Bu dünyada herkese yer var.
Begladeş’te bir göçükte kaç işçinin öldüğünü hatırlıyor musunuz?
Hadise, 2013’ün 24 Nisan’ında meydana gelmişti…
Tam bir sene geçmiş!
İlk önce ölü sayısını 100’ün altında, 83 kişi demişlerdi…
Sonra, yavaş yavaş artırıldı!
124…
149…
198…
200’ün üzeri…
300’e yakın ve nihayet,
300’ün üzeri…
Tabii bu rakama gelinceye kadar olayın üzerinden günler geçmişti…
Sonra, Bengladeş’ten gelen haberler burada kesilmişti…
Gerçek rakamı, ancak bir yıl gecikmeyle, Euronews.com’dan (24/04) öğrenebiliyoruz:
Tam 1.183 (yazıyla bin yüz seksen üç) işçi ölmüş… Ayrıca 2.500 işçi de yaralanmış.
İşin daha vahimi, enkazda hâlâ bulunamayan işçi var.
Euronews’in haberine göre, bina kaçakmış… 4 bin kişinin çalıştığı ve adı “Rana Plaza” olan dev bina kaçak!
Bu, ismi havalı dev binada dünyanın en tanınmış markalarının mamulleri üretiliyormuş!
Ve işçiler kaça çalışıyormuş, biliyor musunuz?
Aylık, sadece 200 (iki yüz) liraya!
x x x
Kardeş ve dindaş ülke Bengladeş…
Dünyanın en fukara ülkesi…
Biyandan terör vuruyor,
Biyandan açlık, yoksulluk, kötü idare…
Dünya, bugünlerde, 99 sene önce meydana gelen bir “tehcir” olayını çarpıtarak “soykırım” tartışmaları haline getirmeye çalışıyor!
Peki, çok daha taze olan, “özgür” ve “uygar” dünyanın gözleri önünde meydana gelen ve sayısı binleri bulan, şu işçi katliamlarını neden hiç gündeme getirmiyor?
İşçilerin “kaçak” binalarda,
Çağdışı şartlarda,
Güvenlik tedbirleri alınmadan çalıştırılması,
Her gün fert fert ve sık sık kitleler halinde ölüme gönderilmesi,
Sakat kalmalarına yol açılması “suç” değil mi?
Vahşi kapitalizmin menfaatleri söz konusu olunca suçları örtmek mubah,
İşçi haklarını, insan haklarını dile getirmek günah mı?
x x x
Küresel ekonomik düzen!
Geri kalanlara cefa, ileri gidenlere sefa!
Arama iz’an!
Arama insaf!
Arama adalet!
Sebep, galiba biraz da cehalet!