Bugün Türk Tarihi için acı bir gün. Bu ülkenin yemeyip içmeyip yetiştirdiği, denizlerimizin ve yurdumuzun yılmaz bekçileri olan, denizci subaylarımızın karada can verdiği gündür bugün. Bu ülke, karada can versin diye
yetiştirmedi bu civan bahriyelileri!…
Aklı, vicdanı ve düşünme yeteneği olan her vatandaş; bugünü vicdanında sorgulamalıdır.
“Balyoz darbe plan!” adı altında tutuklanan ve hüküm giyen, TSK mensupları,
yıllardır ceza evlerinde, adaletin tecellisini beklemektedirler. Hükümet
yetkililerinin bile; TSK’lerine kumpas kurulduğunu ifade ve itiraf etmelerine
rağmen, bu güne kadar olumlu bir gelişmenin olmaması acı vericidir. Bu planla
ilgili, ilk haberde basında ne başlık atılmıştı? “TSK. Fatih Camii’ni kendi
uçaklarımızla
bombalayacaklardı!” Ne hikmetse, bu davadan en çok ceza alan, Deniz
Kuvvetlerinin Subay ve Amiralleri. Bunlar mı bombalayacaktı Fatih Camii’ni?
Mamak Askeri Ceza evinde, beyin Kanaması sonucu; GATA ‘de yoğun bakıma alınmış
ve fakat, kanama durmadığı için, ameliyata alınamayan Dz. Kur Alb. Murat
Özenalp ‘in beyni bu acılara daha fazla dayanamayıp, hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Mekanı cennet olsun. Türk Millet’inin Başı Sağ olsun…
Deniz Kuvvetlerinin, Komuta personelinin %10’dan daha fazlasının, değişik davalardan,
bugün ceza evinde olması düşündürücü değil mi? Sizi düşündürmüyor mu? Ne zaman
şu “MİLGEM” Projesi (Milli Gemi Projesi) hayata geçirildi. Sözde dostlarımız(!)
bu projeye çok sevindiler. davul zurnayla karşıladılar Gölcük’teki
donanmamızı!… Sonuca bakar mısınız? Hapishaneler Bahriyelilerle doldu taştı. Şu
Allah’ın işine bak. Bu kadim dostlarımız(!) bizi ne kadar seviyor muş da,
haberimiz yokmuş meğersem…
Bizim ülkemiz, bir deniz ülkesi. Yarımada, bu coğrafyada var olmak için, güçlü
Deniz Kuvvetleriniz, olmazsa olmazdır. Bugün, EGE Denizi’nde, Yunanlılar sessiz
sedasız Lozan’da ve Diğer Uluslararası anlaşmalarda, kime ait olduğu
belirtilmemiş bir düzine adayı, 12 yıllık sürede peyder pey işgal etmiş,
bayrağını dikmiş, hatta hatta, kilisesini bile yapmıştır. Türk basınından,
birkaç cılız sesin dışında, diğerleri bu durum karşısında üç maymunu oynamış ve
oynamaya devam etmektedirler.
Kıbrıs Barış Harekatı, yeterli çıkarma gemimizin olmaması nedeniyle, Kıbrıslı soydaşlarımız, Makarios’un zulüm ve işkencesi altında, yıllarca katledilmişlerdir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, TC. bu zulüm ve katliamları yutkunmak
ve cılız tepkilerle geçiştirmek zorunda kalmıştır. Yakın tarihimiz bunun en
yakın tanığıdır. Uzağa gitmeye gerek yoktur. Deniz Kuvvetleri zayıf ve
zayıflatılmış bir ülke, Akdeniz’deki doğal zenginliklerini koruyamaz. Bugün, Kıbrıs Rum Kesimi, Doğu Akdeniz’deki petrol
ve doğalgaz rezervleri ile ilgili, bir çok Uluslararası Şirketlerle, ikili
anlaşmalara imza atmış ve atmaktadır. Bölgede sondaj çalışmaları aralıksız
sürdürülmektedir. Bizim Bahriyelilerimiz de, Mamak’ta, Silivri’de, Hadımköy’de
çile doldurmakta, görüş gününü beklemekte, “yelkenler fora!” komutunu özlemle
bekleyerek!…
*Preveze Deniz Savaşında, Barbaros Hayrettin Paşa, Haçlı Donanmasını bozguna
uğratarak, Akdeniz’i Osmanlı’nın iç gölü haline getirmiştir. Bu durumu
sindiremeyen Haçlı Ordusu, İnebahtı’da Osmanlı Donanmasını hazırlıksız yakalayarak,
donanmanın büyük bölümünü yakmıştır. Sadece Kılıç Ali Paşa Komutasındaki güçler
kurtulabilmiştir. Bu bozgunda tecrübeli bir çok denizci şehit olmuştur. Donanma
maddi kayıplarını kısa sürede karşılamış ama, yetişmiş insan gücünün büyük
bölümünü kaybettiği için, Akdeniz’de elde etmiş olduğu üstünlüğü bir daha ele
geçirmemiştir. İnsan gücünü kaybeden bir donanmanın, tekrar eski konumuna
gelmesi, uzun yılları gerektirmektedir. Rakipleriniz hızla yol alırken… Bu
tarihi gerçek, bugüne ışık tutmuyor mu?
*Tarihi yapanlar başka, yazanlar ise başkadır. Tarihi yazanlar, eğer tarihi yapanlara
sadık kalırlarsa ,önümüze nasıl bir tarih çıkacaktır? Gelecek nesiller,
bugünleri nasıl değerlendirecektir? Bizleri hangi konularda sorgulayarak
vicdanlarda hapsedeceklerdir. Peşin peşin söyleyeyim. Bugün TSK’nin, milletine
ihtiyacı vardır. Hapishane de beyin kanaması sonucu kaybettiğimiz Dz. Kur. Alb.
Murat ÖZENALP’in cenaze töreni, en az Berkin ELVAN’ın cenazesi kadar kalabalık
olmalıydı.Taksim Meydanında yürüyüş yapan ve ellerinde “HEPİMİZ ERMENİYİZ!”
pankartı taşıyanlar kadar organize olmalıydı.Yüce Türk Milleti, dirisine sahip
çıkmadığı/çıkamadığı, Bahriyelilerini son yolculuğunda yalnız bıkmamalıydı.
Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan, siyasi partilerimiz neredeler? Kendi
ordusuna sahip çıkmayanlar, maalesef tarih göstermiştir ki; üzülerek ifade etmek zorundayım ama, bir gün başka orduları beslemek zorunda kalabilirler.*
Hilmi ÇAKIR
3.5.2014
PİRİ REİS’in TORUNLARI İÇİN, DENİZLER AĞLIYOR!.. Hilmi ÇAKIR
GENEL HABERLER Misafir Yazar - 03.05.2014
Tarih: 03.05.2014
Okunma: 937
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.