MİLLİYET
Üç bakanın oğlu, bir kamu bankasının genel müdürü, iktidar partisinin bir belediye başkanı ve bir dizi bürokrat... Böyle bir tutuklama furyasının benzerine rastlanmadı.
Temelinde siyasi hesaplaşma olduğu açıkça görülen bu kavga nereye varır?
Savcı kökenli bir CHP milletvekili dostumuz ile olayı değerlendiriyoruz. Diyor ki:
“Bence bu olayın en ilginç yönlerinden biri soruşturmanın son ana kadar
ilgili bakanlardan hatta Başbakan’dan bile gizli yürütülebilmiş
olmasıdır. Bu ancak aralarında birbirlerine özel bağlarla bağlı ve son derece güvenen savcı - polis işbirliği ile mümkündür. Böylesi bir operasyonu
elde çok kuvvetli bilgi, bulgu ve belgeler olmadan yapmak son derece
risklidir, bedeli yüksektir. O nedenle ben bu soruşturmadan en azından
çocukları gözaltına alınan bakanları zora sokacak kanıtlar çıkacağını düşünüyorum.”
Soruşturmanın fiyaskoyla sonuçlanması söz konusu olabilir mi? Dostumuzun yanıtı.
“Pek zannetmiyorum. Bu operasyon için düğmeye basanlar her şeyi hesaplayıp planlamışlardır. Bana göre davanın hangi
mahkemede hangi yargıçlar tarafından görüleceği bile hesaplanmıştır.
Aksi takdirde operasyonun düğmesine basanlar ve arkadasındakiler güçler
ciddi bedel ödemek zorunda kalırlar. Dolayısıyla ben bu operasyonun çok
ciddi sonuçlara yol açacağını düşünüyorum.”
Perinçek kazandı...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Doğu Perinçek’in İsviçre aleyhine 2008’de yaptığı başvuruyu karara bağladı. Perinçek’i haklı bulan AİHM, İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü maddesini ihlal ettiğine karar verdi.
Perinçek, İsviçre’de 2005 yılında katıldığı konferanslarda 1915 olaylarının “soykırım” olarak nitelenmesine alenen karşı çıkarak “Bu bir uluslararası yalan” demişti... Bu yüzden Lozan Mahkemesi tarafından “ırkçı ayrımcılık”tan suçlu bulundu. Temyiz mahkemesi de “Ermeni soykırımı, Yahudi soykırımı gibi tarihsel bir gerçektir” yorumunu yaparak Perinçek’in başvurusunu reddetti.
AİHM, Perinçek’in 1915’de tehcir ve katliam
yapıldığını inkar etmediğini fakat bu olayların “soykırım” olarak
nitelendirilemeyeceğini söylediğini belirtiyor... Bu yaklaşımın Ermeni
halkına karşı nefret oluşturma amacı taşıyamadığını kaydediyor.
AİHM, “soykırım” ifadesinin bir grubu tamamen ortadan kaldırma amacı güdülmesi halinde kullanılabileceğini belirtti.
AİHM, hassas ve tartışmalı konularda da fikir beyan etmenin ifade özgürlüğünün temel unsurlarından olduğuna dikkat çekti.
Kararda ayrıca “Holokost inkarı ile 1915 olaylarının soykırım
olmadığını söylemek aynı şey değil” deniyor... Çünkü Holokost konusunda
uluslararaası mahkeme kararı var.
AİHM kararında Dışişleri Bakanlığı’nın da olumlu katkısı oldu... Karar, uluslararası planda Türkiye’yi suçlayanların gücünü ve iddiasını büyük ölçüde kırıyor.
Yıllardır “mağduruz” diyenler sonunda gerçekten mağdur oldu! Bildiklerinin bir kısmını ortaya dökerek AKP Cemaat’i, Cemaat AKP’yi mağdur ediyor...
Akif Kökçe
FOTO
Foto muhabiri arkadaşımız Bünyamin Aygün’ün Suriye’de El Kaide yanlısı gruplarca kaçırıldığı dün internet sitelerine düştü.
Olay gazetemizce izleniyor, yetkililerin isteği üzerine gizli tutuluyordu.
Bünyamin çok cesur ve değerli bir arkadaşımızdır.
Sadece gazetecilik yapar... O yüzden kaçıranlar her kimse, onlara çağrı yapıyoruz:
“Bünyamin Aygün, düşman değildir. Lütfen serbest bırakın.”
Yazının tamamı: http://gundem.milliyet.com.tr/bedelli-operasyon/gundem/ydetay/1808994/default.htm