Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Yarım asırlık kimi sanatçıların omurgalarını kendi kendine kırdıkları, onurlarını, itibarlarını yerle bir ettikleri,
Hepimizin, bu memlekette gerçek bir sanatçı yok mu, yetiştiremedik mi dediği, karamsarlıkla dolduğu,
İçimizin karardığı şu günlerde dört başı mamur bir sanatçı güneş gibi parladı… İçimizi ısıttı… Bütün bir memlekete moral ve cesaret verdi… Bu memleketin o kadar da sahipsiz olmadığını gösterdi…
Bu halkın, sağlam omurgalı hakiki sanatçılar da yetiştirdiğini gösterdi.
Bu sanatçı bileğinin, yüreğinin, kafasının, bilgi birikiminin hakkıyla Hürriyet’te yazıyor.
Bu münevver kişi, kendi kafasıyla düşünen sanatçı Gülse Birsel…
Adı kocaman birçok “sanatçı”nın iktidara “biat” ve “yaranma” yarışında ve bütün medyanın onlarla meşgul olduğu günlerde, Gülse Birsel, hayatî bir konuyu kaleme aldı… Üstelik iktidarın şimşeklerini üzerine çekme tehlikesini göze alabilerek…
Zeytin ve zeytincilik meselesini…
Gündem kalabalığından, bu meseleyi kaçıranlara hatırlatalım: Hükümet, zeytin alanlarını sınırlayıp, neredeyse zeytinciliği bitirecek bir yasa çıkarma girişiminde bulundu. Yasa teklifi, TBBM’de görüşülmeye başlandı. Zeytinciliğe ağır bir darbe vuracak bu teşebbüs, ne yazık ki toplum nezdinde gerekli yankıyı bulamadı, toplum katlarında gerekli hassasiyet sağlanamadı. Elbette yeteri kadar da medyanın ilgi odağı olamadı, tartışılamadı…
İşte, Gülse Birsel bütün bunlara isyan eden düşüncelerini 13 Temmuz tarihli makalesinde dile getiriyor…
“Biz de zeytinliklerimizi yedirmeyiz… Aa yetti yav” başlıklı yazısının ilk cümleleri şöyle: “Yeryüzünün en mucizevi bitkisi. Gıda, ilaç ve kozmetik olarak kullanılabilen, bir ‘çok amaçlı meyve’! Türkiye’de bol yetişiyor ve ucuz. E bu durumda ne yapmak lâzım? Tabii zeytinliklerin kökünü kurutacak bir yasa çıkarmak lâzım!”
Çok uzun bir yazı değil… Birsel, meramını kısa cümlelerle, çarpıcı bir şekilde anlatmış.
Sanatçı hassasiyetini,
Bir kadın ve vatandaş duyarlılığını,
Bu toplumda yaşayan bir insanın bugüne ve gelecek kuşaklara karşı olan sorumluluğunu o kısa yazıda mükemmel bir şekilde dile getirmiş.
İnsan böyle bir sanatçıya ve entelektüele saygı duyuyor…
Hatta saygının da ötesinde hayranlık hissediyor.
Birsel, yazısının bir yerinde, “Bakın ilk defa bu kadar canhıraş konuşuyorum, çünkü canımız ve sağlığımız söz konusu” diyor. Bu CANHIRAŞ feryadı duyalım, duyuralım.
Aşağıda linkini verdiğim yazıyı okumanızı öneriyor, yazıda geçen kampanyaya destek vermeye davet ediyorum:
Yazının hattı:
Kampanyanın hattı:
https://www.change.org/tr/%C3%B6nerilen?petition_id=1760980
x x x
İyi ki varsın Güle Birsel…
Selâmlarım ve gönülden dualarımla…
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, TWITTER’dan