Hangi ülkenin bayrağı silahla korunuyor? Bilen var mı? Bayrak bir ülkenin namusu, onuru ve şerefidir.O ülkede yaşayan herkesi temsil eder.Bayrak;
hiçbir etnik, dini, cemaat ve grubun simgesi değildir. Bu milletin ortak değeridir. Ona, bu ülkede yaşayan herkes saygı duyar/duymalıdır. Dünya da da bu hep böyle olmuştur. Bir ülke savaş kaybedebilir ama, onun milli simgesi olan bayrağını, kimsenin ayaklar altına alma hakkı yoktur.
*Yunan’ın, İzmir’de denize dökülüp, Türk Ordusu, zaferini ilan ettiği anda;
Başkomutan Gazi Mustafa kemal’in İzmir’e girişinde, ayağının altına Yunan
bayrağı serilmiştir. O zafer sarhoşluğu ile yapılan bu harekete karşılık,
Gazi, çok sert tepki göstermiş ve derhal bayrağın yerden kaldırılmasını
emretmiştir. Ne kadar asil bir davranış sergilemiştir, Başkomutan…*
*Ülkemizin son dönemde düştüğü/düşürüldüğü duruma Yüce Mevla’m hiçbir
ülkeyi düşürmesin. Güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Acı gerçekleri, ne
kadar taviz verirseniz verin, saklayamaz ve örtemezsiniz. Açılım, saçılım,
çözüm süreci, toplumsal barış vs. birçok isim adı altında yapılanlar,
Milletin gözünden gerçekleri kaçırmak içindi, ama deniz bitti. “Akil
Adamların bile, bu işe aklı ermedi. Bölücülere, kapalı kapılar ardında, ne
sözler verildi bilen var mı? Belki de, o verilen sözlerin yerine
getirilmediğinin sonuçlarını bugün yaşıyoruz. *
*Çözüm süreci altında yürütülen faaliyetler, terör örgütünü bölgede nerede
ise, legal bir örgüt gibi, her alanda rahat çalışma imkânı sağlamıştır.
Halkın üzerindeki hâkimiyetini, her geçen gün arttırarak, taban
örgütlenmesini sağlamlaştırmaktadır. İnsanın en temel anayasal hakkı olan,
seyahat özgürlüğü, güneydoğuda terör örgütünün müsaade ettiği nispette
olabilmektedir. Ulaşım yollarına geniş hendekler kazılarak, yerleşim
birimlerinin irtibatı kesilmektedir. İki hafta gibi uzun bir süre, kapalı
tutulan yollar, güvenlik güçlerinin, hava destekli yaptığı operasyonlar
sonucu açılabilmiştir. Daha neler olacak, yaşadıklarımız,
yaşayacaklarımızın belki de ucu!… *
*Yıllardır, kabul edilemez gerçekleri yaşıyoruz. Bugün, maalesef ülkemizde
“TAŞLAR BAĞLI İTLER SERBEST!” deyimi ile ifade edilebilecek bir durumla
karşı karşıyayız. Aman “ barış süreci” denen o “ucubeye” zarar gelmesin
diye, güvenlik güçlerinin eli kolu bağlanmıştır. Terör örgütü, istediği
gibi, bölgede serbestçe korkusuz çalışmalarını sürdürüyor. Teröristler
hırçınlaşmasın/tahrik olmasın diye lojmanlardan Türk Bayrağını bile, kendi
elimizle indirtecek panik ve telaş içinde bir güvenlik durumu ile karşı
karşıyayız.*
*Türkiye’nin birçok bölgesinden, özellikle güney ve doğusundan, kısa süre
içinde, yaşları 13-25 olan, binlerce çocuk ve genç, ailelerinden
koparılarak DAĞA kaçırılmıştır. Bu çocukların bir kısmının annesi, her
türlü riski göze alarak, DİYARBAKIR’da, oturma eylemine başlamışlardır.
Bu eylem bir aya yakın süredir devam ediyor. Yeni seçilen sözde halkın
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı, bu annelere hiçbir destek
vermemektedir. O, çok meşhur, her yerde kendini gösteren, MAZLUMDER, İNSAN
HAKLARI DERNEKLERİ, AKİL ADAMLAR, AVRUPA BİRLİĞİNİN ÖRGÜTLERİ VE ABD.NİN
İNSAN HAKLARI KONUSUNDA RAPOR YAZANLARI NEREDESİNİZ? Hani o, Almanya’nın
Yeşiller Partisinden Cludio RUTH adlı meşhur bayanı Neredesiniz? Bu
annelerin feryatlarını duymuyor musunuz? Bu çocuklar sizin vicdanınızı
sızlatmıyor mu? TC’i zor duruma sokan/cak her türlü eylemin içinde
olanlar, bugün bu annelere neden destek olmuyorsunuz, neredesiniz? ...*
*İçimizi günlerdir sızlatan, bu duruma nasıl geldik, getirildik?
Diyarbakır’daki Hava üssümüzdeki bayrağımızı, göz göre göre, PKK’lı bir
teröristçe indirilmesi, hepimizi derin acıya boğmuştur. Her ne kadar, bu
toplumu balık hafızalı görenler,sanmasın ki, bu olayı da çar çabuk
unuttururuz. Bu sefer yanıldıklarını görecekler, hiç bir zaman
unutmayacağız/
*Bu risk dolu çoğrafya da; bayrağını özgürce dalgalandırabilmesi için,
700000 kişilik ordu besleyen bu millet, bu durumu hiçbir zaman hak etmedi.
Kıbrıs’ta 1996 yılında, ara bölgeden geçerek, Türk Bayrağını tam indirme
aşamasındaki Rum’un kaderi ile, bu teröristin kaderi aynı olmalıydı.
Bayrağa kalkan eller kırılmadığı sürece, astığınız her bayrağa bir nöbetçi
dikemeyeceğinize göre, bayrağınızı artık gönderde tutamayacaksınız
demektir. Gerçi; bu bayrağın nöbetçisi vardı da ne oldu!... Yıllardır,
askerin üzerindeki, planlı baskı ve sindirme politikasının sonucu,TSK
,milletin gözünde, bayrağını koruyamayan bir ordu konumuna düşürülmüştür.
Psikolojik harp teknikleri,terör örgütünce, bir bir uygulamaya
konulmaktadır. TSK, daha başındaki çuvalın hesabını göremeden, böyle bir
acıyı, millete rağmen, yaşatmıştır. Allah bu millete acı
çektirmeyecek,yönetim ve yöneticiler nasip etsin. Sürecin başı belli ama
sonu dipsiz kuyu.
BAŞI BARIŞ SONU BELLİ DEĞİL!... Hilmi ÇAKIR
GENEL HABERLER Misafir Yazar - 17.06.2014
Hilmi ÇAKIR
Tarih: 17.06.2014
Okunma: 807
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.