KEVGİR Mİ, KALBUR MU? Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 13.04.2014


 
*Kevgir ve Kalbur da nereden çıktı demeyin. Kevgir olmasa, makarnayı, mercimeği nasıl süzeceksiniz, bulamaç gibi yemek zorunda kalabilirsiniz.
Her iki gereçte çok delikli, birinin delikleri küçük, diğerinin ki daha büyüktür. Kalbur; tahılların içindeki çöpü ve artıkları temizlemek için kullanılırdı. Günümüzde pek önemi kalmadı, makineleşmeyle birlikte...*
 
*Kevgir, topluma pek yabancı değildir, çünkü mutfakta çok kullanılan bir gereçtir. Özellikle, İtalyan usulü beslenmeyi tercih edenler, hemen hemen her gün kullanırlar. Kalburu bugünün gençliği pek görmemiştir. Kalbur harmanda kullanılırdı. Harman bitti, kalbur da gitti. Gerçek kalbur gitti ama; ülkenin güvenliği kalbura dönünce, kalbura bastı tatlısı bile acı gelmeye başladı. *
 
*Ülkemizin güney sınırı, Suriye'deki iç karışıklıktan dolayı, yönetimin sınırı açmasıyla, bir milyonu geçkin Suriye vatandaşı ülkenin her yerinde serbestçe cirit atıyor. Sağlık hizmeti alıyor, iş buluyor, çalışıyor. Canı istedi mi öbür tarafa geçiyor. Sınırı kevgire çevirirseniz, güvenliği kalmayan bir ülkenin, can ve mal güvenliğinden söz edilebilir mi?.. *
 
*Niğde - Ulukışla - Adana Otoyolu'nda, 20 Mart 2014 tarihinde, trafik kontrol görevi yapan polis ve jandarmamızı, düşman olarak görüp şehit edenler, işte bu kevgir haline gelen sınır kapılarından, silahları ile, Aksaray'a kadar gelebiliyorlar. Görevini yapmaktan başka, hiçbir günahı olmayan, vatan evlatlarını şehit ediyorlar. Burada, suçlu tetiği çeken hainler kadar, sınırın bu hale gelmesine sebep olanların da payı yok mu?.. *
 
*TBMM, bu milletin namusu, şerefi, haysiyeti ve onurudur. Seçtiği temsilcileri millet adına oradadır. CHP Gn.Bşk.Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU' na 8 Nisan 2014' te tam grup toplantısına gireceği esnada, 55 sabıkası olan, iktidar partisinin üyesi bir vatandaş tarafından, yumruklu fiili taarruzda bulunulmuştur. Bu Kişi, sokaktaki bir vatandaş değildir, orası da sokak değildir. Son yerel seçimde %29 oy almış bir siyasi partinin genel başkanıdır.*
 
* İki ay boyunca, ülkenin birçok yerinde, mitingler yapıp, halkın içinde dolaşan bir lidere kimse dokunmuyor, TBMM çatısı altında yumruklanıyor.Pes doğrusu!.. Balık baştan kokar derler ya , TBMM gibi, Türkiye'nin yönetildiği bir tesisi koruyamıyorsanız, hiçbir yeri koruma şansınız ve iddianız olamaz. Her yer kevgire,kalbura dönmüş haberimiz yok!.. Meclis çatısı altında, nerede ise miting düzenlenecek.*
 
*Yerel seçimlerden hemen bir hafta sonra, Mecliste böyle bir olayın olması tesadüf müdür? Bana göre, seçim çalışmaları esnasında, başta iktidar partisi olmak üzere, toplum üzerinde bilinçli olarak, tahrik edici, ayrıştırıcı, çalışmalar toplumu iyice germiştir. En küçük bir kıvılcım bile, insanları suç işleyecek seviyeye getirmiştir. *
 
* Seçim öncesi, birçok olumsuz ve ölümcül olayların olması bu gergin ortamın psikolojisi ile meydana geldiği kanısındayım. Meclis çatısı altında Türk Demokrasisi yumruk yemiştir. Milyonlarca seçmeni olan, bir siyasi partinin genel başkanına, yapılan bu saldırının fiziki acısını Lideri çekerken, manevi acısını milyonlar çekmiş/mektedir! Dilerim bu olayların arkası gelmesin. O çatı; fikirlerin, düşüncelerin savunulduğu, özgürlüğün galip geldiği, saygın ve yüce bir mekân olarak kalmalıdır ve korunmalıdır.*
 
*Meclis çatısı altında yaşanan bu olayın hemen ardından saldırganın Alperen Ocağı üyesi olduğu, haber kanallarına servis edilmiştir. Bu yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, bir hazırlık operasyonu olarak düşünülebilir mi? diye akılarda soru işareti bırakmıştır. CHP ve MHP'nin ortak hareket etmesinin, önünü kesecek bir eylemin öncüsü olarak planlanmış ve alelacele servise konmuş olabilir mi? Yapılan ilk araştırmada iktidar partisinin bir üyesi olduğu anlaşılmıştır. Gerçekler tam olarak ortaya çıkartılabilirse, ferdi bir eylem olmadığı görülecektir...*
 
*Türkiye 2013 yılının 16 Aralığında AB ile utanç verici bir anlaşmaya imza atmıştır. AB'nin mülteci deposu olmayı, 27 AB ülkesine karşı, böyle bir sorumluluğun altına girmiştir. Ne pahasına? 43 yıldır devam eden AB rüyası için!...*
 
*Vize Muafiyeti görüşmelerine başlayabilmek, yani masaya oturabilmek için; Asya ve Afrika'dan Avrupa'ya kaçak girmiş ne kadar mülteci varsa hepsini Türkiye kabulleniyor. Yani yöneticilerimiz biz sınırlarımızı koruyamıyoruz itirafı ile, Avrupa'dan özür dileyecek şekilde anlaşmayı imzalıyorlar. Yani ülkemizin alenen kevgir ve kalbur olduğunu resmi olarak kabul etmiş oluyoruz. Bundan daha utanç verici Uluslararası bir anlaşma olabilir mi?
Böyle bir anlaşmaya imza atan TBMM bizi rencide etmiştir. *
 
*AB' nin sınır karakolu ve Göçmen kampı olmayı kendi ellerimizle kabul etmiş oluyoruz. Biz bu tutum ve tavırla gidersek, batmak ve dağılmak üzere
olan AB daha çok semer vurur sırtımıza. Deveye sormuşlar "Neren eğri? "o da cevap vermiş " Nerem doğru ki!.." Kevgiri geçtik, kalbur olmayı kabul eden bir Mecliste böyle bir olayın yaşanması beni hiç şaşırtmadı. Ya sizi?..
Tarih: 13.04.2014 Okunma: 931

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?