Bu dünyada herkese yer var.
Televizyonlarda, internette neredeyse naklen katliamlar izliyoruz…
Kobani’deyiz… Mermi “booommm” diye patlıyor, yoğun bir toz-duman… Göz gözü görmüyor… Sonra toz bulutu dağılıyor… Zayiatlar toplanıyor: Bir ölü, bir ağır yaralı…
Elbette bu, zayiatın en küçüğü…
Ayn El Arap da denen Kobani’de 45 gündür çetin bir muharebe var… Taraflar birbirine 100’lerle ifade edilen sayıda büyük zayiatlar verdirdiklerini söylüyor…
Her iki tarafın elinde de “ağır” silahlar, otomatik “hafif” makineliler var… Ölüm kusuyor bunlar…
Bu silahların hemen hiçbiri “Doğu”da, “Müslüman” ülkelerinde üretilmiyor…
Bunları her iki tarafa da “Batı” veriyor…
İki “Müslüman” taraf, ellerine tutuşturulan “Batı” silahlarıyla birbirini öldürür, İslam coğrafyası harabeye dönerken, “Batı koalisyonu” da bizzat hava operasyonlarıyla, Arap coğrafyasını mahvetmeyi sürdürüyor!
Obama, son 3 ayda, Suriye ve Irak’taki hava operasyonlarının maliyetini açıklamış: 420 milyon dolar…
Peki, Müslüman’ın Müslüman’ı öldürmek için kullandığı silahların maliyeti ne kadar?
Bilen yok!
Bilsek de bilmesek de faturayı Müslümanlar ödüyor, ödemeye devam ediyor…
İslam âleminin viraneye dönmesi,
Ahalinin “sığıntı” zilletine katlanması,
Çocukların, kadınların, yaşlıların perişan olması,
Din kardeşlerinin arasına yüzyıllarca sürecek öfke ve kin tohumlarının ekilmesi de zaten işin “fıtratı”nda var!
x x x
IRAK VE SURİYE’YLE SINIRLI DEĞİL
Müslüman’ın Müslüman’ı öldürmesi elbette Irak ve Suriye’yle sınırlı değil…
Pakistan’dan, Afganistan’dan, Bengladeş’ten; Mısır ve Libya başta olmak üzere, Afrika’daki İslam ülkelerinden neredeyse her gün “iç çatışma”, “saldırı, “intihar saldırısı” haberleri geliyor…
İç çatışma ve saldırılar o kadar fazla ki, ölü sayısının 10’dan az olduğu “vaka”lar haber değeri bile taşımıyor… Onları duymuyoruz bile…
Bu çatışmalarda kullanılan silahların hemen hiçbiri “yerli” üretim değil…
Hemen tamamı “Batı” kaynaklı…
“Batılı silah tüccarları” kasalarını şişirirken, “Doğu”ya, Müslüman’a ölüm düşüyor…
Müslüman’ın hayatı perişan, ülkesi tarumar!
Müslüman bunu ne zaman akledecek, ne zaman görecek, ne zaman düşünecek?