KOLEJLİLER VİCDANLARDA MEZUN, PEKİ... Ahmet ÜNAL

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 10.04.2015

Ahmet ÜNAL / YENİÇAĞ


77 yıllık Polis Koleji'nin kapısına kilit vuruldu. Mezuniyetine 2 aydan az bir zaman kalan son sınıf öğrencileri apar topar sokağa bırakıldı. Komiser olmak üzere yetiştirilen öğrenciler kandırılarak mağdur edildi. Oysa emsalleri üniversiteye hazırlanırken onlar hepimizin emniyetini sağlamaya hayatlarını adamıştı. Zaten YGS'ye, okul kapandı kapanacak dedikoduları arasında girmişlerdi. Şimdi bir liseye nakledilecekler, oraya uyum sağlayacaklar ve LYS'de iyi bir yer kazanacaklar... 
Kendimden biliyorum, başkentin göbeğinde Anadolu Lisesi son sınıftaki kızımın okulunda bu yıl tek bir gün dahi ders işlenmedi. Öğrenciler üniversite sınavlarıyla ilgisiz lise müfredatı yerine dershane programını takip ediyor. Ders dinlemek istemedikleri için de öğretmenleri onları sınıfta serbest bırakıyor. Yani alan da memnun satan da! Ancak Polis Kolejindeki öğrenciler yatılı kaldıklarından dershane fırsatından da yararlanamadılar. 
İnternet sitesindeki tanıtım filminde, 1938 yılında, Atatürk'ün direktifleriyle açıldığı belirtilen Kolej'de zaten silahlı eğitim verilmiyordu. Şartlar, ergenlik dönemindeki gençler açısından biraz daha esnetilebilirdi ama ille de kapatacaksanız, yeni kayıt almazsınız, ki zaten 2 yıldır alınmıyor, kendiliğinden kapanırdı. İktidarın paralel paranoyasını anlayacak çağda olmayan, günahsız çocukları sokağa atması nasıl bir panik halidir! 18 yaşından küçük gençleri, eğitim öğretim yılı bitmeden ve ailelerine haber vermeden, bir anda kapı dışarı etmek ayıptır, günahtır, suçtur. Eğitim öğretim hakkının fiilen ellerinden alınması anayasal suçtur. Devlete emanet edilen çocukların akşam vakti ailelerine teslim edilmeden sokağa atılması ayıptır, vicdansızlıktır. İyi kötü ayırmadan, muhtemel şüphe yüzünden mutlak zulüm işlemek günahtır, lakin duymazlar ve görmezler!
Polis Akademisi'ne bağlı Güvenlik Bilimleri Fakültesi de kapatıldı. Siyasal ve hukuk fakültelerini bırakarak polisliği tercih eden öğrenciler şimdi iktisadi ve idari bilimler fakültelerine yönlendirildi. Bu haksızlık, delikanlılık dönemindeki gençlerin devleti yakından tanımaları bakımından acı bir hayat tecrübesi sayılabilir! Fakat lise çağındaki çocuklara yapılanlara hiçbir vicdan dayanamaz!
1987 yılında, 12 Eylül fırtınası henüz dinmemişken, omuzlarıma henüz taktığım tek yıldızı gururla taşırken, ben de devletin karanlık yüzüyle tanışmıştım. Yaklaşık 30 sene sonra devlet aklı hâlâ aynı çalışıyor. Üstelik 5-10 öğrenci de atmıyor aksine bir okulu toptan kapatıyor. 28 Şubat sürecinde Işıklar Askeri Lisesi'nin de yine abartılı istihbarat raporları yüzünden kapatılması gündeme gelmişti. Ancak ailelerle görüşüldü, öğrenciler uyarıldı, okul yönetimi inisiyatif kullandı ve tarihi lise bugün başarılarıyla adını duyuruyor.
Firavun ve Nemrut kahinlerin kehanetlerine dayanarak, istikbalde tehdit oluşturur korkusuyla, o zamanki Müslümanların erkek evlatlarını topluca öldürüyordu. Yine de Hz. İbrahim ve Hz. Musa'nın kendi saraylarında yetişmesini engelleyemediler. Saltanatları yıkılırken bugün yalnızca zalimlikleriyle anılıyorlar. Ne hazindir ki İslam topraklarında da Zalim Haccaclar ve Yezitler boy gösterebiliyor. 
"İktidar iştirak kabul etmez" yani iktidar kavgası her dönemde olur ve taraflar birbirlerini hainlik, sapıklık ve fitnecilikle suçlar. Ancak savaşta bile temel bir ilke vardır: Kadın ve çocuklara ilişilmez. Burada, "suç ve cezanın şahsiliği" ve "kimse kimsenin suçundan dolayı yargılanamaz" hükümlerinden bahsederek konuyu uzatmak gereksiz. Hükümetin hukukçuları ve resmi ulemaları da bilir! Korkunun ecele faydası dokunmadığı gibi susmak da suça ortak olmaktır. İdareciler saltanat tutkusu, güç zehirlenmesi, öfke, haset vb.. nedenlerle kontrolden çıkabilir ancak asgari düzeyde de olsa devlet aklı dumura uğrarsa şimdi susanlar yarın, ya kendileri de enkaz altında kalır ya da bozuk düzen onların da çocuklarını mağdur eder. 
Yazıyı Kolej önünde müdür ve amirlerinden daha vakur durarak basın açıklaması yapan gençlerin ifadesiyle bitirelim: "İnsana doğruyu yapmaktan daha fazla özgüven verebilecek bir şey yoktur. Bizim kendimize güvenimiz tam. Tıpkı bir Elif gibi dosdoğru ve dimdiğiz. Haklarımızı, bizi yüzüstü bırakmayacağına inandığımız yüce Türk milletine emanet ediyoruz. Bize bunları reva görenleri vicdanlarına mahkûm ederek tüm vicdanlardan mezun oluyoruz."
Tarih: 10.04.2015 Okunma: 805

