Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Senin gibi giyinmeyene,
Senin gibi düşünmeyene,
Senden farklı yiyene-içene,
Farklı seyredene,
Farklı ibadet edene veya hiç etmeyene,
Başka mabetlere gidene,
“Türk’üm” diyene,
“Kürt’üm” diyene,
“Mecusiyim” diyene,
İçinde “rakı” geçen türküye,
Farklı görüşlere,
Hak için yürüyene,
Durana,
Pankart açana,
Slogan atana,
Boykot edene,
Toplantı yapana “tahammül” etmek,
Tahammülden öte, “hoşgörü” göstermek demek!
Engin,
Samimi,
İçselleşmiş,
Benimsenmiş,
“Hayat tarzı” haline gelmiş bir hoşgörü sahibi olmak demek!
x x x
“Demokrasi Paketi” açıyorum dediğinin haftasında,
“Başörtüyü” serbest bıraktığın gün,
Kolu-omuzu açık olan bir sunucuya tahammül edemiyorsan,
O sunucunun işten çıkarılmasına sebep oluyorsan…
Aynı gün, Gülsuyu’nda, beş-on kişinin pankartlı toplantısını TOMA’larla, tazyikli suyla dağıtıyorsan,,.
Muğla-Yatağan’dan Ankara’ya yürümek isteyen işçilerin önünü Aydın’da kesmeye kalkıyorsan,
İstanbul Üniversitesi’nin açılış töreninde, okulun kendi öğrencilerinin salona girişine müsaade etmiyorsan, o “Demokrasi Paketi” paket falan değildir.
Olsa olsa “maket” tir!
Memokrasi maketi!
x x x
33 sene önce kaybettiğimiz bir büyük şairin birkaç mısraına bakalım:
FAHRİYE ABLA
Önce upuzun, sonra kesik saçların vardı;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Ahmet Muhip DRANAS
Eskiden memleket daha renkli, daha hoşgörülü değil miymiş?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, LEMAN’dan, 09 Ekim