ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’e karşı açıkladığı stratejinin, çerçevesi itibariyle yeni bir Ortadoğu planı olduğunu önceki günlerde işlemiştik.
Yeni verilerle daha da berraklaştıralım:
1) IŞİD’e karşı mücadele etmek, gerçekte ABD’nin IŞİD üzerinden bölgeyi biçimlendirme hedefidir.
2) IŞİD’e karşı muhalifleri silahlandırmak demek, gerçekte Suriye’de ÖSO ve İslami Cephe’yi, Irak’ta da Peşmerge ve PKK’yi sahaya sürmek demektir.
3) IŞİD’e karşı koalisyon ve NATO demek, ABD’nin NATO üzerinden müttefiklerini denetleme işine yoğunlaşması demektir. Zira geride kalan yıllarda transatlantik ilişkilerde çözülmeler yaşanmıştı.
4) IŞİD’e karşı uzun soluklu mücadele demek, ABD’nin uzun yıllar bölgede bulunmak istemesidir.
5) IŞİD’e karşı hava saldırısı demek, Kürt Koridoru’na sınır belirlemektir. 1991’de 36. paraleli Saddam Hüseyin’e yasaklayan ABD, Kürdistan’ın sınırlarını çizmişti!
Peki bu durumda Türkiye bu plana nasıl direnecektir?
ABD PLANINA UYUMLU İTİRAZLAR
Kuşkusuz Cidde’de itiraz edip, üç gün sonra Paris’te imza atarak direnilmez!
Masada şu itirazların olduğunu okuyoruz:
1) Türkiye, IŞİD’in elindeki 49 rehine nedeniyle askeri destek veremeyeceğini söyledi.
Olabilir ama bunu diyenin “hava saldırısı yetmez, karadan da operasyon yapmanız gerekir” diye ABD’ye itiraz etmemesi şartıyla!
2) Türkiye, muhaliflere ve Irak Kürt bögesine verilecek silahların PKK’nin eline geçmemesi gerektiğini söyledi.
PKK’yle Açılım ortaklığı yapan bir hükümetin bu gerekçesi, eminiz pek ciddiye alınmamıştır.
3) Türkiye, hava saldırısıyla oluşacak göç dalgasının durdurulması için Irak ve Suriye’de tampon bölge istemiştir.
Bu istek, ABD’nin Kürt Koridoru’na kolaylık sağlamaktan başka bir şey değildir ve seve seve kabul edilecektir!
4) Türkiye, ABD’den IŞİD’e karşı mücadele çerçevesinde, Suriye’de Beşar Esad’ı da devirmesini istemektedir.
ÜÇ MADDEDE DİRENME PROGRAMI
Bunlar, sonuçları itibariyle itiraz değildir ve ABD planına yararı bakımından çok daha ileri bir noktadır! Ve bu nedenle de ABD’nin Yeni Ortadoğu Planı’na direnebilmenin siyasetleri değildir!
Peki ABD planına nasıl direnilir?
1) Türkiye, Suriye politikasını güncellemeli ve Esad’ı yıkma sevdasından vazgeçmelidir!
2) Türkiye, sınırlarının güvenliğini almalıdır ve sınırlarını üç yönlü kapatmalıdır: Dünyadan Türkiye’ye terörist girişini, Türkiye’den Suriye ve Irak’a terörist geçişini ve geçenlerin geri dönüşünü durdurmalıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri bunu layıkıyla yapacaktır, yeter ki sınır savunması konusunda yasal bir düzenleme yapılsın.
3) Aralarındaki en önemli sorun olan Suriye konusu sorun olmaktan çıkınca, Türkiye ile İran arasında bölgesel işbirliğinin zemini oluşacaktır.
Ankara bunu iki yönlü değerlendirmelidir: Birincisi kısa-orta vadede ABD’ye karşı bağımsız ve bölgeyle birlikte hareket edebilmenin dayanağı olarak, ikincisi de kısa vadede kurulan koalisyonlara İran’ı dahil ettirerek.
Örneğin Paris’deki zirveye Rusya dışında İran’ın da dahil olabilmesi, bölgenin elini güçlendirecekti.
Hatta bu durum, sonrasında Suriye’nin bile dahil edilmesine fırsat doğuracaktı.
BÖLGESEL İŞBİRLİĞİNİN KAZANIMLARI
Peki Türkiye, ilk elden bu üç maddeyi gerçekleştirirse, ne gibi sonuçlar ortaya çıkacaktır?
1) Sınırlar kapatıldığında, lojistik destek kesildiğinde, komşulara düşmanlık bitirildiğinde, hem Irak hem de Suriye hızla IŞİD ve benzeri terörist örgütleri ezecektir!
2) Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin terörizme karşı işbirliği, bölgesel Kürt sorununu emperyalizmin elinden alacak ve soruna bölgesel ve tüm halkların yararına çözüm getirecektir.
3) Bölgesel işbirliği, orta vadede İsrail’i de frenleyecek ve bağımsız Filistin devletinin koşullarını yaratacaktır.
4) Bölgesel işbirliği, uzun vadede emperyalizmin bölgede istikrarsızlık yaratarak bölgeye sürekli müdahale edebilmesinin zeminini ortadan kaldıracaktır. El Kaide ve IŞİD’ler için zemin kalmayacaktır.
Peki ya bu özet direnme programı yerine ABD’yle işbirliği sürdürülürse?
Kuşkusuz bölge yine çözümünü geliştirecektir ama daha zor olacaktır ve zaman alacaktır.
Fakat hesabı verilemeyecek büyük suçların altında kalarak: Irak’ta darbe girişimi, Suriye’ye düşmanlık, teröre lojistik destek ve en sonunda interpolle aranan İhvancılara ev sahipliği yapmak...