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

07.06.2014 - 22:16

EKSTRA



PKK pisliği yol kesecek kadar olduysa şayet, vatanın bütünlüğünden söz etmek ahmaklıkla eşdeğerdir diyesi geliyor insanın. Zira böyle bir şeyin hayali bile imkânsız olması gerekirdi ama çok acayip ve garip bir şekilde PKK denilen pisliğin Türk Devletinin göbeğinde yol kestiğinden ve üstelik bu eylemin günlerce sürdüğünden bahsediliyor. İnsan gerçekten endişe ediyor. Ve akıl binlerce şüphe bulutunun işgaline uğruyor. Acaba diyor ve acabalar hiç bitmiyor. Suçlu kim mi? Suçsuz olan kim ki?



Suriyeli mülteciler, insanlık düşmanı itlerin eline düşmüşler. Burada o itleri suçlamam asla adil değildir. Zira it itliğini elbette yapacak. Suçlanması gereken bir yer varsa o da devlet dediğimiz teşkilattır. Devlet teşkilatı derken parti teşkilatlarını kastetmiyorum. Zira bir yerde devlet varsa, orada itlerin at oynatması kabil-i mümkün değildir. Kesinlikle böyle bir şey olamaz. Çünkü devletin devletliğini yaptığı bir yerde gerekirse sinek vızıldayamaz. Devlet, bu zillete bir an önce son vermelidir. Bu ülkede ki fuhuş ticareti, uyuşturucu ticareti nasıl bitirilemiyor gerçekten hayret ediyorum. Zira bir yerde devlet gücü egemense şayet orada başka bir gücün barınma ihtimali sıfır bile değildir ve olamaz da. Öyleyse!?!



PKK isimli pislik örgütten çocuklarını isteyen anneler var. Elbet haklılar ve asiller ama bu tür bir eylem şahsen benim kafamı bulandırıyor. Arka planda ne var acaba diye düşünmeden edemiyorum. İnşaallah netameli bir durum yoktur. Sanki yol açmanın bir yolu gibime geliyor bu tür şeyler. Ve malum bir çalıştayda konuşulanlar endişe veriyor. Birileri demir yumrukluydu ve çözülen bir şey yoktu. Birileri merhametli davranıyor gibi ama çözülen bir şey yine yok gibi sanki. Dengeyi bir türlü yakalayamıyoruz. Taviz vermeden kararlı bir şekilde çözüm üretmeyi bir türlü başaramıyoruz. PKK pisliğini meşru hale getirmemeli ve Kürt kardeşlerimizin temsilcisiymiş gibi bir algıya asla meydan vermemeliyiz. Bilakis bunun altından kesinlikle kalkılamaz. Böyle bir şey ihanetle eşdeğerdir ve unutulmaz.



