Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Fransız işçi,
Belçikalı işçi…
Onlar da şehit mi?
Öyle ya, onlar da aynı işi yapıyorlar… Üstelik daha yükseğe çıkıyor, daha yüksek “gökdelen”ler dikiyorlar…
“Onların inancı-dini farklı” mı diyeceksiniz?
Fakat onlar oralarda doğdukları için Hıristiyan, biz burada doğduğumuz için Müslüman değil miyiz? Fukara işçi, doğduğu yerden dolayı neden sorumlu olsun ki? Onlar burada, biz orada doğabilirdik… Hangimiz dinimizi sorgulamak gereğini duyacaktık? Geçen yazdım, hatta kendi inançlarımız ve uygulamalarımızın doğruluğunu sorgulayan kaç kişi?
Hem yaşarken kimin “imanı” daha kuvvetli, kimin “ameli” daha üstün ve Allah rızasına uygun, ne biliyoruz?
Öte yandan, onlara “kâfir” diyorsak, 65 senedir niçin “dost” ve bilhassa “müttefik”iz?
Kore’de olduğu gibi, “dünyanın düşmanları”yla mücadele etmek için değil mi?
Aynı uğurda savaşacağız, aynı düşmana kılıç sallayacağız, biz can verince şehit, Amerikalı can verince “niyazi” mi sayacağız?
Bunun mantığı, iz’anı var mı?
İşçi, bir emek harcıyor, helalinden ekmek parasını kazanmaya çalışıyor…
Bizim inşaatımızda veya maden ocaklarımızda can verince “şehit” oluyorsa, Almanya’da, Rusya’da can verince de “şehit” kabul etmemiz gerekmiyor mu? Çünkü aynı işi yapıyorlar… Hatta oralarda kişi başına üretim bizimkinin birkaç kat üzerinde…
Evet, usta; ne dersin bu hususta?
x x x
İŞÇİLERE CENNETLİK DEDİKLERİNİ HİÇ DUYMADIM!
Her gün dört işçimiz iş kazalarında can veriyor… “Münferit” olduklarından çoğu haber bültenlerine bile girmiyor… Onlar için “şehit” denildiğini duydunuz mu?
Topluca can verenler, alelacele “şehit” ilân ediliyorlar!
İnsanın aklına sorular üşüşüyor:
Tek tek ölen işçilerin kabahati ne ki, onlara kimse “şehit” demiyor?
Diğer yandan, topluca “şehit” olanlar için, yaşadıkları süre içinde kimsenin “cennetlik” dediğini duymuyoruz…
Can verince, “şehit” dediğinize göre, bu işçiler kutsal bir iş yapıyor… O vakit, bu gençler daha sağken, “Bu kardeşlerimiz kutsal bir iş yapıyorlar, cennetliktirler” demeniz gerekmez mi?
Diyelim ki bunu ilân etmeye lüzum yok!
O vakit, eylemlerinizle, işçiye yaşarken göstereceğiniz özenle onların kıymetini bildiğinizi gösterseydiniz ya…
Meselâ; iyi yerlerde yatırsaydınız,
İyi ve kuvvetli gıdalarla besleseydiniz,
Kendilerini ve ailelerini müreffeh yaşatacak ücretleri ödeseydiniz ya!
Bunları es geçip, topluca ölünce “şehit” ilân etmek!
Samimiyet bunun neresinde?
İman, insaf, vicdan neresinde?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, Gırgır’dan, 10 EYLÜL…