Gıda ve Tarım Fuarı hakkında bir değerlendirme

Hüseyin ŞİNASİ - 25.11.2014

 

                              Anamur’da 13-16 Kasım 2014 tarihleri arasında Gıda ve Tarım Fuarı düzenlendi. Anamur Belediye Başkanı Mehmet Türe tarafından Anamur 1. Gıda ve Tarım Fuarınının düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür mesajı yayınlandı. Kimlerin ve hangi kurumların katkıda bulunduğunu öğrenmek için http://www.anamur.bel.tr/tr/1297/Tesekkur linki tıklanabilir. O nedenle isimleri bir kere daha tekrarlamaya gerek duymuyoruz.

Anamur’da ilk defa böyle bir etkinliğin düzenlenmesi halkın yoğun ilgisine neden oldu.13-16 Kasım tarihleri arasında 22 bin kişinin fuarı ziyaret ettiği açıklandı. Biz de birkaç defa fuarı gezip görme ve inceleme imkânı bulduk. Bu nedenle böyle bir etkinliği düzenleyenlere, katkıda bulunanlara, kendilerine ayrılan bölümlerde ürünlerini sergileyen katılımcılara teşekkür etmek isterim.

            Fuarın düzenlendiği günlerde ve sonrasında, gerek fuar alanında, gerekse çarşıda, sokakta dost meclislerinde karşılaştığımız çok sayıda kişiyle konuşup değerlendirmelerde bulunduk. Şunu peşinen ifade edeyim. Anamur’da böyle önemli bir etkinliğin düzenlenmiş olmasından genelde herkes memnun. Ancak aradığını bulamayan, yetersiz bulanlar, hatta başarısız olduğunu söyleyenler bile var. Elbette yapılan bir işten, herkesin memnun olmasını beklemek mümkün değil.

Önemli olan böyle büyük bir etkinlik düzenlemek için yola çıkanlar, yapılan olumlu veya olumsuz eleştirilerden dersler çıkarıp, ileride daha iyi, daha güzel şeyler yapmak için çaba harcamalarıdır. O nedenle biz de iyi yönde eleştirilerimizi yapacak, ilgililerin dikkatini çekmeye çalışacağız. Biliyorum bu eleştirilerden hoşlanmayanlar da olacak. Yapılan işlerin iyi olmaması, başarısız kalınması için ellerini oğuşturanlara gün doğmuş olacak. Belki bizler de çokları gibi hataları görmez, yanlışların üstünü kapatır, “padişahım çok yaşa” deyip geçerdik. Ama çevremizde o kadar çok şakşakçı, o kadar çok yağcı ve “aferinci” takım var ki; onların arasında sesi kısık kalsa, kimse duymasa, görmese de yapılan yanlışları yüksek sesle söyleyecek birilerinin olması lazım.

            Gıda ve Tarım Fuarı konusunda gerek pek çok kişiyle konuştuk demiştik. Konuşulanlardan çıkardığımız sonuçları iki ana başlık altında topladık.

A.    Gıda ve Tarım fuarının olumlu yanları:

1.     Anamur’da böyle bir ticari etkinliğin düzenlenmesi pek çok kişi tarafından olumlu karşılandı. Biz de yıllar önce yazığımız bir yazıda Anamur’da Gıda Tarım ve Hayvancılık üzerine bir fuarın düzenlenmesi gerektiğini vurgulamıştık.

2.     Anamur ve bölge halkı için Gıda ve Tarım Fuarı geçici bir ilgi alanı yarattı, insanlar bir araya gelip, görüşüp konuşma ve kaynaşma imkânı buldular.

3.     Fuardan yer satın alan firmalar eski ve yeni ürünlerini gelen konuklarına tanıtma ve anlatma fırsatı buldular.

4.     Bu dönem belki zorla veya istemeyerek katılan firmaların çoğu daha şimdiden gelecek sene düzenlenecek fuarda ne yapabilirim şeklinde planlar kumaya başladıklarına şahit olduk.

5.     Bu dönem fuara katılmayı düşünmeyen firmaların çokları da gelecek sene katılmak için çeşitli çaba ve gayretlere giriştiler.

