YENİÇAĞ
NATO, Galler zirvesi, beklediğimiz gibi bitti. Türk basını, kolaya kaçtı, ABD Başkanı Obama’yı izlemeden, Erdoğan ne dediyse, yayınladı. Geleneksel tarz olarak, “Yarım saat denildi, bir buçuk saat görüştüler. Obama Erdoğan’ı kutladı. Portakal suyu içtiler. Obama, Erdoğan’ın sırtını sıvazladı. Amerika’nın isteklerine hayır dedi” gibi asparagas habercilik.
Yazıya başlamadan önce, Beyaz Saray basın
sitesine girip, açıklamalar ve basın toplantıları transcripleri, yani
metinlerini, yabancı basının Amerikalı yetkililerle konuşmalarını,
okudum. Elimde kalem, cümlelerin altını çizdim. Bize böyle öğrettiler.
Sonuç, hiç de bizim boyalı basının yazdığı gibi değil.
Önce, Gülen
zırvalıklarına açıklık getireyim. Sevgili okurum, ABD Başkanı’nın, bizim
sultan gibi yetkileri yok. Kimseyi sınır dışı edemez. Bu işe, mahkeme
karar verir. ABD Adalet Bakanlığı, bir başka ülkede yargılanıp, mahkûm
olmuş kişinin, sınır dışı edilmesi için mahkemeye gider. Sonuçta o
kişinin sınır dışı edilmesine, bizimki gibi bağımlı olmayan, bağımsız
mahkeme karar verir. Deliller incelenir, sınır dışı edilmesi istenen
kişinin, ABD’ye tehdit oluşturup oluşturmadığına bakılır ve karar
verilir.
Erdoğan hükümeti, birlikte askere kumpas kurarken, Gülen
hakkındaki tüm DGM suçlamalarını, kendi eliyle temizlemedi mi? Bu
yüzden, kendim ettim, kendim buldum hesabı, gerisi palavra. Belki
Amerikalılardan, gerçekten istediler Gülen’i, onlar da dur bakalım,
falan demiş olabilir. Amerikan tarafı, bu konuda konuşmak
istemediklerini söylemiş gazetecilere. Neyse birinci nokta bu.
Gelelim
Gallere. Yayınlanan bildiri ve açıklamalar, toplantı gündeminin ağırlık
noktasının, Ukrayna olduğunu gösteriyor. IŞİD ikinci. Ukrayna ve
Rusya’nın, Avrupa kıtasında olmasından herhalde. İslam devrimi ve
fanatik İslam, şimdilik Avrupa’ya uzak. NATO müttefiklerini, IŞİD’in
insanlık suçu değil, enerji hatlarına oluşturduğu tehdit ilgilendirir.
IŞİD, Allahuekber diyerek kafa kesmiş, Türkmenlere, Yezidilere eza
yapmış, Türk konsolosluk görevlilerini rehin almış, Hıristiyan
Avrupa’nın umurunda değil. Hoş niye olsun ki? Ebu Müslim, sloganlar
atan, AKP’nin ürünü değil mi bu canavar? Şimdi, bunları bir kenara
koyup, gelişmeleri izleyelim;
1) ABD Başkanı Obama, Amerikan Kongresi
Temsilciler Meclisi Başkanı’na, 5 Eylül 2014 tarihinde, ABD kuvvetleri
başkomutanı olarak, savaş yetkisi isteyen bir yazı yolladı. Yazı da
Amerikan çıkarları ve Amerikalıları koruma amacıyla, Irak’ta bu yetkiyi
kullanmak istediği için Kongre’nin desteğini istediği bildirildi.
2)
ABD, Ankara’da daha önce görev yapan ve emekli olan bir büyükelçiyi,
Ross Wilson’u, Maslahatgüzar olarak atadı. Oysa şu anda elçilikteki
ikinci adam Jess L. Baily, 2011 Temmuz ayından bu yana, Büyükelçi
Ricciardione’nin yardımcısı olarak görev yapıyor. Yeni büyükelçi
Bass’ın, onanma işlemi de en geç Kasım ayında biter.
3)
Erdoğan-Obama görüşmesi ardından Beyaz Saray’dan yayınlanan read-out
yani görüşme resmi özetinin son cümlesi dikkat çekici. (The President
and President Erdogan also discussed the importance of building tolerant
and inclusive societies and combating the scourge of anti-Semitism.)
Anlamı; Erdoğan ve Obama, hoş görülü ve karma toplumlar yaratmanın
önemini tartışıp, semitizme karşıt bela görüşlerle mücadeleyi görüştü.
Her ne kadar, bazı yayın organları, bu iki eylemi, tek cümle içinde
birleştirip topu başka tarafa atsa da ben hedefin, toplumu ayrıştırıp
antisemitist söylemler yapan Erdoğan olduğuna inanıyorum. Adamlar
tartıştık diyor.
4) Hem, basın toplantısı, hem de, Beyaz Saray
read-out’ta, Türkiye’nin, IŞİD teröristlerinin Irak’a geçişlerini
önlemesi vurgulanıyor. (Yani, kimin, kime yardım ettiğini bildiklerini,
ima ediyorlar.)
Avrupa, Ukrayna konusunda, Rusya’ya ekonomik ambargo
uygularken, Türkiye’nin, İran’da yaptığı gibi boşluğu doldurması hoş
karşılanmadı. (Sebze ve meyve ithalatı, enerji anlaşmaları, inşaat
sözleşmeleri.) Türkiye kendi açısından haklıydı. Kuzey Irak Kürt
Bölgesi, Suriye, Ürdün, Libya’daki tüm işleri, karman çorman olmuşken,
Rus pazarını kaybetmek istemedi. Sonuç, İran işini, 17 Aralık dinleme
kayıtlarıyla patlattılar. Bakalım bu konu nasıl patlayacak?
Bilmem,
görüşmeleri televizyondan seyredebildiniz mi? ABD Başkanı Obama’nın
yüzü, öteki müttefikleri ile görüşürken güleç, bizimkiyle görüşürken
asıktı. Bizimkinin hali de tuhaf. Özetle; NATO’nun iki konusunda da
suçlu biziz gibi görülüyor. Yukarıda saydığım nedenlerden dolayı
önümüzde, henüz adı konmamış, Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir proje
söz konusu. ABD Başkanı yarın (Çarşamba günü) yeni IŞİD stratejisini
açıklayacakmış. Bakalım tombaladan bize ne çıkacak. Ne diyelim,
hayırlara vesile olsun.