı tasını tarağını toplayıp ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Ardından Mısır’da, Libya’da, nihayet Suriye’de sosyal medyanın toplum üzerindeki etkisini adeta bir televizyon dizisi gibi izledik.
Dünyanın her tarafında sosyal medya, toplumları etkiler ve yönlendirirken, elbette ülkemizin de bu gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değildi. Geçtiğimiz aylarda İstanbul Taksim-Gezi Parkında başlayan ve dalga dalga ülkenin her tarafına yayılan “Her Yer Taksim Her Direniş” eylemleri toplumu çok derinden sarstı. Zira iktidar tam da “yazılı ve görsel basını ele geçirdim, muhaliflerin sesini kıstım, çatlak sesleri susturdum” derken sosyal medya harbeleşme sistemi karşısında ne yapacağını şaşırdı. Hem nasıl şaşırmasın ki, internete bağlı olan her bilgisayar, her cep telefonu anında birer radyo, bir televizyon kanalı, bir haber ajansı haline dönüşüveriyordu.
Geleneksel medya dediğimiz, gazeteler, televizyonlar, haber ajansları her ne kadar bir süre daha olup bitenleri görmezden gelip uzak durmaya, belki işin magazinsel boyutunu ön plana çıkarmaya çalışsa da sosyal medyayı kullanan binler, onbinler, yüzbinler kendi haberleşme sistemlerini kurma ve kullanmada adeta destanlaştılar. O nedenle sosyal medya iktidarların, hükümetlerin ve parti diktatörlerinin baş belası olmaya devam ediyor.
Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de internet kullanıcı sayısı 40 milyonu çoktan aştı. Bunun yanında sosyal medya kullanıcı sayısı 32 milyon. Üstelik bu sosyal medya kullanıcıları eğitim kültür düzeyi hayli yüksek olan insanlardır. Önümüzde bir yerel, bir Cumhurbaşkanlığı ve gelecek sene bir milletvekili seçimleri var. Herhangi bir partinin ilçe teşkilatında toplantı yapılsın en fazla katılacak insan sayısı 35–40 civarıdır. Fakat ir sosyal paylaşım sitesinde yapılan bir paylaşımın beğeni ve yorum yapanları 100 ile 1000 değişebiliyor. Bu paylaşımı ve yorumları okuyanların sayısı ise en az 500 katı oluyor. Paylaşımı okuyor ama beğeni yapmıyor, okuyor ama tartışmaya girmiyor çünkü sanal ortamın ağzı bozuk saldırganlarına hedef olmak istemiyor. Veya bir resmi görevi buna engel olabiliyor.
Ülkemizde Gezi Parkı protestoları sosyal medyanın gücünün anlaşılması için tam bir laboratuar oldu. Hükümet kanadı işin önemini kavrayıp gerekli tedbirleri almaya çalışıyor. Hatta muhalefet kanadında CHP’nin de bir takım çalışmalar içinde olduğunu biliyoruz. Fakat MHP’de bu konuda bir ketumluk ve aldırmasızlık söz konusu. Bir taraftan yemin billâh edip iktidar olacağız diyecek, öbür taraftan teknolojiden uzak geleneksel yöntemlerle siyaset yapmaya devam edeceksiniz, bu aklın ve hayalin alamayacağı bir şeydir.
Bitirelim. Seçimlerde başarılı olmak istiyorsanız, sosyal medyayı kullanacaksınız. İster muhtar adayı, ister belediye meclis üyesi adayı, ister belediye başkanı adayı, ister milletvekili adayı olun, isterse ne adayı olursanız olun facebook, twitter ve linkedln gibi sosyal paylaşım organlarını kullanmak zorundasınız. Kullanamıyorsanız birini bulacak ona yaptıracaksınız.