Belki küçüktüler,
çocuktular, gençtiler ama olmuşlardı, olgundular. Büyüklük bedende değil,
yürekteydi. Küçücük bedenler, büyük yürekleriyle büyüdükçe büyüdüler. Onlarda
azim vardı, irade vardı, kararlılık vardı. Dünya onlara dardı. Onların ruhları
dünya kadardı. Onlar, baştanbaşa birer asil ruhtular. Adeta birer kartal olup
cepheden cepheye koştular. Kahramanca, erkekçe vuruştular. Zevahire bakınca,
zordaydılar, dardaydılar, yokluk içindeydiler ama varlıklarında saklı Var’la
var oldular, yılmadılar, yıkılmadılar, yokluk nedir bilmediler, bilakis
bileylendiler. Kalplerinde ki imanla coştular, taştılar. Onların dünyası
olmadı. Onlar dünyada huzur bulmadı. Şu var mı, bu var mı diye etraflarına
bakınmadılar. Ben varım ya yetmiyor mu dediler. Dönmek için gitmediler.
Öleceklerini bildiler ve sessizce secdeye eğildiler. Keşke dönselerdi! Onlar,
hesap sormaya, ufkumuzu saran karanlığı yarmaya gittiler. Birleşen kudurmuş canavarların
tüm ordularını perişan ettiler. Din için, vatan için, devlet için, millet için,
ümmet için vuruldular, vuruldukça var oldular. Küçücüktüler ama büyüdükçe
büyüdüler, fakat düşmanı, büyüklükleri karşısında küçülttüler. Çanakkale
Geçilmez dediler ve bunu canlarıyla, kanlarıyla ispatta ettiler fakat geçildi
mi, geçilmedi mi belli değil. Onların bıraktıkları kutsal hatırayı ne kadar
koruyabildik, yaşatabildik, yaşayabildik sorgulanır. Bendenize göre yapılması
gereken; kahramanları laf olsun babından konuşmak, kuru nutuklarla anmak
değildir, evet yine konuşalım ve saygıyla, sevgiyle, hayırla, muhabbetle,
duayla analım amma ve lakin asıl yapılması gereken; onları yaşayabilmek,
yaşatabilmek ve ruhlarını muazzep kılmamaktır. Bu vatana gerçekten sahip çıkabilmek
ve onların kanlarıyla sulanan ve altında onların diri canları bulunan bu kutsal
toprakları küffara çiğnetmemektir. Onların, uğruna, canlarından vaz geçip,
kanlarını nehir gibi akıttıkları dine, devlete, vatana, millete ve onların
gerçek torunları olmaya layık vatan evlatlarına sahip çıkabilmektir. Eğer
bunları yapmıyorsak; onları konuşmamız, anmamız sahtekârlıktan, mürailikten
başka bir anlama gelmez asla. Tüm şehitlerimize selam olsun, sonsuz rahmet
kutsal ruhları üzerinden eksik olmasın. Âmin.
Son tahlilde; eğer bu
topraklarda KUR’AN mehcur bırakılmışsa, eğer bu vatanın bağrından KUR’AN
sökülüp alınmışsa, eğer o asil ruhların torunlarının kalplerinden KUR’AN
çalınmışsa, o gün ki ruh terkedilmiştir ve o asil ruhlara ihanet edilmiştir.
Gayrısı laf-ı güzaftır. Boş yere nefesinizi tüketmeyin!
En son tahlilde; yemin
ediyorum o ruhtan uzağız ama o ruhu tekrar kuşanmak zor değildir, bizim
elimizdedir. O zaman haydin o asil ve soylu ruhu, namusluca, haysiyetlice,
vicdanlıca, samimice, ciddiyetle kuşanmaya ne dersiniz, var mısınız?
Hakiki DİRİLİŞ,
Çanakkale de ki HAKİKİ, YENİLMEZ, ÖLÜMSÜZ RUHU kuşanmakla mümkündür!