http://www.habervaktim.com/yazar/65414/cehennem-omuzlarimizda.html bu adreste ki yazı kayda değerdir. Evet, yazdıklarımıza delil sayacak halimiz yok, zira ne yazdığımızı biliyoruz ve delile ihtiyacımız da yok ama bize küçük bir resim sunmaktadır ülkemizin haliyle ilgili. Peki, tüm bu olanlar kimin suçu acaba? Herhalde şeytanı suçlayacak halimiz yok. Zira şeytan şeytanlığını elbette yapacaktır. Ya bizler Müslümanlığımızı yapıyor muyuz? Bir şeylerin ve en önemli şeylerin çöktüğünü söylerken kafadan konuşmuyoruz. Ve o çöken şeyler temel olan şeyler yani çökmeleriyle her şeyi çökertecek olan şeyler. Şayet bir vicdanımız varsa o vicdanımızı yoklama zamanı gelmedi mi?



Dünyada büyük bir oyun dönüyor. Coni ve Moskof Emperyalizminin oyunu bu. Güya birbirlerine muhalif olduğunu sandığımız iki sütkardeşin namussuz bir oyunu. Birbirlerinin işgallerine fırsat veren ve sözde tepki göstererek tepkisiz kalan iki insanlık düşmanı kâfir millet. İnsanlar zımnen tıpkı eskide olduğu gibi Kapitalizm ve Komünizm arasında tercihe zorlanıyor. İnsanların önüne iki seçenek konuyor ve birinden taraf olacaksın deniyor. Bu oyun bitmeli artık. İslam dünyası için bir zillettir bu ve utanç duyulacak bir şeydir. Zira insanlığın karşısına bir tercih olarak bile çıkılamamaktadır. İki şeytaniyet zümresinin arasında sıkışıp kalmış ve ikisinden birini tercih etmek durumuna düşmüş durumdadır. Bu çok acıdır. İnsanlık İslamiyet’e susuzdur ama Müslümanlar neye sahip olduklarını ve susuz kaldıklarını bilmeyecek kadar alıktırlar.



Türk Milleti öyle acınacak hale düştü ki, dostunu ve düşmanını tefrik edemeyecek bir haldedir. Güya Türk olduğunu sanan ama Türklükle zerre ilintisi olmayan itler, Türk Devletinin en tepesine ki kişiyi düşman yurdunda zor duruma sokacak ve bundan gurur duyacak kadar adi ve aşağılıktır. Ne hazindir ki yurt içinde yaşayan bazıları da bundan haz duyacak kadar müptezel ve pespayedirler. Bir devletin en tepesinde ki isimden hoşlanmayabilirsiniz, o isme muhalif olabilirsiniz, hatta o isimden nefret dahi edebilirsiniz ama o ismin düşman yurdunda rencide edilmesini arzulayacak kadar şerefsiz olamazsınız. Zira orada rencide edilen o isim değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.



İtler sarmış yurdumu meydanların terk edildiğini sanarak. Oysa meydan bir doldu mu bir daha asla boşalmaz ve saklanacak in ararlar o itler. O itler ki, kahramanların adlarını silme derdindedirler. O kahramanların adları silinmez, çünkü gönüllerdedirler. Hiçbir makam bir millet adına karar vermeyi meşru kılamaz. O karar millet tarafından külliyen desteklenmedikçe. Eğer yol verirseniz birilerine, onlarda açılan yolu fırsat bilip at sürülmeyecek yerlere at sürmeye yeltenirler. Artık bir şeyler fazla olmaya başladı ve dur denilecek zaman da geldi. Dur denilirken durulmalıdır, durmayanlar durdurulmalıdır. Birileri bir yerleri sanki farklı konumda değerlendirip istediği gibi tasarruf yetkisine sahip olduğunu düşünmektedir. Bu düşünceden vazgeçilmelidir, icap ediyorsa vazgeçirtecek bir ders verilmelidir. İnsan bedeni nasıl bir bütünse ve ayrılması kabil değilse, vatan da bir beden gibidir ve ayrılması kabil değildir. Bunu almayan akıllara zorla sokmak gerekir.