6.      Fuarın en önemli katkısı; yerel yönetim, genel yönetim, özel firma ve şirketler ve STK’lar arasında karşılıklı iyi niyet ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğu, ne gibi başarılar getireceği anlaşılmış oldu 

B.     Gıda ve Tarım Fuarının olumsuz tarafları:

1.     Fuarın zamanlaması yanlıştı. Eylül veya Ekim ayında düzenlenmesi daha uygun olurdu.

2.     Cumartesi Pazaryerinin (Şehit Atanur Bal Pazaryeri) fuar alanı olarak seçilmesi doğru değildi. Gereksiz yere şehir merkezinde trafik karmaşası yaşandı.

3.     Fuarın açılış konuşmaları ve plaket töreni gereksiz yere çok uzatıldı.

4.     Fuara katılan şirketlerin stantlarında Anamur ve bölge halkı için yeni sayılabilecek bir şey yoktu.

5.     Fuarı gezmeye gelen kişilerin eş çocuklarının ilgisini çekecek, eğlendirecek aktiviteler yoktu.

6.     Fuarda ağırlıklı olarak muz ve ona bağlı ürünler yer almış. Diğer ürünler yok sayılmış. Mesela çilek, narenciye ürünleri, zeytin, turfanda sebze ve meyveler, tropikal ürünlerin adı bile duyulmadı. 

 

Listeyi uzatmak mümkün. İşi tadında bırakalım. Özetle Anamur’da kurumlar arasında, işbirliği, karşılıklı anlayış ve yardımlaşma kurulabilirse neler yapılabileceği bir kere daha yaşanarak görülmüş oldu. Belki Anamur’un çözülmesi gereken pek çok sorunu bu anlayış ve işbirliği ile çözülebilir. Bizce ilk halledilmesi gereken konu “kapalı devre sulama sistemidir”. 

 

 

   

Tarih: 25.11.2014 Okunma: 767

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

30.01.2014 - 07:55

http://haber10.com/makale/38631#.UunpM8w5nIU RÖPORTAJ---1
http://haber10.com/makale/38642/#.UunpVMw5nIV RÖPORTAJ---2

Özgür Deniz

28.01.2014 - 22:07

http://www.habervaktim.com/yazar/63405/philosemiticyahudisever-imam.html İLGİNÇ, DERİN VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR BİLGİ VAR HİÇ DUYMAMIŞ OLABİLECEĞİNİZ AMA HARF HARF OKUMALISINIZ...

http://www.habervaktim.com/video-galeri/samanyolu-tv-zaman-ve-bank-asya-nasil-kuruldu-4100.htm DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR VİDEO ÖNEMLİ OLAN KABUL YA DA RED DEĞİLDİR DÜŞÜNMEK ANLAMAK VE BAĞIMSIZ KAFAYLA BİR YARGIYA VARMAKTIR

Özgür Deniz

27.01.2014 - 21:11

BAŞSAĞLIĞI

MHP teşkilatının, Ülkücü teşkilatın ve gençliğin başları sağolsun. Allah, Cengiz AKYILDIZ beyin taksiratını affetsin, mekânını cennet eylesin, kalanlarına sağlık ve afiyet nasip etsin. Teşkilat rahmetlinin geride kalan ailesine mutlaka sahip çıkmalıdır. Bu kurşun bu milletin istikrarına, huzuruna sıkılmıştır. Hesaplar millete ödetilmeden de ödetilebilir. Bu yüzden Ülkücü teşkilatlar yekpare olarak sağduyulu hareket etmelidir. Gençlik liderleri, gençliğin yanlış yapmasına meydan vermemelidir. Zira her bir zarar teşkilatın hanesine yazılacaktır. Bu yüzden her bir Ülkücü genç duyarlı hareket etmek, sorumlu davranmak, teşkilatı düşünmek zorundadır. Şayet dur denildiği halde vurmaya yeltenen genç saflardan atılmalıdır. Her vuruşun bir çapı olmalıdır. Etkili vuruşların gerektirdiği çap vardır ve önce o çapa ulaşmak icap eder. Ülkücü hareketin yükselen ivmesinin düşürülmesi isteniyor olabilir. Bu yüzden akılla hareket etmek iktiza eder. Duygusallık büyük kayıplara neden olabilir. Zira büyük kayıplar yaşayan, nice soysuz yaftalamaya maruz kalan ve çok zor badirelerden geçen teşkilatın yeniden bu süreçlere mahkûm edilmeye tahammülü yoktur ve olamaz. Artık bundan sonra akıl kullanılacaktır. Zira akılsız devirlerin bedelleri çok ağır olarak ödenmiştir. Şimdi akıllı devirlerin nimetleri toplanmalıdır. Vatanın, milletin, devletin, ümmetin bu gençliğin deli yüreğine, haykıran sesine, demir disiplinine, keskin yumruğuna ihtiyacı vardır. Ama tüm bu özellikler iman ve bilgi suyuyla sulanmalıdır. Çeliğe su vermezseniz olmaz. Ülkücü gençlik artık imanın gösterdiği istikamette aklını kullanarak yürümelidir. Davası İlay-ı Kelimetullah olan bir gençliğin malayani ile, serkeşlik ile, kontrolsüz güçle işi olamaz. Dünyaya nizam vermek sadece güçle olmaz hatta nizam vermek güçle olmaz. Zira fethetmede güç kullanılabilir ama nizam vermek iman ve akıl işidir. Ahhh şimdi tam da Nurettin TOPÇU’ların, Dündar TAŞER’lerin, Galip ERDEM’lerin, Remzi Oğuz ARIK’ların, Necip FAZIL’ların, Erol GÜNGÖR’lerin, Seyid Ahmet ARVASİ’lerin, Peyami SAFA’ların zamanıydı. Bu gençliği işleyecek beyinlere ihtiyaç var ama ne hazin ki özlenen beyinlerin hepsi toprak şimdi.

