Bu dünyada herkese yer var.
Son on günde yaşananlar ve konuşulanlara bakar mısınız:
Kalkışma-ayaklanma-isyan provası…
Sokağa çıkma yasağı…
Olağanüstü hâl,
Hatta sıkıyönetim çağrışımları…
Çoğunun faili meçhul 40’tan fazla ölüm…
90’lara mı dönüyor, hatta 90’ları mı yaşıyoruz sualleri!
İç savaş tehdidi ve ihtimali…
Darbe geliyor muhabbetleri…
“Darbe valizim hazır” diyen bile var!
Ve asayişi sağlamak, hadiseleri önlemek için, “iç güvenlik reformu” adı altında yeni düzenlemeler:
Polise “olağanüstü” yetkiler…
Tutuklama kolaylaşıyor…
Dosyanın içeriğine sanık ve avukatı erişemeyecek…
Anayasal ve katalog suçlarda sanığın mal varlığına el konacak…
x x x
35 sene geriye mi gideceğiz?
Yani 1980 öncesine ve 12 Eylül arifesine…
Sonra!
Sonrası 12 Eylül!
Ondan sonrası!
Yıllarca sürecek acılar, felaketler…
Her şey sil baştan!
Hele şu “mal varlığına el koyma” girişimi… 35 değil, neredeyse 250 sene geriye gidiş demek… Tâ “Tanzimat Fermanı”nın gerisine…
Bir şaka,
Bu bir kâbus olmalı!
x x x
Tarihin bir akışı varsa…
Sular tersine akmazsa…
Bir Mısır değilsek…
Mısır’dan birkaç santim de olsa ilerideysek…
Millet olarak topluca kafayı yemediysek…
Herhalde, 35 sen geriye dönmeyi de istemeyecek, buna meydan vermeyeceğiz…
Bir toplumsal “sağduyu” var olsa gerek!