Eğer, bir kin, nefret ve düşmanlık namına söz ediyorsam namussuzum. Tamamen hissiyatlı, hassasiyetli ve haysiyetli bir kalple soruyorum. Çünkü gerçeği seviyorum ve ancak gerçeğin özgürleştirici olduğuna inanıyorum. Masallarla büyümedim ve büyümekte istemiyorum. Kuzulaştırılıp, koyun gibi güdülmeye de niyetim yok. Aklım da ceplerde değil, başımda işe yarayacaktır. Zira aklım, küçük dünyamın güneşidir. Masallar uyutur ama din uyandırır insanları, afyonlaşmamış, afyonlaştırılmamış din tabi ki de. Geçelim!
Bir kişinin, din adına hizmet etme iddiası varsa, ideali ve davası din ise, şeytanın, bırakın kendi topraklarında müsaade etmesini, kendi toprağında bile yok etmeye çalışır böyle birini. Vallahi de, billahi de, tallahi de özüyle, sözüyle, yüzüyle hakikaten samimi ve ciddiyetli olarak Kur’an’ı izah, izhar eden ve insanları da bu minvalde ikaz eden birisini şeytan kolay kolay yaşatmaz. Kur’an bendenizi teyit eder bu mevzuda. Tarihe bakınız, bu yönelimli tüm İslam neferleri şehit edilmişlerdir. Ha böyle biri yaşar mı, yaşar, yolundan şaşarsa yaşar. Ve zımnen şeytan onu bir şekilde muhakkak kullanıyordur, o bunu biliyordur ya da bilmiyordur ama kullanıldığı kesindir. Peki, niçin kendi toprağında yaşamaz Müslümanlık iddiası olanlar ve din davası sahipleri? Peki, ideali ve davası din olan biri, sümmehaşa gökten Önderi indirme hadsizliğinde bulunanlara eyvallah çeker mi? Cebrail parti kursa yaklaşmam der mi? Ama Cebrail’e hayır diyenlerin ellerinden tutar mı? Peki, kırk yıllık dostunu gözlem altına alır mı ve kırk yıllık dostları neden kendisini terkederler? Din davası ve ideali olan biri, kompradorlarla işbirliği eder mi? Müslüman bir insana iftira atanları zımnen destekler mi? Bu iftiraları sohbetler de diğer insanları etkilemek için sürekli gündem yapanlara sessiz kalır mı? Sürekli Müslüman’a vurur ama şeytana karşı sessiz mi durur? Dini mi politikaya alet eder yoksa politikayı daha ahlaklı hele getirmek için mi didinir? Muhtelif sınavlarda haksız yolla yerleşenlere sessiz kalır mı ve bu ahlaksızlık, adaletsizlik değil mi, bir ömür harama talip olma değil mi? Batıl yolla Hak dava sürer mi ve muzaffer olunur mu bu şekilde? Hakikat apaçıkken, batıl ile karıştırılır mı? Amerika ve Avrupa eğitimde zaten ileri ve orada ki insanları etkilemekte, burada ki ülkeleri aldatmak ta yürek ister ama Afrika garibandır, daha kolay ikna edilir, aldatılır ve Afrika kara kıtadır, insanları yoksuldur ama toprakları hazine ve hayat fışkırır ve acaba oralar ve oradaki insanlar kimler adına eğitilmektedir? Kırk Yıllık denilen bir mücevher, şayet böyle bir şey varsa, alelade, sığ, saçma politik hırslara feda edilir mi? Feda etmek, bu yolda emek vermiş olanlara ihanet değil midir? Bugüne kadar şeytanın hiçbir hareketine tek tık etmemiş biri, kendi kardeşine nasıl olurda en ağır şekilde beddua eder? Ki faraza kardeşi hakikaten suçlu olsa bile, eğer ben Müslümanlardanım diyorsa biri ve bunu bilinçli olarak söylüyorsa zaten beddua edemez. Aksini düşünmek bile alıklıktır. Hayır, müdahane yapıyorum dese bile, ortaya şöyle bir şey çıkar. Farz edelim ki, kendi cenahını da kastetti ve yine farz edelim ki kendi tarafı kastedilen suçu işledi, o zaman o insanlar bedduaya maruz kalacaklardır, peki suçu işleyen hadi maruz kaldı diyelim, ya onun çocuklarının ne günahı vardır? Ya da faraza karşı taraf suçu işledi diyelim, ya onların çocuklarının günahı nedir? Veyahut iki tarafın sülalelerinin günahı nedir? Böyle bir bedduayı vallahi de, billahi de, tallahi de din davası ve ideali olan biri etmez, edemez, etmemelidir. Ki din davası ve ideali olmasa bile, ki böyle bir Müslüman tasavvur etmek te kabil değildir gerçi, yine kardeşine karşı asla böyle bir şey yapamaz. Kimse kusura bakmasın ve kimse kimseyi de aptal yerine koymasın. Hayat tüm çıplaklığı ile karşımız da ve insanların da gizlisi saklısı handiyse yok sayılır. Peki, bugüne kadar Müslümanlarla herhangi bir çatışmaya girmemiş ya da niyet etmemiş hatta Müslüman bir kadına haddini bildirin diye sert şekilde hitapta bulunmuş birine şefaat edilirken, niçin Müslümanlarla çatışmaya girilir ve Müslümanlardan uzaklaşılmaya cüret edilir hatta araya tefrika tohumları ekilir? Bunun dinde yeri nedir? Müslümanların günahı varsa, diğerleri bigünah mıdırlar? Muhammed İkbal niçin şöyle demiştir? ‘’Günahkârda olsa bir Müslüman, bir kâfirden daha yakındır bana.’’ Müslüman bilinç ve din davası sahipliği bunu gerektirmez mi?
Daha çok mevzu ve soru var amma anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna bile az! Müslümanlık lafla olmuyor bebeğim!
Müslüman’ın bir İlahı, bir Önderi, bir Kitabı vardır.
DÜŞÜNÜYORUM VE SORUYORUM SADECE...
Özgür DENİZ - 15.02.2015
Tarih: 15.02.2015
Okunma: 738
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.