Bu dünyada herkese yer var.
Tabii alanlar da ahlâklıca almışlar!
Kim vermiş, kim almış?
Urla villalarının müteahhidi vermiş… 6 üniversite hocası da almış…
Ahlâklıca!
Baş hoca 30, diğer beşi 20’şer bin almış…
Hakkaniyetle, kardeş kardeş!
Ne karşılığı?
Söz konusu bölgenin “1. derece sit alanından 3. derece sit alanına dönüştürülmesi” raporu karşılığı…
Hocam, rüşvet-ahlâk falan, ne iş?
Tabii ki ahlâklıca…
Bunlar suç olsaydı, dinleyenler itham edilir miydi?
“Ahlâksızca dinlemişler” denir miydi?
Rüşveti, hem de mahkeme kararıyla dinlemek “ahlâksızca” olunca elbette rüşvet almak-vermek de “hayırlı”, “ahlâklı” bir iş oluyor!
Hem rüşvet ahlâksızlık olsa, “suç” olsa ne yapılırdı?
Üzerine gidilir, soruşturulur, rüşvet verenden ve alandan hesap sorulurdu?
Bu yapılıyor mu?
Hayır!
Tersi yapılıyor…
Rüşveti dinleyenler,
Dinleme kararı çıkaranlar soruşturuluyor,
Görev yerleri değiştiriliyor…
Demek, ahlâksızca olan dinlemek!
Suç olan dinlemek!
Rüşvet almak makûl, meşru!
x x x
MELUN-MEMNUN
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, “İktidara gelince, devlet dairelerine de belediyelere de, ‘Rüşvet alan da veren de melundur’ yazacağız.” diyor.
İyi olur, güzel olur, isabet olur, dindarca bişey olur…
Devlet dairelerine yazılsın; “Rüşvet alan da veren de melun”!
Lâkin hocam, şimdilik; “Rüşvet alan da veren de memnun”!
x x x
RESİM
Açıklama bizzat Başbakan’dan…
Halk bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde, ayakkabı kutularında bulunan, 4,5 milyon dolar iade edilmiş. (f5haber.com, 25/02)
O kutulardan taşan paralar televizyon ekranlarında görülmüştü ya…
Çok dindar bir kesim, “Onlar hep resim… Var mı, yok mu, kime ait, kim koymuş, belli değil” diye kendini avutuyordu…
İade edildiğine göre, para resmen ete-kemiğe bürünmüş oluyor…
Demek ki hakikatmiş!
Sadece “resim” değilmiş!