Eğitim, güçlü bir toplum ve kudretli bir devlet teşkil edebilmenin ilk ve yegâne şartıdır. Binaenaleyh her devlet kendi teamüllerine ve değerler sistemine uygun bir eğitim sistemi tanzim etmelidir ki, gençliğini disiplinize edebilsin ve hedeflerine uygun yetiştirebilsin. Yoksa varlığının idamesi muhaldir. Eğitim bir bireye bağımsızlığı, onuru, vatan ve millet sevgisini, ahlaki normları, insanlığı sevmeyi, insana saygıyı, hülasa, insan olmayı öğretir.
Gençlik bir devletin kudretinin ifadesidir. İktidarlı ve ahlaklı gençliğe haiz bir devletin ne kadar muhkem temeller üzerine bina edildiğini kudretinin tezahüründen anlayabiliriz. Uzun soluklu hedeflerinden ve bunları gerçekleştirebilme dirayetinden anlayabiliriz. İstikbalin aydınlığının güvencesidir gençlik. İlim, irfan ve hikmetle yüklemeliyiz gençliği. Bu ulvi erdemlerden yoksun bir gençlikten müteşekkil bir devletin istikbali kâbustan ve esaretten başka ne olabilir?
İşte bu yüzden sağlam, sağlıklı, karakterli, kendini bilen, haddini bilen, değerlerinden neşet eden diriltici ve yüceltici ahlakla mücehhez, hakikat, adalet, özgürlük, barış ve kardeşlik devriminin parlak ışığıyla aydınlanmış, aydınlığın öncüsü olmaya namzet güçlü bir yeni nesle ihtiyaç vardır. Gençliği susturulmuş, iktidarı elinden alınmış devletlerin mukadderatı diğer devletlerin hegomanyası altında kendilerine biçilen rolü oynadıklarını bizzat müşahede ediyoruz. Nitekim tarihin kara sayfasından bir misal verebilmek kabildir. İngilizlerin Keltleri asimile etmeleri ilk önce kültürel eğitimle başlamıştır. Keza tarih bugünde benzer olaylara şahit olmaktadır. İşgal edilen ülkelerin çocukları işgalcilerin hazırladıkları eğitim sisteminin süzgecinden geçirilerek kendi toplumuna yabancılaştırılmaktadır. Bu bir insanlık suçudur. Bu vahşi ve netameli oyun ülkemizde de derinden derine icra edilmektedir. Gençliğin değerlerinden, tarihinden kopuşu bunun işaretidir.
İnsanlık kültür emperyalizminden kurtulmadığı müddetçe asla kendi asli özüne dönemeyecek ve hep yabancı olarak yaşayacaktır kendi topraklarında. Ülkemizde uygulanan taklitçi politikalar gençliği peyderpey asimile etmiş ve handiyse kendi paradigmasının zavallı bir kuklası kılmıştır. Son tahlilde bu toprakların çocukları mukallit birer yabancı olmuştur kendi toplumunda. Millet olarak devasa bir vartanın eşiğindeyiz. Gençlik çöküş sürecindedir. Diriliş aşısı yapılmalıdır acilen. Avrupa asırlardır icra ettiği tefessüh etmiş ahlakıyla gençliği bataklığın içine gömmüştür. Bu gençliği eğitmek çok zordur. Uzun bir süreç işidir. İngiliz bir profesör diyor: ‘’bizim gençliğimiz uyuşturucu bataklığı içerisinde can çekişiyor. Bizde ki gençliğin geleceği yok. Fakat İslam ülkelerinde ki gençlik dipdiri ayaktadır. Gelecek onlarındır.’’
Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri dipdiri bu gençliği, beslendiği ahlaki değerleri, tutunduğu şanlı maziyi, yöneldiği aydınlık atiyi, kitaptan doğan aydınlık ışığı yok etmek ve gençliği umutsuzluk girdaplarında boğmak istiyorlar. Gençliği korkunun kölesi kılarak varlıklarını idame ettirmek istiyorlar. Bu netameli palanlar ekarte edilmeli, tuzaklar bozulmalı, kirli oyun deşifre edilmelidir. Alternatifler üretilmeli, tarih bilinci ve şuuru zerk edilmeli, sağlıklı ve kültürlü bireylerden müteşekkil bir yapı oluşturulmalıdır.
Müşahede ediyoruz ki, toplumun yüz karası olan sefiller, şerliler, anarşistler, eroinmanlar, esrarkeşler, ayyaşlar, sekterler, güdümlü asalaklar ve her türlü sefaletin ve sefahatin mahkûmu olan sefiller bu yabancılaştırma politikasının ürettiği tiplerdir. Derin bir yaradır. Yarın toplumumuzu ne tür nesillerin dolduracağını ve devlet erkine talip olarak mukadderatımızda belirleyici olacağını düşünüyor muyuz? Bu korkunç bir durumdur. Düşüncesi bile ürperticidir.
Artık hep birlikte el ele, gönül gönüle verip rasih temellere istinat eden, bilimin hizmetinde, hakikatin parlak ışığıyla aydınlanmış bir eğitim sistemi tanzim etmeliyiz ve bu sistemin ürünü olacak iktidarlı bir gençlikle maziyi tekrar ihya ederek insanlığın sorunlarına çözüm olacak muktedir bir Türk-İslam İmparatorluğunun temellerini atmaya başlamalıyız.
Büyük şair ve mütefekkir Akif’in deyimiyle: ‘’bizim üç büyük düşmanımız olan cehalet, zaruret ve ihtilafa karşı şu üç büyük silahı kullanmalıyız; sanat, marifet, ittifak.’’ Evet, gerçek kurtuluş eğitimdeki kurtuluşla olacaktır ancak. Eğitimde başarısız toplumlar yok olmaya mahkûmdur.
Kitap-Ahlak-Devrim. Tevhit-Adalet-Özgürlük. Emek-Vatan-Bağımsızlık.