Milletin sağlığı ile oynayanların sağlıklarıyla öyle bir oynanmalıdır ki, hiçbir uzuvlarının sağlıklı olmaması sağlanmalıdır. Artık derin acılar yaşatılmalıdır, bu millete acı yaşatanlara. Bu milletin sağlığını ve huzurunu; makama, paraya, güce ve kadına peşkeş çekmemeliyiz. Peşkeş çeken şerefsize de bu toprakları dar etmeliyiz. Yetsin artık bu mezellet ve meskenet. Kendimize gelmek zamanı gelmiştir de geçmektedir. Şöhret ve güç öyle bir şeydir ki, özellikle de kalıcı olmazı adına uğraş veriliyorsa, tüm felaketleri davet edicidir. Yıkılışların, çöküşlerin ve tükenişlerin ardında bu düşünce vardır. Dikkat etmek gerekir.



Dini olmayanın dili olması pek bir işe yaramaz. Dinsiz bir dil anlamsızdır. Din, dilin ruhudur. Zira her dilin bir ruhu vardır. Dinli bir dilsiz mi, yoksa dilli bir dinsiz mi? Şahsen dinli bir dilsiz, dinsiz bir dilliden evladır. Çünkü dinli ama dilsiz birinden zarar gelmez, fakat dinsiz ama dilli olan birinden zarar gelmesi muhtemeldir. Bu yüzden birilerinin Türkçeyi çok ileri düzeyde bilmesi güzeldir ama dinsizse çokta sevinilecek bir yönü yoktur. Müslüman ise ve Türkçeyi bilmiyorsa bile asla zarar gelmez. Tabi burada bahsettiğimiz Müslümanlık zamane Müslümanlığı değildir. İleri düzeyde olan, bir bilinç ve şuur barındıran Müslümanlıktır. Müslüman değilse ve Türkçeyi ileri düzeyde bile bilse zarar gelmez diye bir garanti asla yoktur. Herhalde ne demek istediğimi anlaşılmıştır.

Özgür Deniz

09.06.2014 - 16:32

BAYRAK İNDİRİRMİŞ SOKAK İTLERİ....


kardeşim hükümetmisin,,, o zaman gerçek kıldırmayacaksın,,,aksine laf olsun diye konuşmayacaksın,,,,,o zaman sen yaptırdın örnek oluşturabilmek için diye şüphe ederim,,,,,

haklı bir şey mi yapıyor ,,,,,HAYIR
namuslu eylem mi yapıyor,,,,,HAYIR
hak mı arıyor,,,,,,HAYIR
bu milletin evladı mı,,,,,,,HAYIR


acımayacaksın kardeşim,,,,,,VUR EMRİNİ vereceksin ASKERE de POLİSE de,,,,,

basacaksın kurşunu,,,,,

batı denilen kuduz köpek bir şey mi diyecek,,,, defol lan it soyu diyeceksin açıkça,,,,

kendi içine bak köpek diyeceksin,,,,,

benim işime karşıma haddini aşma diyeceksin,,,,,

acımayacaksın kardeşim asla acımayacaksın,,,,,,
hastalıklı sokak itlerine acınmaz,,,,


böyle giderse bu milletin asil evlatlarını kimse tutamaz,,,,

söylemiş olayım,,,,

son pişmanlıkta asla fayda etmez.....


YA TAM SUSTURACAKSIN YA KAN KUSTURACAKSIN!!!! gerisi laftır...



http://haber10.com/haber/508986/#.U5XeucxrPIU


Kimsenin bilmediği Pensilvanya 5'lisi!

