Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
7-8 yaşında çocuklar. Kız-oğlan.
Tarih, 23 Eylül, saat 08:30... Yer, Bayraklı-Bornova-Çevre yolu kavşağında...
Ana, trafik ışıkları altında oturuyor.
Ellerine kâğıt mendil verdiği çocukları salıyor. Kırmızı ışıkta bekleyen sürücülere mendil satacaklar.
Araçların hemen tamamından "ret" işareti geliyor. Her "ret" cevabının ardından bir sonraki arabanın camına.
Bu çocuklar savaştan, yani ölümden kaçmışlar. Suriye'de kalsalar hayat hakkı yok. Birileri demiş ki, "öldüreceğiz, sizi istemiyoruz bu dünyada"!
Çocuklar, aileleriyle birlikte öz yurtlarında "reddedilmişler". Kovulmuşlar!
Şimdi de burada her gün yüzlerce, binlerce defa "reddediliyorlar"!
Yaşadıkları "sarsıntı"yı, "hayal kırıklığı"nı, "ruhları"nın nasıl incindiğini düşünebiliyor musunuz?
Bütün dünyada, o yaşta çocuklar okula giderken, kendilerine "sağlam" bir "istikbal" kurarken, bu çocuklar sokakta, caddede, trafik ışıklarında.
Üstelik arabaların arasında koşturuyorlar, her an bir kaza tehlikesiyle iç içe, karşı karşıyalar!
Bu çocuklar mutlaka bu feci durumdan kurtarılmalı.
Hükümet, hükümetin il ve ilçelerdeki temsilcileri, yetkililer bu işe el atmalı.
Hiçbir çocuk, okul saatinde sokakta olmamalı.
Muhakkak bir şekilde eğitim verilmeli.
Buna mutlaka acil bir çare bulunmalı.
Hangimiz çocuğumuzun okul yerine sokağa gitmesine, mendil satmasına razı oluruz?
Olaya, "bütün çocuklar bizim" diye bakılmalı.
Yıllarca sokakta "sürten",
Sürekli "reddedilen",
"Rencide" edilen çocuktan ileride "hayır" gelir mi?
İnsanlığa faydalı bir kişi olması beklenebilir mi?
Ayrıca, bu çocukların "istismar" edilme tehlikesi var.
Ki, kullanıldıklarına dair haberleri de medyadan duyuyorsunuzdur!
Buna seyirci kalınamaz. Hepimiz vebal altındayız!
x x x
İKTİDAR, HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALDIĞINI SÖYLÜYOR AMA.
Sokaklarda gördüğümüz bu çocuklar, Suriye'den daha önce gelen "misafirler"!
Yüz binlerce yeni "misafir"imiz daha geliyor.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Her türlü tedbiri aldık. Hatta yeni göç dalgaları olursa onlara karşı da tedbirimiz var. Gerekirse yeni gelenleri daha güvenli bölgelere de nakledebiliriz." diyor.
Elbette savaştan, ölümden kaçanlara kapılar kapatılamaz. Tabii ki kucak açacağız.
Gelgelelim, misafiri nasıl "ağırladığınız" da ortada!
Çoluk-çocuk, göçmenlerin büyük bölümü sokaklarda.
Öte yandan, insanın aklına bir sual ampul gibi takılıyor:
Esad illa düşecek, ila gidecek diyen,
Esad karşıtlarını destekleyen siz;
Milyonlarca insanın "sığınmacı" durumuna düşmesinde kendinizde hiç kabahat, hiç vebal görmüyor musunuz?
Hiç pişmanlık duymuyor musunuz?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, TWITTER’DAN