YİĞİT BULUT’TAN TÜRK SUBAYI’NA ÇAĞRI VAR!

İsmail Hakkı CENGİZ - 23.12.2013

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Sefer görev çağrısı gibi bişey!

Bu çağrı bir soru şeklinde tezahür ediyor…

Bakalım nasıl ediyor?

Bulut, 20 Aralık tarihli yazısını şöyle bitiriyor: “ÇOK ÖNEMLİ SON SORU: Bugün her Türk vatandaşı gibi Türk subayının da kendine şu soruyu sorması gerekir: Bu ülkenin gerçek düşmanları KİMLER? Nerede YERLEŞİKLER ve hangi yöntemlerle bizi zayıf düşürmeye çalışıyorlar ve bize rağmen NE yapmaya çalışıyorlar?”

Pek bişey anlaşılmıyorsa bir üst paragrafa da bir göz atalım: “ÖNEMLİ NOT: Türkiye’deki yerleşik düzeni sorgularken Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kurumsal olarak parçası gibi görenler ya hastadır, ya da kötü niyetli! Türk Silahlı Kuvvetleri kurumsal ve bütün olarak asla yerleşik düzenin bileşeni değildir… Silahlı Kuvvetler bu halkın özünden çıkmış bir ÇEKİRDEK olup, maalesef 1876’dan itibaren yerel-küresel yerleşik düzen tarafından dönem dönem kurgulanan denklem içinde kendi halkıyla-kendi özüyle karşı karşıya getirilmiştir… Bugün TSK ile hangi güçler, neden, nasıl uğraşıyor en önemli detaylardan biri…”

Allah Allah, biz de kaç yıldan beri Silahlı Kuvvetlerle kim, neden uğraşıyor diye kendi kendimize sorup duruyoruz!

Kim acaba?

Nasıl uğraşıyor?

Abuk-sabuk suçlamalarla,

Sehven kayıtlarla-yüklemelerle,

Sahte belgelerle,

Kanunda yeri olmayan suçlamalarla yüzlerce subayı zindanlara kim, nasıl göndermiş?

Deniz ve Hava Kuvvetlerinde komuta kademelerine atama yapılamaz hale kim getirmiş?

Minelgaraip!

Yine Allah Allah!

Yiğit Bulut, durup dururken, Silahlı Kuvvetler de sessiz sedasız kışlasında oturup dururken niye şimdi bu sualleri soruyor? Silahlı Kuvvetleri sahaya niçin davet ediyor? Silahlı Kuvvetler bütününü de aşıp, özellikle “subay”a niçin sesleniyor?

Tuhaf bir vaziyet ki o kadar olur!

 

BİZ DE BAZI SORULAR SORALIM MI?

Yiğit Bulut kim?

Başbakanlık danışmanı… Hem de başdanışman mı ne?

Bibakıma, Başbakanlık namına da yazıyor sayılır mı?

“Yerleşik Düzen” ne demeye geliyor? Bu “hasta, ya da kötü niyetli”ler, TSK’ni parçası gibi görüyor da Yiğit Bulut TSK’ni onlardan kurtarmaya mı çalışıyor?

Onlardan kurtarıp iktidarın parçası haline mi getirmek niyetinde?

İktidar çok mu sıkıştı?

TSK gibi bir “parça”nın kendisiyle bütünleşmesine, kendisini kuvvetlendirmesine mi ihtiyaç duyuluyor?

Subaylara böyle bir çağrıyı muhalefetten birileri yapsaydı, Yiğit Bulut ve çevresi tarafından “darbe çağrısı” olarak algılanır mıydı, algılanmaz mıydı? Manşetler, sayfalar, ekranlar dolusu “darbe teşebbüsü” suçlamaları yapılır mıydı, yapılmaz mıydı?

 

x   x   x

SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ

SOĞANLI DAĞLARINDA SAYA GECESİ(*)

Yol gittiği yerin farkında değil;

Geceler de sarhoş… Ayıkmaz artık!

Bu dağlarda ölüm, saya gecesi,

Otuz beş bin baş yedi… Acıkmaz artık!

Arif Nihat ASYA

----------------

(*): En uzun gece (Doğu deyimi)

 x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, GIRGIR’dan, 18 Aralık


Tarih: 23.12.2013 Okunma: 845

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?