Özgür Deniz

09.06.2014 - 16:53

http://www.habervaktim.com/haber/374194/...klama.html


bağımsızlığın timsali şanlı ve al bayrağı indiren o pisliği, temiz ve asil bayrağa yapışmış bir pislik telakki edip temizlemeyen, vurmayan komutanlar derhal vazifeden el çektirilmelidirler....o bayrağın gönderden inmeyeceğini indirilemeyeceğini ve bunun özellikle TÜRK TOPRAKLARINDA yapılamayacağını cümle alem bilmelidir bilmeliydi bildirilmeliydi....bunu yapan her kim olursa olsun ve kaç yaşında olursa olsun acınmamalıydı... ama yapılmamış.... oradaki tüm komutanlar görevden el çektirilmelidirler ve o komutanlar mutlaka araştırılmalıdırlar....fazla şımartmayacaksın kardeşim...sonra da boş boş konuşmayacaksın....temizlemedin mi,,,,bir de konuşma....çünkü şahsım adına söyleyeyim,,,kim ne derse desin zerre inanmam inanmıyorum inanmayacağım....zira safsatalara, lakırdılara, boş laflara karnım tok....

Özgür Deniz

07.06.2014 - 22:16

EKSTRA



PKK pisliği yol kesecek kadar olduysa şayet, vatanın bütünlüğünden söz etmek ahmaklıkla eşdeğerdir diyesi geliyor insanın. Zira böyle bir şeyin hayali bile imkânsız olması gerekirdi ama çok acayip ve garip bir şekilde PKK denilen pisliğin Türk Devletinin göbeğinde yol kestiğinden ve üstelik bu eylemin günlerce sürdüğünden bahsediliyor. İnsan gerçekten endişe ediyor. Ve akıl binlerce şüphe bulutunun işgaline uğruyor. Acaba diyor ve acabalar hiç bitmiyor. Suçlu kim mi? Suçsuz olan kim ki?



Suriyeli mülteciler, insanlık düşmanı itlerin eline düşmüşler. Burada o itleri suçlamam asla adil değildir. Zira it itliğini elbette yapacak. Suçlanması gereken bir yer varsa o da devlet dediğimiz teşkilattır. Devlet teşkilatı derken parti teşkilatlarını kastetmiyorum. Zira bir yerde devlet varsa, orada itlerin at oynatması kabil-i mümkün değildir. Kesinlikle böyle bir şey olamaz. Çünkü devletin devletliğini yaptığı bir yerde gerekirse sinek vızıldayamaz. Devlet, bu zillete bir an önce son vermelidir. Bu ülkede ki fuhuş ticareti, uyuşturucu ticareti nasıl bitirilemiyor gerçekten hayret ediyorum. Zira bir yerde devlet gücü egemense şayet orada başka bir gücün barınma ihtimali sıfır bile değildir ve olamaz da. Öyleyse!?!



PKK isimli pislik örgütten çocuklarını isteyen anneler var. Elbet haklılar ve asiller ama bu tür bir eylem şahsen benim kafamı bulandırıyor. Arka planda ne var acaba diye düşünmeden edemiyorum. İnşaallah netameli bir durum yoktur. Sanki yol açmanın bir yolu gibime geliyor bu tür şeyler. Ve malum bir çalıştayda konuşulanlar endişe veriyor. Birileri demir yumrukluydu ve çözülen bir şey yoktu. Birileri merhametli davranıyor gibi ama çözülen bir şey yine yok gibi sanki. Dengeyi bir türlü yakalayamıyoruz. Taviz vermeden kararlı bir şekilde çözüm üretmeyi bir türlü başaramıyoruz. PKK pisliğini meşru hale getirmemeli ve Kürt kardeşlerimizin temsilcisiymiş gibi bir algıya asla meydan vermemeliyiz. Bilakis bunun altından kesinlikle kalkılamaz. Böyle bir şey ihanetle eşdeğerdir ve unutulmaz.



http://www.habervaktim.com/yazar/65414/cehennem-omuzlarimizda.html bu adreste ki yazı kayda değerdir. Evet, yazdıklarımıza delil sayacak halimiz yok, zira ne yazdığımızı biliyoruz ve delile ihtiyacımız da yok ama bize küçük bir resim sunmaktadır ülkemizin haliyle ilgili. Peki, tüm bu olanlar kimin suçu acaba? Herhalde şeytanı suçlayacak halimiz yok. Zira şeytan şeytanlığını elbette yapacaktır. Ya bizler Müslümanlığımızı yapıyor muyuz? Bir şeylerin ve en önemli şeylerin çöktüğünü söylerken kafadan konuşmuyoruz. Ve o çöken şeyler temel olan şeyler yani çökmeleriyle her şeyi çökertecek olan şeyler. Şayet bir vicdanımız varsa o vicdanımızı yoklama zamanı gelmedi mi?



