SON YENİ (POSTMODERN) ÎMAN VE İNKÂR

İsmail Hakkı CENGİZ - 07.05.2014

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Artık “yeni” bir “îman” ve “inkâr” meselemiz var!

Önce bir çelişkiye dikkat çekelim: “İmân” ve “inkâr” kavramları birbirinin zıddı olarak kullanılıyor… Hâlbuki birbirine zıt kavramlar olmadığı gibi kelime manâları da birbiriyle tamamen alâkasız!

İmân; elle tutulup, gözle görülmeyen, maddeten var olmayan bir varlığın, manen var olduğunu kabûl etmek…

İnkâr ise, kesinlikle bildiğin bir nesne, varlık veya olayı yok saymak… Bilhassa, başkalarını kandırmaya çalışmak! Biliyorsun ama “yok” diyorsun, “olmadı” diyorsun… Gerçeği reddediyorsun!

Bazıları kolayca îman eder! Ben onlardan biriyim. Dağdaki, bayırdaki “kuşburnu” ağacını görürüm ve “bunu kim ekmiş de burada bitmiş?” diye sorarım. Bunu oraya diken kimse yoktur. Bu şifalı bitkiyi orada Allah’ın yarattığına inanır, Yaradan’a îman ederim. Bununla beraber, kuşburnu bitkisini görüp de Allah’a inanmamak inkâr anlamına gelmez… Olsa olsa “inanmamak” denilebilir!

Kutsal Kitaplar, peygamberlerin, kavimlerini inandırma konusundaki “çile”lerini anlatır… “Eski çağ”lara bugünden bakınca, peygamberlerin nasıl zorlu bir çile çektikleri çok daha iyi anlaşılıyor… Ellerinde hiçbir teknik yok, hiçbir kanıt yok, hiçbir “mucize” yok… “Mucize” sayılabilecek olaylar gösterilse bile “sihir” yapmakla suçlanıyorlar!

Hâl böyleyken, bugün milyarlarca insanın peygamberlere inanıyor olması “mucize”nin ta kendisi değil mi?

Tabii kaygı şu: Milyarlarca insan gerçekten inanmış mı? İnanıyor mu?

x    x    x

Artık peygamberler devri kapandı…

Modern veya postmodern bir devirdeyiz… Tekniğin başları döndürdüğü… Teknolojinin her olayı, her yaşananı “elle tutulur, gözle görülür” hale getirdiği bir devirde yaşıyoruz.

Artık îman ve inkâr gözle görülür, elle tutulur nesne ve olaylar üzerinden söz konusu!

Son 5 ay içinde pek çok şeyler gördük-duyduk…

Ayakkabı kutuları içine istiflenmiş milyon dolarlar…

Para kasaları…

Para sayma makinesi…

700 bin liralık kol saati…

Sayısız ses kaseti…

İstifa etmek zorunda kalan Bakanlar…

Bu Bakanlardan birinin, “Ne yaptımsa Başbakanın bilgisi dâhilinde yaptım, istifa etmek gerekiyorsa Başbakan da istifa etmeli. Bakanlıktan da milletvekilliğinden de istifa ediyorum.” diyerek ayrıldığını… Sonra, hiçbir şey dememiş gibi partisine ve milletvekilliğine geri döndüğünü gözler gördü, kulaklar işitti…

x   x   x

Bu “mucize”lere kimi inandı, kimisi “sihir” dedi, inanmadı…

Şimdi, tefekküre dalıp cevabı aranacak soru şu:

Hangisi îman etti, hangisi inkâr etti?

x   x   x

Son 5 ayda en çok dile getirilen cümle, “çalıyor ama çalışıyorlar” oldu. Bunu söyleyenler; “îman” mı etmiş oluyor, “inkâr” mı?

 

x   x   x

         GÜNÜN ÇİZGİSİ, TWITTER'dan


Tarih: 07.05.2014 Okunma: 729

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?