Sıskadan Deniz Fenerine
Yıllar yılı hayatımda çok insanlar tanıdım. Ama genel olarak insanları 3'e ayırabilirim.
1- Kendi koyduğu hedeflere ulaşmak için uğraş veren insanlar
2- Başkalarının hedeflerine ulaşması için aracı olan insanlar
3- Ne olursa olsun etliye sütlüye hiç ama hiç karışmadan yaşayan insanlar
Çok genel olarak böyle bir tasnif yapabilirim.
Kendi koyduğu hedeflere ulşamak için uğraş veren insanlar sayesinde Dünya bugünkü medeniyet seviyesine ulaştı. Evet yanlış okumuyorsunuz. Bugün bu satırları okuyabiliyorsanız kendi hırs ve arzularını tatmin etmek için mücadele veren insanlar sayesinde okuyorsunuz.
Ülkemiz 19 Şubat 2001 de krize sürüklenirken Başbakanlık makamında oturan sayın Ecevit ne için Başbakan olduğunu dahi bence bilmiyordu.
Yine aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı makamındaki sayın Sezer’de o makamda ne için var olduğunu bilmiyordu.
Yani bence sayın Sezer’de, Sayın Ecevit’de Dünyayı değiştrime hırsı olan insanların hedefelrine ulaşması için aracı olan insanlar statüsünde o makamları işgal ettiler.
Sayın Erdoğan ise Kadıköy’ de başladığı hedeflerine ulaşma adımlarını doğru tonlarla bugünlere taşıdı. Hiç kimse kusura bakmasın.
Meyve vermeyen ağacın taşlanması mümkün değildir.
Kim ne derse desin.
Kendi koyduğu hedeflerine ulaşmak isteyen yönetim kadrosu ile Ülkemiz yönetilmektedir.
En kötü kendi koyduğu hedeflere ulaşmak için uğraşan yönetici, en iyi başkalarının maşasından daha iyidir. Çünkü üreten beyin tüketen beyinden devamlı sağlıklıdır.
Sayın Erdoğan’ı beyenirsiniz. Beyenmezsiniz.
Ama şuna emin olunuz. Dünyayı yaşanabilir hale getiren yönlendiren beyinlerden biridir sayın Erdoğan’ın beyni.
Bu beyinin isteklerine ulaşması için gereken yapılmaya devam edecektir. Bu statüyü görmemiz gerekir. Çevresinde yer alan dalkavuk takımının yönlendirmeleri ile belki yanlış noktalar da çıkışlar görebilirsiniz.
Ama genel olan Ülkemizin daha en az 23 yılına Erdoğan damga vuracaktır.
İslam Köylü çoban Sülü gibi,
Kasımpaşalı İmam Delikanlınında Ülkemize yapacakları var. Hedefleri var. Ve bu hedeflere giden yolda verdimse ben verdim ne olacak cevabına yakın aldırdımsa ben aldırdım ne olacak cevabıda mümkündür.
Halk bu durumdan ne kadar etkilenir.
Ekonomik olarak bir hesap yapalım.
Diyelimki x bir bölgeden yardıma muhtaç olan insanlardan 100 lira para topladık.
Topladığımız bu parayla
1- O zaman dilimi içinde yardıma muhtaç olan 3 veya 5 kişinin acil sorunlarını çözebiliriz.
2- Topladığımız bu paranın yarısı ile acil sorunu olan 2-3 kişinin dertlerini çözüp yarısı ile yardıma muhtaç insanların dertlerini genel olarak çözebilecek mücadele verebiliriz.
3- Bu paranın tamamını göz boyama metodu ile iç edebiliriz.
20 sene önce hedefleri olan ve hedeflerine ulaşmak için uğraş veren bir kişi yapabileceği en doğru şeyi yaparak geleceğine, hedefelrine odaklanmıştı. Ve hedeflenilen noktaların bence bir çoğunu başardı.
Toplumun tartışması gereken sıska paraları değil, toplumun tartışması gereken;
1- Yardım paralarını birileri iç ediyor mu?
2- Hedeflerine ulaşmak için yöneten kişinin hedefleri bize refah mı getirecek. Yoksa zulum mü?
Hitler örneği aklımızda kalmalı.
Adnan Menderes kalıbı hatırlanmalı.
Sayın Erdoğan’ın hedefi net anlaşılmalı. Doğru görülmeli. Ve sayın Erdoğan’ın hedefi tartışılmalı.
Yoksa Zekeriya KAHRAMAN veya İsmail KARAHAN veya Zahit AKMAN veya Ahmet Hakan ÇOŞKUN gibi lideri etrafında kenetlenmiş Liderinin hedeflerine ulaşması için aracı olmaya çalışan insnaların yıpratılması ile elde edilecek hiçbir şey yoktur.
Liderin hedefi tartışılmalıdır.
Nasıl ki Sayın Hocaefendinin hedefi tartışılamıyorsa, bunun sonucunda da gizilik hüküm sürüyorsai Sayın Erdoğan’ın hedefleri tartışılmadığı müddetçe gerçeğe ulaşmak imkansızdır.
Tabi biz bu tartışmayı etliye sütlüye karışmayan insanlarla yapamayız.
Gündemdeki bir tartışmayı sunacağı için çocuklar gibi sevinen Uğur Dündar’la hiç yapamayız.
Bu tartışmayı yapacak olanlar her şeyden önce insan gibi insan olanlardır.
Saygılarımla