İdealist insanların toplum içinde sayıları çok değildir. İdealleri peşinde koşan, prensipli kişilerdir. Sayarlar, severler, üretirler, çalışırlar, bıkmadan usanmadan!. Doğal olarak karşılığını görmek isterler. Birazcık da kaprisleri olabilir. Her güzelin bir kusuru olduğu gibi!..
Çalıştıkları ve görev yaptıkları alanda söz sahibi olurlar. Empati güçleri, mütevazi liderlikleri ve ekip ruhlu oluşları öne çıkarır onları. İnsanlara tepeden bak/mazlar/amazlar. Çevresi tarafından çok sevilirler. Tabi, sevilen insanları kıskananlar da az değildir. Onlar da boş durmazlar. Başarılı insanları taşlayan çok olur. Çünkü, meyve verirler. Kavak ağacını taşlayanı gördünüz mü hiç? Ceviz ağacını taşlayanı çok görmüşsünüzdür.
Yüreği insan sevgisi ile dolu, başkaları için hiç kötülük beslemeyen, sürekli, bulunduğu organizasyonun daha karlı, başarılı, kazançlı, üretken zirveye çıkmasını istemekten başka amaçları yoktur. Başarıdan başarıya koşmak ister, bu güzel insanlar. Tepe yöneticileri, bu idealist insanın, bir gün kendi yerine geçebileceğinin, hesabını yapmaktan kendini alıkoyamaz. Hem takdir eder, hem de çok yakınında bulundurmak istemezler. Aynı zamanda kontrolü altında tutarlar.
Tepe yöneticilerinin çevresi çok kalabalıktır. Onu hiç yalnız bırakmazlar. Sürekli meşgul edilir. Bir yığın yalaka türemiştir etrafında. Zaman geçtikçe, yalakanın yalakası bile bulunmuştur. Bunlar, hiç bir şey yapmadan, her şeyi kendileri yapmış gibi gösterirler. Başarılı da olurlar bu konuda. O, mütevazi insan, bütün bunları bilir görür ama, sessizce yoluna devam eder.
Sevda çiçeği, bu idealist insanların gönlünde açar ve yeşerir. Bunların özel bir bakımı vardır. Herkes bakamaz onlara. Nazar değdirirler sonra. Her sabah, o güzel insanlar, sevda çiçeğinin bakımını yapmadan evinden çıkmazlar. Siz onların bu mücadelesini göremezsiniz. Bu çiçeğin mevsimi de yoktur. Her mevsim açabilir ve her mevsimde solabilirler. Bir kere soldu mu, bir daha açmazlar. İstediğiniz kadar ışık, su ve gübre verin açtıramazsınız. Onun için sevda çiçeği çok nazlıdır,orkideden bile. Çok özel bir bakımı vardır. Okullarda öğretilmez bu sevda çiçeğinin bakımı. Yaşamın içinde vardır bu gerçek, görebilen ve duyabilen için. Bir çok insan bu çiçeğin varlığından bile habersizdir. Onlar, hayatlarını mutfak ile tuvalet arasında kanalizasyon görevi yaparak bu dünyadan göçerler. Onların gönlünde bu çiçeklere yer yoktur, kömür karası vardır.
Gönlünde sevda çiçeği olan, o güzel insanlar, bulundukları ortamda sürekli yeni proje üretirler. Bu projelerin hayata geçmesi için var güçleriyle çalışırlar. Projenin hayata geçeceğine inanan yalaka takımı, bu projeyi bir oldu bitti ile ele geçirip sahiplenirler. Projenin gerçek sahibi kenarda kalıverir. Satışını o sahtekâr yalaka takımı yapar. Üst yönetime karşı da, puanı onlar alır. Esas yaratıcı ve emek sahibi, maraba olarak kalır ve sevda çiçekleri yaprak dökmeye başlar.
