Bu dünyada herkese yer var.
Pakistan’da, Afganistan’da, Afrika’nın pek çok ülkesinde ve hele Ortadoğu’da Müslüman’ın Müslüman’ı öldürmesi yetmiyormuş gibi, Paris’te de “Müslüman” Müslüman’ı öldürdü…
Dergi baskınını yapanların, dergi çalışanlarından evvel, sokakta, önce yaralayıp sonra da kafasına sıkarak katlettikleri polis memuru, Ahmet Merabet isimli bir Müslüman’mış.
Ayrıca, mizah dergisinde katlettikleri on kişiden birinin de, dergide “düzeltmen” olarak çalışan Cezayir asıllı Mustafa Urrad olduğu ortaya çıktı.
Bu haberlerden anlaşılacağı gibi, laik Fransız Devleti ve basın sektörü bir ayrımcılık yapmıyor… Müslüman olmak, en önemli, en kritik mesleklerden biri olan polis teşkilatına girmenizi engellemiyor. Yine Müslüman olarak basında iş bulabiliyorsunuz.
Laik Fransızların ayrım gözetmemesi gibi, ‘Müslüman’ katiller de ayrım gözetmiyor! Bilerek veya bilmeyerek “din kardeşleri”ni katlediyorlar.
Hadisede öldürülen iki Müslüman’ın Cezayir asıllı olduğunu söyledik… Öldürenler nereliydi? Onlar da Cezayir asıllı… Demek teröristler, sadece din kardeşlerini değil, aynı zamanda “soydaş”larını da katletmiş oldular…
Bu dört Cezayir asıllı Fransız, insana, kişinin kendi yolunu kendinin çizdiğini düşündürüyor… Bu dört soydaş ve dindaş, birbirine yakın yıllarda Fransa’da doğmuşlar… İkisi Fransa’nın sunduğu imkânlarla bir Fransız gibi çalışmayı, yaşamayı, ülkesine hizmet etmeyi seçmiş… Diğer ikisi ise devletle kavga etmeyi, hatta bibakıma “ihanet”i tercih etmiş… “Terörist” olmayı seçmiş…
x x x
FRANSA’DA ÖTEKİLEŞTİRME YOK(TU)
Eğer dergi baskınında öldüğü için bir polisin Müslüman olduğunu öğrenilmeseydi; Cezayirlilerin “ötekileştirildiği” zannedilebilir,
Onların geri ve fakir kalmalarına yol açan politikalar izlendiğini yazılabilir,
Aşağılanma ve sistem dışı bırakılmanın bu kardeşleri terörizmin kucağına ittiği söylenebilirdi. Ama böyle bişey olmadığı ortada… Zaten böyle bir ötekileştirme olmadığını Fransa’da çalışan-yaşayan Türk Vatandaşlarından da biliyoruz. Fransızların yabancıları ötekileştirdiğine dair hiçbir şey duymadık.
Ama bundan sonra yabancıya, hele Müslümanlara eski “hoşgörü” söz konusu olabilir mi?
Artık Müslümanlara “şüpheli” gözüyle bakmazlar mı?
Dergi baskınını yapan iki “Müslüman” kime hizmet etti?
O kurşunları, çizerlerin ve iki Müslüman Fransız’ın nezdinde, bütün Müslümanlara sıktılar!
X x x
ÇİZERLERİ ÖLDÜRDÜNÜZ, DERGİYİ DİRİLTTİNİZ
Euronews’in dünkü (14/01) haberinde; “Derginin finansal açıdan zor durumda olduğu ve belki de yıl sonunda yayına son verme olasılığının bulunduğu” kaydedildi.
Nitekim televizyonlar tekrar tekrar Charlie Hebdo’nun haftalık baskı sayısının 60 bin olduğunu söylüyorlar.
Peki, saldırıdan sonraki sayı kaç bastı?
Önce, 16 dilde, 3 milyon bastı… Bu hemen tükendi… Ardından 2 milyon daha basıldı… Etti 5 milyon… Bütün dünyaya dağıtıldı…
5 milyon basılan derginin kapağı-mapağı ülkeye girer diye teyakkuzdayız!
Yahu, girse ne olur, girmese ne olur?
O kapağı milyarlarca insan internette gördü… Görmeye devam ediyor… Yani bütün dünya görsün, Müslümanlar görmesin, öyle mi?
Bundan kazancınız ne?
Siz Müslümanların bilmediği, görmediği, tanımadığı, Fransa’da da topu topu, haftalık 60 bin satan bir dergiyi dünya tanıttınız, 5 milyon baskı yapmasını sağladınız… Dergiye bundan daha büyük bir hizmet, eğer bu dergi “İslam düşmanı”ysa, İslam’a bundan daha büyük bir ihanet olabilir mi?