Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Sorun bakalım neden vazgeçilmezmiş!
Çünkü Marksist Feministlere göre; “Kadınlar, geleneksel rollerini oynarken, kocalarının meşru kızgınlıklarını, güçsüzlüklerinden kaynaklanan hayal kırgınlıklarını ve baskıyı sineye çekerler. Hatta birçok kocanın aileleri ve karısı üzerinde kurduğu diktatörlük, onlara sisteme hiç meydan okumaksızın kızgınlıklarını ifade etme olanağı sağladığı için aile kapitalizm için vazgeçilmezdir.” (Ansley)
Bunlar yalan mı?
Şu kadına şiddet uygulayan erkeği, haddizatında, çıldırtan, sistem değil mi?
Sistem!
Şu vahşi ekonomik sistem…
Günde 8-10 saat kan-ter içinde, üstelik çoğu sektörde emniyetsiz şartlarda çalıştırıp, “asgarî ücret” ödeyen sistem!
İş kazasında sakatlandığında, üç kuruş tazminat alabilmek için mahkeme kapılarında süründüren sistem!
Yalnızsan intiharlara, evliysen kadına şiddete yönelten sistem!
Bir düşünün, erkek emeğinin hakkını alsa,
İyi bir ekonomik ve sosyal statüsü olsa,
İyi bir konutta ve iyi bir semtte otursa bu kadar öfkeli, bu kadar şiddete eğilimli olur mu?
Feministlere göre; “Aile, hem kapitalizmin hem de ataerkilliğin emniyet supabıdır. Kapitalist sistemde kadın hem yedek emek gücünü üretir hem de piyasanın ucuz emek ihtiyacını karşılar. Böylece aile sadece kapitalizmin ihtiyacı olan emeği üreterek onu destekleyen birim olmanın ötesinde ataerkilliği de yeniden üreten birimdir.”
Buna bir ilave veya bir açıklama getirecek olursak, kadın, ayrıca, çok çocuk yaparak elbette yeni ve ucuz işgücünü dünyaya getirmektedir. Hal böyle olunca, sistem, tabii ki kadının fazla çocuk yapmasını teşvik edecektir. Çünkü son tahlilde, çocuklar iyi eğitim alsa da almasa da “ucuz işgücü” olmaya mahkûmdur. Çünkü doğurganlığın fazla olması sebebiyle işgücü piyasasında “arz fazlası” mevcuttur. Fazla olan her şeyin “fiyatı”nın ve “değeri”nin düşmesi iktisadın ilk ve en önemli kanunlarından biridir.
Feministlerin yukarıdaki sözleri içinde geçen bir kavrama, “ataerkilliğe” de dikkatinizi çekerim…
Ataerkillik, yani babanın, yani erkeğin egemen olduğu aile ve toplum yapısı…
Bu yapı kimin işine geliyor ve bunu kim teşvik ediyor?
Kapitalist sistem!
Bu yapı aynı zamanda İslamî bir yapı olarak da sunuluyor mu? Daha doğrusu, kapitalizm geri planda tutularak, doğrudan doğruya İslam’ın bir gereği gibi dayatılmıyor mu? Ataerkilliğin İslam’ın gereği olup olmadığı tartışılabilir ama kapitalizmin çok hoşuna gittiği, pek işine geldiği tartışılmaz!
Çünkü böylece, evinin diktatörü olan erkek, sistemin çarklarına hiçbir şey yapamadığını bildiğinden-gördüğünden, öfkesini asla ona çeviremiyor… Ne yapıyor? Öfkesini, evde kuzu kuzu oturan zavallı, savunmasız eşine, çocuklarına yöneltiyor… Bu ortamda yetişen erkek, büyüyünce aynısını kendi ailesine uyguluyor… Bu ortamı gören kız çocuğu, bunun doğal olduğu algısıyla büyüyor ve yuva kuruyor… Kocasından kendisine yönelik şiddeti de doğal karşılıyor, ses çıkaramıyor.
Çark-sistem böylece dönüp duruyor…
Burada yine de bizi teselli eden bir nokta var: Ailenin kapitalizm için vazgeçilmez olması!
Demek kapitalizm aileyi desteklemek zorunda… Bu sevindirici, çünkü aile, her halükarda hiç olmamasından iyidir…
x x xGÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN'den...