Özgür Deniz

26.01.2014 - 23:20

NAÇİZANE BİR ÖNERİ…

ATV isimli kanalda bir dizi vardı. Adı TATAR RAMAZAN’dı. Bugün FİNAL bölümü vardı. Normal de bir dizi önerisinde bulunmam. Çünkü diziler birer lağım kanallarıdırlar. Pislikten, mikroptan, iğrençlikten, rezillikten, namussuzluktan, kahpelikten, şerefsizlik ve soysuzluktan başka bir şey taşımazlar, üretmezler ve enjekte etmezler. Ya da insanları pasifize etmekten, aldatmaktan, şuurlarını ve bilinçlerini çalmaktan başka hedefleri yoktur. Tüm değerleri (din-vatan-namus vs.) ahlaksızca harcarlar. Ama ne gariptir ki, insanlar bu dizilerin müptelasıdırlar. Bu dizilerde konfordan, lüksten, hazdan başka şey bulunmaz. Asalet, haysiyet, şeref, direniş ruhu, gerçeklik zerre bulunmaz.

TATAR RAMAZAN’ın son bölümünü izlemenizi istirham ederim dostlarım. Artık kodamanlara karşı onurlu bir mücadele başlatma zamanıdır. Korkmadan, geri çekilmeden ve söke söke asırlarca gasp edilen hakkımızı almak için, düşürülen onurumuzu ayağa kaldırmak için mücadele etmemiz gerekir. Vatanı kurtarmak, bizim kılmak ve korumak için. Devleti kurtarmak, korumak ve bizim kılmak için. Dinimizi, dincilerin elinden kurtarmak, asliyetine döndürmek ve öylece yaşamak için. Ordumuzu, emniyetimizi kodamanların koruma duvarı olmaktan kurtarmak ve milletin ordusuna, emniyetine dönüştürmek için. MİT’imizi yabancıların ve onların içimizdeki maşalarının tasallutundan kurtarmak, korumak ve bizim varlığımızı tehdit edici unsurları deşifre ederek bertaraf eden kurumumuza dönüşmesi için artık uyanmamız, dirilmemiz, gerilmemiz ve pervasızca mücadele etmemiz gerekir. Ezildiğimiz, zulüm altında inim inim inlediğimiz, topraklarımızın işgal edildiği, kaynaklarımızın yağmalandığı ve kodamanlara gönüllerini almak adına peşkeş çekildiği yetsin gayrı. Hep susacak ve kan mı kusacağız? Kendimizi ve değerlerimizi göz göre göre kâfirlere ve uşaklarına peşkeş mi çekeceğiz?

Hiçbir bölümünü izlemedim ama son bölümü merak ettim ve sonuna kadar izledim. Son bölüm gerçekten güzeldi. Hele insanlara kan kusturan, kurumaları işgal etmiş küçük, karaktersiz, namussuz, ahlaksız insanları bir köpek gibi kullanan şerefsizi idam edişi vardı ki insanın yüreğinde gizli tüm güzel değerleri şaha kaldırıyordu. Kodamanlara inanmayın dostlarım. Kodamanlar insan değillerdir. İnsanlıktan zerre nasipleri yoktur onların. Onlar paranın köpekleridirler. Para için her şeyleri satarlar. Değerleri yoktur. İnançları yoktur. Şerefleri yoktur. Haysiyetleri yoktur. Vatan sevgileri, millete saygıları, devlete sadakatleri, orduya, emniyete, mit'e bağlılıkları yoktur. Her şeyi kullanmak isterler. Her şeyi tüketmek isterler ve tüketirler. Ürettikleri hiçbir değer yoktur. Allah, Önder, Kitap tanımazlar. Tanıyormuş gibi yapmaları çıkarlarını korumak adınadır.

