Anamızı Bırakın, Babamıza bakın

Osman YILDIZ - 04.10.2007

Ananın önemini anlatmak için her noktada örnekler verilir. Bu örneklerin içinde konuma konu olanı ANAYASA vardır. Baba yasa yoktur. Sözcükleridir.

Yapılan genel seçimlerde ezici bir çoğunlukla iktidara gelen Akparti hızlı bir süreçle anamızla ilgilenmeye başladı.

Buradan ilgili ve yetkililere sesleniyorum.

Anamızı bırakın. Gelin birlikte babamızın haline bakalım.

Argo sözcüklerle yazı yazdığımı düşünebilirsiniz. Hayır. Babamıza bakalım derken argo anlamıyla yazmıyorum. Gerçekten babamıza bakmamız gerekiyor. Babamızın hali içler acısı.

Ülkemizin geleneklerinde her ne kadar anaya da sorumluluk düşse de geçim derdinde olarak tanımlanan babadır. Babamız ne yapıp edip ailenin yeme, içme, yatma, barınma ve önemsenme sorunlarını çözecek geliri elde etmeye uğraşır.

Geçen birkaç gün içinde haberlerde memur maaşlarının açlık sınırı altında kalan bölümünün olduğunu izledim. Asgari ücretten bahsetmeye bile gerek yok.

            Düşününki bir ülkede çalışan kesimin nerdeyse yarısı asgari ücret ve altında gelirle yetiniyor. Bu ücretle hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Bu ücretle oluşmuş iş ahlakı ile toplumda yer alıyor. Bu ücretle giderdiği sorunlarıyla sorunsuz bir şekilde cemiyet içinde katılımcı olmaya çalışıyor?

Nerden bakarsanız bakın aynı kiloda, aynı fiziki özelliklerdeki kişiler arasında eşit işe eşit ücret değerlemesi yapacak olursanız uçurumlar olduğunu görürsünüz.

Aynı fiziki özelliklerdeki 1 kişi asgari ücretle geçinmeye çalışırken, diğer kişi eğlenebileceği mekanların listesini oluşturmaya çalışıyor. Neden diye sormaya kalkmayınız çalışsaydı gibi bir cümle duyabilirsiniz. Yok yok onu da duymazsınız. Çünkü şans der geçeriz.

Sarayda doğanla, varoş diye tabir edilen genelde asgari ücretlilerin yaşamlarını idame ettirmeye çalıştıkları yerlerde doğanlar baştan eşitliksizliğe düşüyorlar.

Varoşlarda doğup ta kaderini değiştirmeye başaranlar ise çok hızlı bir şekilde ait oldukları bölgenin sorunlarını unutuveriyorlar.

Kadıköy de anız paraları ile iş yapanlar, geleceklerini organize edenler, anızın adını bile unuttular. Çünkü onlar artık anız parasına ihtiyaç duymuyorlar. Onlar anaların peşindeler. Analar değerli. Analar insanın birincil ihtiyacı.

Birileri şunu diyebilirler.

Anayla uğraşmazsak bu hayatın ne zevki var. Ya millet uyanırsa. Ya aslında değişen hiçbir şey olmadığını, herkesin anamızın peşinde olduğunu, babamızın sorunları çözülürse, babamızın kontrol edilmesinin mümkün olmayacağını, anamızın peşine düşenlerin ise bu durumu isimleri kadar iyi bildiklerini, babamızın bilmediğini benim bilmemin ise işe yaramayacağını diyebilirler.

Benimde yazıyı kaleme almakta ki amacım bildiğimi bilmeyenlere anlatmak değil ki. Babamı bırakıp anamın peşine düşenlere denizin ortasında sinek vızıltısı kadar hafif bir seslenişte bulunmak istedim.

Nasıl olsa babamı bırakıp anamla uğraşanlara benim kızmam hiçbir şey ifade etmez.

Ama babaların babası kızarsa anya ile Konya yı o zaman görürler. Anayla uğraşmanın bedelinin ödenmeyecek yaralar açacağını anlarlar. Anlarlarda babam kurtulur mu?

Hayır hayır.

Kim gelirse gelsin anasız olmaz der. Anamıza saldırır. Babamızın hali harap. Her zaman geçerli akçe anadır.

Maskem daha düzgün bir yazı yazmamı engelledi. Ama yinede çağrımı yenilemek, denizde sinek vızıltısı etkisi bile yapmayacak cılız sesimle bağırmak istiyorum.

Sayın ilgili ve yetkililer.

Lütfen Anamızı bırakıp, babamızla ilgileniniz.
Saygılarımla

Tarih: 04.10.2007 Okunma: 804

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?