Gökten bir şeyler yağar; bu bazen kar, bazen dolu, bazen çamur, bazen de, bürokrat yağar(!) Haziran 2015’te, yapılacak genel seçimlerde, aday adayı olabilmek için, devletin değişik kadrolarında görev yapan bürokratlar, birkaç gündür yağmur gibi istifa etmeye başladılar. Devlet çarkı, nerede ise boşaldı. Bu yaşıma geldim, seçim öncesi böyle bir durumla karşılaşmadım. Siyasi partiler, halktan umudu kestiler ki, bürokratlarla vitrin yapacaklar herhalde!..
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!”. Millet, bu egemenliğini TBMM vasıtası ile kullanır. Her meslek grubu, bu mecliste, nüfustaki ağırlığı nispetinde temsil edilmelidir. Gerçekte böyle mi? Bizim egemenliğimiz, liderlerin iki dudağının arasında olduğu için, listeyi liderler oluşturuyor ve halkın önüne usulca koyuveriyorlar. T.C.’nin hala %30 köyde yaşadığı, tarımla ve hayvancılıkla uğraştığı halde TBMM’de kaç tane çiftçi milletvekili vardır? Temsili olarak belki birkaç kişi vardır. Hukukçu ararsanız istemediğiniz kadar bulabilirsiniz.
Tarlasında, işinin başındaki çiftçiyi kaç kişi tanır? Hastasını muayene eden doktoru kaç kişi bilir? Fabrikada, madende, makinenin başındaki işçinin kim farkında? Direksiyonda, akşama kadar çocuklarının nafakasını çıkarmaya çalışan, şoförü kim tanıyor? Sınıfta, öğrencisine bir kelime öğretmek için, didinen öğretmen, 24 Kasımlarda hatırlanmıyor mu? Kıta’da, askeri eğiten, yetiştiren komutan kimin umurunda? Peki, egemenlik halkın değil miydi? Halk şapkasını önüne koyup, biraz olsun bu gidişatı sorgulamalıdır. Burada halk nerede? Ben size söyleyeyim. Halk, liderlerin önündeki listede(!)...
Devletin her kademesindeki bürokratların bir kısmı, haziran 2015’te yapılacak seçimlerde, milletin vekili olabilmek için, mevki ve makamlarını boşaltıverdiler. Bu bürokratlar, öyle sıradan birileri değil. Demek ki, bir yerlerden işaret verildi ki, o koltuklar boşaldı. Bunlara halk mı dedi, o koltukları boşaltın diye? Birileri, halkın adına onlara söz verdi. Sen gel bizim partiye, şu bölgeden seni seçtirelim! Ne ala memleket!. Senin benim adıma, kapalı kapılar ardında, halkın temsilcileri seçiliyor, sonra da önümüze sandık konuluyor. Ne güzel demokrasi değil mi? Sevsinler böyle demokrasiyi, egemenliği. Gerçi, egemenlik duvar yazılarında kaldı da, toplum bir şekilde avutuluyor.
Seçilmiş, atanmış mücadelesi ve ayrımı yapılıyordu. Seçilmişler ile atanmışlar arasında, sürekli bir fark yaratılmaya ve seçilmişleri atanmışların başında, demokrasin kılıcı gibi sallandırmak isteyenler, ne yazık ki, bu uygulamayla, seçilmişle atanmış arasındaki farkı kaldırarak, halkın temsilcilerini de, atanmış konumuna sokuverdiler. Ne adına? İleri demokrasiye geçiş adına!..
Şimdi, bizim liderlerin önüne konan listeden, seçilecek olan milletin vekilleri kime hizmet edecek? Biz sadece sandığa gittik, onları biz seçmedik. Bize karşı bir sorumluluk hissedecekler mi? Haşaa! Esas liderlerine biat edeceklerdir. Gelecekleri, onların iki dudağının arasında olacağı için, halkın sorunları hep sıraya girecek ve bekleyecektir. Nasıl, yedi sene hacca gitmek için vatandaş sıra beklerken, biriler canı istediğinde, kasap kontenjanından, hacca gidebiliyorsa, toplumun sorunları da, bir sonraki meclis oluşuncaya kadar bekleyecektir. Liderlerin öncelikleri hep ilk sırayı alacaktır. Bürokratlarımız, bu işi iyi bildikleri için, liderlerimizin listesinde ön sıraları alacakları kulaklarına fısıldandığından, gözlerini kırpmadan bastılar istifaları.
O kadar bürokratın içinden, gözüm hep birilerini aradı. Cuma hutbelerinden kendisini çok iyi hatırlıyorum. Siz de çok iyi tanırsınız kendisini. Doğal olarak gözlerim aradı ama, göremedim. Gözden kaçmış olabilir mi? Sanmıyorum. Herhalde, o makamda daha yapacağı işler kalmış demek ki(!) Lüks makam aracını, belki de, çok sevmiş olabilir mi? Bu arada, Doğu ve Güneydoğuda, fedakarca görev yapan, Barış sürecinin zedelenmemesi adına, terör örgütüne her alanda meydanı genişleten, üst düzeydeki bürokratları da, bu fırsattan istifade ile, halkın temsilcisi olarak, ödüllendirmeyi düşünemediler mi acaba? Hani, bir hatırlatmak istedim.
Hilmi ÇAKIR
12.2.2015