Mülk Allah’ındır Karun’u vurun.
İktidar Allah’ındır Firavunu vurun.
Din Allah’ındır Belam’ı vurun.

İnsanca yaşamak Hak’ça bir düzen kurmak istiyorsak bunu yapmak zorundayız. Yoksa bağırmak sahtekarlıktan başka bir şey değildir.

Özgür Deniz

30.01.2014 - 07:55

http://haber10.com/makale/38631#.UunpM8w5nIU RÖPORTAJ---1
http://haber10.com/makale/38642/#.UunpVMw5nIV RÖPORTAJ---2

Özgür Deniz

28.01.2014 - 22:07

http://www.habervaktim.com/yazar/63405/philosemiticyahudisever-imam.html İLGİNÇ, DERİN VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR BİLGİ VAR HİÇ DUYMAMIŞ OLABİLECEĞİNİZ AMA HARF HARF OKUMALISINIZ...

http://www.habervaktim.com/video-galeri/samanyolu-tv-zaman-ve-bank-asya-nasil-kuruldu-4100.htm DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR VİDEO ÖNEMLİ OLAN KABUL YA DA RED DEĞİLDİR DÜŞÜNMEK ANLAMAK VE BAĞIMSIZ KAFAYLA BİR YARGIYA VARMAKTIR

Özgür Deniz

27.01.2014 - 21:11

BAŞSAĞLIĞI

MHP teşkilatının, Ülkücü teşkilatın ve gençliğin başları sağolsun. Allah, Cengiz AKYILDIZ beyin taksiratını affetsin, mekânını cennet eylesin, kalanlarına sağlık ve afiyet nasip etsin. Teşkilat rahmetlinin geride kalan ailesine mutlaka sahip çıkmalıdır. Bu kurşun bu milletin istikrarına, huzuruna sıkılmıştır. Hesaplar millete ödetilmeden de ödetilebilir. Bu yüzden Ülkücü teşkilatlar yekpare olarak sağduyulu hareket etmelidir. Gençlik liderleri, gençliğin yanlış yapmasına meydan vermemelidir. Zira her bir zarar teşkilatın hanesine yazılacaktır. Bu yüzden her bir Ülkücü genç duyarlı hareket etmek, sorumlu davranmak, teşkilatı düşünmek zorundadır. Şayet dur denildiği halde vurmaya yeltenen genç saflardan atılmalıdır. Her vuruşun bir çapı olmalıdır. Etkili vuruşların gerektirdiği çap vardır ve önce o çapa ulaşmak icap eder. Ülkücü hareketin yükselen ivmesinin düşürülmesi isteniyor olabilir. Bu yüzden akılla hareket etmek iktiza eder. Duygusallık büyük kayıplara neden olabilir. Zira büyük kayıplar yaşayan, nice soysuz yaftalamaya maruz kalan ve çok zor badirelerden geçen teşkilatın yeniden bu süreçlere mahkûm edilmeye tahammülü yoktur ve olamaz. Artık bundan sonra akıl kullanılacaktır. Zira akılsız devirlerin bedelleri çok ağır olarak ödenmiştir. Şimdi akıllı devirlerin nimetleri toplanmalıdır. Vatanın, milletin, devletin, ümmetin bu gençliğin deli yüreğine, haykıran sesine, demir disiplinine, keskin yumruğuna ihtiyacı vardır. Ama tüm bu özellikler iman ve bilgi suyuyla sulanmalıdır. Çeliğe su vermezseniz olmaz. Ülkücü gençlik artık imanın gösterdiği istikamette aklını kullanarak yürümelidir. Davası İlay-ı Kelimetullah olan bir gençliğin malayani ile, serkeşlik ile, kontrolsüz güçle işi olamaz. Dünyaya nizam vermek sadece güçle olmaz hatta nizam vermek güçle olmaz. Zira fethetmede güç kullanılabilir ama nizam vermek iman ve akıl işidir. Ahhh şimdi tam da Nurettin TOPÇU’ların, Dündar TAŞER’lerin, Galip ERDEM’lerin, Remzi Oğuz ARIK’ların, Necip FAZIL’ların, Erol GÜNGÖR’lerin, Seyid Ahmet ARVASİ’lerin, Peyami SAFA’ların zamanıydı. Bu gençliği işleyecek beyinlere ihtiyaç var ama ne hazin ki özlenen beyinlerin hepsi toprak şimdi.

