Batı demokrasilerinde, bakanları,
bürokratları ve aile bireyleri böylesine büyük yolsuzluk ve rüşvet
iddialarıyla suçlanan bir başbakan tereddütsüz istifa eder. Ancak
yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başladığı günden bu yana Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kafasında bambaşka bir plan var.
Önce halkta hâkim “yolsuzluk” algısını değiştirecek bir “illüzyon” yaratmaya koyuldu. Aynı Gezi Parkı protestoları sonrasında olduğu gibi “iç ve dış komplo”
tezine başvurdu. Başta ABD olmak üzere genelde Batı karşıtı sert bir
söylem kullanarak muhafazakâr milliyetçi tabanı kendi etrafında
kenetleme arayışına girdi. Bir hafta boyunca tüm konuşmalarında üst üste
aynı mesajları vererek halkın algısını yönetmeye çalıştı.
Bu algı
yönetiminin bir diğer aşaması, yolsuzluk iddialarının merkezindeki
bakanların (hemen değil ama aşamalı olarak) değiştirilmesiydi. Böylece
halka “Temiz ve yeni bir kabine ile devam edileceği” mesajı verilecekti. Dün sabah üç bakana gönderilen matbu istifa metinleri işte bu aşamanın parçasıydı. Muammer Güler ve Zafer Çağlayan’da sorun yaşanmadı. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar önüne
konan açıklama yerine Erdoğan’ı da istifaya çağıran bir çıkış yaparak
istifa edince plan çöktü. Bayraktar’ın açıklamaları sonrasında durum
Erdoğan’ın öngörebileceği, kontrol edebileceği aşamanın çok ama çok
ötesine geçmiş durumda. Erdoğan 12 yıl içinde bir bakanı tarafından
istifaya çağrılma gibi bir olay hiç yaşamadı.
Bayraktar’ın
açıklamasının başka yan etkileri de olabilir. Kulislerde konuşulanlara
bakılırsa başka bakanlar ve bürokratlara yönelik yeni operasyon
dalgaları gündeme gelebilir.
Erdoğan’ın artık “çok büyük” hale gelen bu krizi yönetmesi, başlarda düşündüğü kadar kolay olmayacak. Türkiye bugünden itibaren “erken seçim” dahil birçok senaryo ile karşı karşıya kalabilir.
Erdoğan’ın Kontrolü Kaybettiği An, Utku ÇAKIRÖZER
GENEL HABERLER Misafir Yazar - 26.12.2013
CUMHURİYET
Tarih: 26.12.2013
Okunma: 746
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.