Dünyada büyük bir oyun dönüyor. Coni ve Moskof Emperyalizminin oyunu bu. Güya birbirlerine muhalif olduğunu sandığımız iki sütkardeşin namussuz bir oyunu. Birbirlerinin işgallerine fırsat veren ve sözde tepki göstererek tepkisiz kalan iki insanlık düşmanı kâfir millet. İnsanlar zımnen tıpkı eskide olduğu gibi Kapitalizm ve Komünizm arasında tercihe zorlanıyor. İnsanların önüne iki seçenek konuyor ve birinden taraf olacaksın deniyor. Bu oyun bitmeli artık. İslam dünyası için bir zillettir bu ve utanç duyulacak bir şeydir. Zira insanlığın karşısına bir tercih olarak bile çıkılamamaktadır. İki şeytaniyet zümresinin arasında sıkışıp kalmış ve ikisinden birini tercih etmek durumuna düşmüş durumdadır. Bu çok acıdır. İnsanlık İslamiyet’e susuzdur ama Müslümanlar neye sahip olduklarını ve susuz kaldıklarını bilmeyecek kadar alıktırlar.



Türk Milleti öyle acınacak hale düştü ki, dostunu ve düşmanını tefrik edemeyecek bir haldedir. Güya Türk olduğunu sanan ama Türklükle zerre ilintisi olmayan itler, Türk Devletinin en tepesine ki kişiyi düşman yurdunda zor duruma sokacak ve bundan gurur duyacak kadar adi ve aşağılıktır. Ne hazindir ki yurt içinde yaşayan bazıları da bundan haz duyacak kadar müptezel ve pespayedirler. Bir devletin en tepesinde ki isimden hoşlanmayabilirsiniz, o isme muhalif olabilirsiniz, hatta o isimden nefret dahi edebilirsiniz ama o ismin düşman yurdunda rencide edilmesini arzulayacak kadar şerefsiz olamazsınız. Zira orada rencide edilen o isim değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.



İtler sarmış yurdumu meydanların terk edildiğini sanarak. Oysa meydan bir doldu mu bir daha asla boşalmaz ve saklanacak in ararlar o itler. O itler ki, kahramanların adlarını silme derdindedirler. O kahramanların adları silinmez, çünkü gönüllerdedirler. Hiçbir makam bir millet adına karar vermeyi meşru kılamaz. O karar millet tarafından külliyen desteklenmedikçe. Eğer yol verirseniz birilerine, onlarda açılan yolu fırsat bilip at sürülmeyecek yerlere at sürmeye yeltenirler. Artık bir şeyler fazla olmaya başladı ve dur denilecek zaman da geldi. Dur denilirken durulmalıdır, durmayanlar durdurulmalıdır. Birileri bir yerleri sanki farklı konumda değerlendirip istediği gibi tasarruf yetkisine sahip olduğunu düşünmektedir. Bu düşünceden vazgeçilmelidir, icap ediyorsa vazgeçirtecek bir ders verilmelidir. İnsan bedeni nasıl bir bütünse ve ayrılması kabil değilse, vatan da bir beden gibidir ve ayrılması kabil değildir. Bunu almayan akıllara zorla sokmak gerekir.



Milletin sağlığı ile oynayanların sağlıklarıyla öyle bir oynanmalıdır ki, hiçbir uzuvlarının sağlıklı olmaması sağlanmalıdır. Artık derin acılar yaşatılmalıdır, bu millete acı yaşatanlara. Bu milletin sağlığını ve huzurunu; makama, paraya, güce ve kadına peşkeş çekmemeliyiz. Peşkeş çeken şerefsize de bu toprakları dar etmeliyiz. Yetsin artık bu mezellet ve meskenet. Kendimize gelmek zamanı gelmiştir de geçmektedir. Şöhret ve güç öyle bir şeydir ki, özellikle de kalıcı olmazı adına uğraş veriliyorsa, tüm felaketleri davet edicidir. Yıkılışların, çöküşlerin ve tükenişlerin ardında bu düşünce vardır. Dikkat etmek gerekir.