Özgür Deniz

26.01.2014 - 23:20

NAÇİZANE BİR ÖNERİ…

ATV isimli kanalda bir dizi vardı. Adı TATAR RAMAZAN’dı. Bugün FİNAL bölümü vardı. Normal de bir dizi önerisinde bulunmam. Çünkü diziler birer lağım kanallarıdırlar. Pislikten, mikroptan, iğrençlikten, rezillikten, namussuzluktan, kahpelikten, şerefsizlik ve soysuzluktan başka bir şey taşımazlar, üretmezler ve enjekte etmezler. Ya da insanları pasifize etmekten, aldatmaktan, şuurlarını ve bilinçlerini çalmaktan başka hedefleri yoktur. Tüm değerleri (din-vatan-namus vs.) ahlaksızca harcarlar. Ama ne gariptir ki, insanlar bu dizilerin müptelasıdırlar. Bu dizilerde konfordan, lüksten, hazdan başka şey bulunmaz. Asalet, haysiyet, şeref, direniş ruhu, gerçeklik zerre bulunmaz.

TATAR RAMAZAN’ın son bölümünü izlemenizi istirham ederim dostlarım. Artık kodamanlara karşı onurlu bir mücadele başlatma zamanıdır. Korkmadan, geri çekilmeden ve söke söke asırlarca gasp edilen hakkımızı almak için, düşürülen onurumuzu ayağa kaldırmak için mücadele etmemiz gerekir. Vatanı kurtarmak, bizim kılmak ve korumak için. Devleti kurtarmak, korumak ve bizim kılmak için. Dinimizi, dincilerin elinden kurtarmak, asliyetine döndürmek ve öylece yaşamak için. Ordumuzu, emniyetimizi kodamanların koruma duvarı olmaktan kurtarmak ve milletin ordusuna, emniyetine dönüştürmek için. MİT’imizi yabancıların ve onların içimizdeki maşalarının tasallutundan kurtarmak, korumak ve bizim varlığımızı tehdit edici unsurları deşifre ederek bertaraf eden kurumumuza dönüşmesi için artık uyanmamız, dirilmemiz, gerilmemiz ve pervasızca mücadele etmemiz gerekir. Ezildiğimiz, zulüm altında inim inim inlediğimiz, topraklarımızın işgal edildiği, kaynaklarımızın yağmalandığı ve kodamanlara gönüllerini almak adına peşkeş çekildiği yetsin gayrı. Hep susacak ve kan mı kusacağız? Kendimizi ve değerlerimizi göz göre göre kâfirlere ve uşaklarına peşkeş mi çekeceğiz?

Hiçbir bölümünü izlemedim ama son bölümü merak ettim ve sonuna kadar izledim. Son bölüm gerçekten güzeldi. Hele insanlara kan kusturan, kurumaları işgal etmiş küçük, karaktersiz, namussuz, ahlaksız insanları bir köpek gibi kullanan şerefsizi idam edişi vardı ki insanın yüreğinde gizli tüm güzel değerleri şaha kaldırıyordu. Kodamanlara inanmayın dostlarım. Kodamanlar insan değillerdir. İnsanlıktan zerre nasipleri yoktur onların. Onlar paranın köpekleridirler. Para için her şeyleri satarlar. Değerleri yoktur. İnançları yoktur. Şerefleri yoktur. Haysiyetleri yoktur. Vatan sevgileri, millete saygıları, devlete sadakatleri, orduya, emniyete, mit'e bağlılıkları yoktur. Her şeyi kullanmak isterler. Her şeyi tüketmek isterler ve tüketirler. Ürettikleri hiçbir değer yoktur. Allah, Önder, Kitap tanımazlar. Tanıyormuş gibi yapmaları çıkarlarını korumak adınadır.

Mülk Allah’ındır Karun’u vurun.
İktidar Allah’ındır Firavunu vurun.
Din Allah’ındır Belam’ı vurun.

İnsanca yaşamak Hak’ça bir düzen kurmak istiyorsak bunu yapmak zorundayız. Yoksa bağırmak sahtekarlıktan başka bir şey değildir.