Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Yalan Dünya” dizisinin oyuncusu ve senaristi Gülse Birsel’in aynı zamanda Hürriyet yazarı olduğunu biliyor muydunuz?
Hem de öyle, sadece şöhretinden istifade etmek için “köşe” verilmiş bir yazar değil…
3 Ocak tarihli yazısını okudum, en kıdemli yazarlardan hiçbir eksiği olmayan müthiş bir gözlem, analiz ve değerlendirme…
Milyonlarca vatandaşın duygu, düşünce, isyan ve feryadına tercüman olan bir çığlık…
“Ülke leş gibi kokarken” başlıklı makalesinin baş tarafında şu sualleri soruyor:
“Acaba ülkedeki koku, adalet, ahlak ve eşitliğin cesetlerinden mi geliyor?
Peki, ya biz?
Çalışan, vergisini veren, gazetesini okuyan, gelecek planlamaya çalışan milyonlarca tarafsız sazan?
Biz ne yapalım?”
Ardından 2013’ün kısa bir değerlendirmesi geliyor…
Bunu birbirinden ilginç 3 senaryo takip ediyor. “Senaryo” ve “komplo” meraklıları okumalı…
Birsel, yazısının sonunda “YALAN DÜNYA NEREDE?” diye bir ara başlık atmış.
Cevabı şöyle:
“Valla galiba şu aralar tam burada, bu ülkede.”
Ne diyeyim?
Kitaplarla zor anlatılacak bir hâli, Gülse Birsel, dizisinin adından hareketle bir cümleye sığdırıvermiş. Helal olsun. Tebrik ederim.
Bu arada, gerçekten de pek çok takipçi, dizinin nerede olduğunu soruyormuş… Birsel onun da söylüyor… Kısa bir yılbaşı tatiline girmişler… 17 Ocak’tan itibaren tekrar ekranlardaymış.
x x x
SİSTEM
02 Ocak akşamı, Halk TV’de Uğur Dündar, tutuklu ve hükümlü askerlerin ailelerini konuk etti. Programın sonunda Yılmaz Özdil, kısa değerlendirmesinde şöyle bir “ironi” yaptı:
“Bu Silahlı Kuvvetler böyle bir muameleyi hak ediyor!”
Herkes ne diyor bu derken, açıkladı:
“Hilmi Bey (Özkök) gibi birini kendine Genel Kurmay Başkanı yapan bir sistem bu muameleyi hak eder.”
Alkışlandı.
Gelelim sisteme!
Bu kadar felaketten, bu kadar badireden sonra, sizce, Silahlı Kuvvetler’de “sistem” sorgulanmış mıdır?
Böyle bir “emare” var mı?
Bana, o “hayatî” konuya hiç girilmemiş gibi geliyor!
Uğur Dündar, kalabalık asker aileleri içinden general, amiral ve kurmay albay yakınlarını sahneye aldı ve onları konuşturdu…
Asker yakınlarının sözlerinden çok duygulandım… Zaman zaman gözlerim yaşardı.
Programın sonunda, Özdil, “sistem”i hatırlatınca benim aklıma da şöyle bir sual takıldı:
Bu davalara muhatap olmasalardı, sırası gelen “terfi” etseydi… Daha doğru bir ifadeyle, şimdiki üst rütbelere gelenlerin yerinde cezaevindekiler olsaydı, mevcut “sistem”in mükemmel olduğunu düşünmeyecekler miydi?
Akıllara “sistem” falan gelecek miydi?
Şu andaki komutanların aklına geliyor mu?