Dini olmayanın dili olması pek bir işe yaramaz. Dinsiz bir dil anlamsızdır. Din, dilin ruhudur. Zira her dilin bir ruhu vardır. Dinli bir dilsiz mi, yoksa dilli bir dinsiz mi? Şahsen dinli bir dilsiz, dinsiz bir dilliden evladır. Çünkü dinli ama dilsiz birinden zarar gelmez, fakat dinsiz ama dilli olan birinden zarar gelmesi muhtemeldir. Bu yüzden birilerinin Türkçeyi çok ileri düzeyde bilmesi güzeldir ama dinsizse çokta sevinilecek bir yönü yoktur. Müslüman ise ve Türkçeyi bilmiyorsa bile asla zarar gelmez. Tabi burada bahsettiğimiz Müslümanlık zamane Müslümanlığı değildir. İleri düzeyde olan, bir bilinç ve şuur barındıran Müslümanlıktır. Müslüman değilse ve Türkçeyi ileri düzeyde bile bilse zarar gelmez diye bir garanti asla yoktur. Herhalde ne demek istediğimi anlaşılmıştır.

Özgür Deniz

09.06.2014 - 16:32

BAYRAK İNDİRİRMİŞ SOKAK İTLERİ....


kardeşim hükümetmisin,,, o zaman gerçek kıldırmayacaksın,,,aksine laf olsun diye konuşmayacaksın,,,,,o zaman sen yaptırdın örnek oluşturabilmek için diye şüphe ederim,,,,,

haklı bir şey mi yapıyor ,,,,,HAYIR
namuslu eylem mi yapıyor,,,,,HAYIR
hak mı arıyor,,,,,,HAYIR
bu milletin evladı mı,,,,,,,HAYIR


acımayacaksın kardeşim,,,,,,VUR EMRİNİ vereceksin ASKERE de POLİSE de,,,,,

basacaksın kurşunu,,,,,

batı denilen kuduz köpek bir şey mi diyecek,,,, defol lan it soyu diyeceksin açıkça,,,,

kendi içine bak köpek diyeceksin,,,,,

benim işime karşıma haddini aşma diyeceksin,,,,,

acımayacaksın kardeşim asla acımayacaksın,,,,,,
hastalıklı sokak itlerine acınmaz,,,,


böyle giderse bu milletin asil evlatlarını kimse tutamaz,,,,

söylemiş olayım,,,,

son pişmanlıkta asla fayda etmez.....


YA TAM SUSTURACAKSIN YA KAN KUSTURACAKSIN!!!! gerisi laftır...



http://haber10.com/haber/508986/#.U5XeucxrPIU


Kimsenin bilmediği Pensilvanya 5'lisi!

Özgür Deniz

09.06.2014 - 16:53

http://www.habervaktim.com/haber/374194/...klama.html


bağımsızlığın timsali şanlı ve al bayrağı indiren o pisliği, temiz ve asil bayrağa yapışmış bir pislik telakki edip temizlemeyen, vurmayan komutanlar derhal vazifeden el çektirilmelidirler....o bayrağın gönderden inmeyeceğini indirilemeyeceğini ve bunun özellikle TÜRK TOPRAKLARINDA yapılamayacağını cümle alem bilmelidir bilmeliydi bildirilmeliydi....bunu yapan her kim olursa olsun ve kaç yaşında olursa olsun acınmamalıydı... ama yapılmamış.... oradaki tüm komutanlar görevden el çektirilmelidirler ve o komutanlar mutlaka araştırılmalıdırlar....fazla şımartmayacaksın kardeşim...sonra da boş boş konuşmayacaksın....temizlemedin mi,,,,bir de konuşma....çünkü şahsım adına söyleyeyim,,,kim ne derse desin zerre inanmam inanmıyorum inanmayacağım....zira safsatalara, lakırdılara, boş laflara karnım tok....