Bu güzel insanlar bulundukları ortamı canlandırır, motive ederler. Tepe yöneticileri, bu güzel insanları amaçları doğrultusunda kullanırlar. Bazen, öyle bir noktaya gelinir ki, yaptırdıkları işler vicdan sınırını zorlar. İşte dananın kuyruğu bu noktada kopabilir. İdealist insan, bir çok zorluğu göğüsleyerek bu noktaya ulaşmışken, tepe yöneticisi ile bağları koparacak noktaya her an gelebilir. Eğer, yönetici bu vicdan sınırını zorlayan noktada, geri adım atmaz ise, işler sarpa sarar ve soğukluk başlar. Buzların çözülmesini istemeyen bir yığın yalaka için, gün doğmuştur artık. Üstüne tuz biber ekerler. Bire bin katarak, bu soğukluğu derinleştirirler.
Gönlünde sevda çiçeği açan insanlar, her kuruluşta bulunabilirler. Etrafınızda da vardır bunlar. Bizlere uzak değildirler. Belki de içimizden birileridir. Onları tanıma fırsatı bulanlar kendilerini şanslı görsünler. Etrafına bu insanlar pozitif enerji yayarlar. Dillerinden kötü söz yoktur. Yapıcıdırlar. Herkese yardım etmeyi birlikte ekip olarak başarıyı çok önemserler. Ben odaklı değil biz odaklıdırlar. Dilleri sivri de değildir. Bulundukları örgütün menfaatlerini kendi öz çıkarlarından her zaman önde tutarlar.
Çoluk çocuklarını bile zaman zaman ihmal ederler. Görev insanıdırlar. Bir görevi alır sonuçlandırmadan bırakmazlar. Yani kısacası, ver unut. Bu insan tipi çok değildir. Üst ve amirleri tarafından ikaz edilmeyi ar meselesi yaparlar. Bunlara karşı, üst yöneticiler, çok dikkatli olmak zorundadır. Sevda çiçeğini bir anda kurutabilirler. Burada yönetime çok büyük iş düşmektedir. Eğer, bunun bilincinde olmayan bir yönetici ise, o sevda çiçeğinin ömrü çok uzun olmaz.
Gelişmiş toplum ile geri kalmış toplumların, en büyük farkı da, bu sevda çiçeklerine yaklaşımda belli olur. Gelişmiş toplumlar, bu sevda çiçeklerini gözbebekleri gibi korurlar ve baş tacı yaparlar. Bunların sayesinde geliştiklerinin farkındadırlar. Geri kalmış toplumlarda ise; az sayıda açan bu sevda çiçeğini kıskançlıktan nasıl küstürebilir, kurutabilirim savaşı verirler. Bu bir dünya görüşüdür. Ülkemizde de, maalesef kuruluşların içinde, az sayıdaki kişide açan bu güzelim sevda çiçekleri çok çabuk küstürülür, yalnızlaştırılır, dışlanır, çamur atılır, yaptıkları hor görülür.Yerine göz dikenler tarafından her türlü pislik atılarak bir daha yeşermemek üzere soldurulur ve kurutulur. Bakın çevrenize, kurutulmuş sevda çiçeklerini görürsünüz.
Günümüzde, en çok soldurulan sevda çiçeklerini, her kurum ve kuruluşta ve özellikle de siyasi partiler içinde görüyoruz. Bu memlekette, az sayıda yetişen sevda çiçekleri, o yalaka, bukalemun, menfaatçi, bölücü, hizipçi, sarmaşık, liboş, kumpasçı, yılışık tipler tarafından, sarmala alınarak sevda çiçeğinin yaşam alanı daraltılıyor, oksijen alamaz duruma getiriliyor. Oksijensiz ortamda yaşam mücadelesine terk ediliyor. Yaşam süreci belli!. Onun, her şeyinden istifade eden yönetici sıfatındaki varlıklar da, sadece seyirci olmaktan öteye geçemiyorlar. Gönüllerinde soldurulan o sevda çiçekleri, bir daha yeşermemek üzere kurutulup bir kenara bırakılıyorlar vefasızca. Tıpkı bir ömür sizin özelinizi taşıyan çöplükteki bavullar gibi. Böyle bir ortamda yeni sevda çiçekleri yeşerir mi?
Hilmi ÇAKIR
22.3.2015