ATATÜRK, SAVAŞ AY, NE ALAKA
Savaş Ay’ı kaybettik içerikli haberler dönmeye başladığında 10 Kasım ile ilgili liderlerin mesajları da basına yansımaya başlamıştı.
İnternet sitelerinde ve Tv kanalları arasında gezinti yaptığımda hep bildik cümleleri ve kalıpları okudum, izledim.
Diğer taraftan Ahaber kanalında ise Nail KEÇİLİ anılarını anlatıyor baronlardan bahsediyordu.
Yazboz programı ezber bozan cinsten ifadelerle geçmişimize yönelik iddialar gündeme getiriyordu. İddialar yalan olsa bugün sadece Nail KEÇİLİ beyin açıklamalarından dolayı basında kıyamet kopuyor olmalıydı.
Fakat hayret edilecek derece de başta Sabah ve Takvim gazeteleri olmak üzere Ahaber’de yayınlanan iddialarla ilgili hiçbir basın organında tek satır yazı yok.
Bu durumda kanaatimce iddiaların doğruluğunun en büyük ispatı. Çünkü Baronların çok iyi bildiği bir şey var. Emrine girmiş olan basın mensuplarına 3 maymunu oynamalarını emrediyorlar. Emir de aynen yerine getiriliyor.
Birkaç isim sayacağım.
Esra Ceyhan, Savaş Ay, Uğur Dündar, Mehmet Ali Birand, Ali Kırca, Reha Muhtar, Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan, Bekir Çoşkun, Umur Talu, Ahmet Hakan Çoşkun, Abdurrrahman Dilipak, Hasan Karakaya,Can Dündar, Cüneyt Özdemir… daha benzer görevlerde bulunan onlarcası.
Bu kişilerin çok net ortak bir noktaları var. Tahmin edebildiğim fakat net olarak emin olamadığım bir locanın üyesi bu kişiler.
Bu kişiler aynı zaman da timsah göz yaşları ile Atatürk’ü ananlar içinde. Bense hiçbir zaman şu sorunun cevabını gerçek anlamda bulamadım. Atatürk mason localarını kapattı mı? Kapattığı halde bu localara üye olanlar nasıl Atatürk’çü olabiliyor.
Şimdi M. Ali Birand ile Savaş Ay artık yoklar. Sıra Uğur Dündar ve Ali Kırca yaşında olanlarda. Özellikle Uğur Dündar halk gözünde sahte bir kahraman.
Şimdi bu sahte kahraman ölenlere bakarak kendisinin de öleceğini düşünüp acaba ne için bu locaların emrinde olduklarını sorgulayabilir mi?
Şu halkta oluşturduğu sahte araştırmacı gazeteciliği hayatında bir kez olsun gerçekten kendini sorgulamak için yapabilir mi?
Her devrin adamlarını ortaya çıkarabilecek en büyük adım böylece atılmış olur.
Bu locaların ulvi olarak sunulan amacı böylece herkesçe anlaşılır. Belki ulvi olarak sunulan amaç bizler için de ulvidir. Bizler de bu ulvi amaca hizmet etmeye yemin eder hizmet ederiz. Kim bilir.
Fakat bu gizem devam ettiği müddetçe benim tek bildiğim bir şey var.
Bu tabloda yer alan katliamların ana sorumlusu bu localar.
Ve bu localar ne zaman olur onu bilmiyorum ama eninde sonunda bu katliamların hesabını hukuk önünde verecekler.
Ölmek bile bu locaların üyelerini kurtaramayacaktır.
Çünkü ne tür bir amaç güdülürse güdülsün masum bebeklerin bir hiç yüzünden katliamını dünyaya izah edebilecek hiçbir güç olmayacaktır.
Umarım ölenlere bakarak yaşayanlar bu soruyu sorma basiretini gösterirler. Her gün yaşanan katliamlar böylece durdurulur.
Saygılarımla