Kullanılmak, çift taraflı bir eylemdir. Kullanılan, belki de farkına bile varmaz/amaz. Bir şeyler sezinler, acaba? der ama, yine de süreç devam eder. Kimse bu eylemden kaçamaz. Ben kullanılmadım hiç diyemez. Dese de, inandırıcı olamaz. Mutlaka, bir yerlerde, bir şeylerin hatırına, herkesin başına gelir. Anlaşıldığında iş işten geçmiş olur. Tavşan tepeyi çoktan aşmıştır!...
Günlük hayatta, bu iki kelime o kadar çok konuşulur ki, bilemezsiniz. Bir taraftan, sitemler, hakaretler, beddualar, küfürler, alaycı ifadeler peşi sıra gelir. Bazen, katil bile olan vardır, bu iki kelime yüzünden. Ardından da kararan ve kaybolan bir yaşam öyküsü bırakıp gider.
İnsanların, menfaatleri bitmediği sürece, kullanma ve kullanılma eylemleri devam edecektir. Yükselme, terfi etme, zengin olma, bir makama gelme –getirilme hırsı ve ihtirası yüksek olanlar, her zaman, birilerinin omuzlarına acımadan basarak, amaçlarına ulaşmak isterler. Bunlardan bazıları, bunu çok açık bir şekilde belli eder. Bir kısmı da, çaktırmadan aynı şeyleri yapar. Bazı tipler de, kullanılmayı çok isterler. Onlara yapılacak bir şey yok zaten, o şekilde programlanmışlardır. Allah yollarını açık etsin!..
Eğer; bir mevki, makam, varlık, rütbe, üst düzey yönetici, konumunda olan birilerinin, yakın çevresi tarafından habersizce, defalarca kullanılırlar. Onların sırtından, maddi kazanç bile elde edenler, azımsanmayacak seviyededir. Olanların, bir kısmından haberi olur bu kişilerin ama, üç maymunu oynarlar, işler yolunda gittiği sürece. Bir kısmı da, ulaştığı bu noktada, kendini bilerek ve isteyerek kullandırır. Kendisi, bu işten müthiş bir haz alır. Böbürlenir, gururlanır, çevresine bu olayları bire bin katarak anlatır ve zevk alır. Belki de maddi çıkar da söz konusu olabilir(!)..
Bir yerde kullanan, başka yerde kullanılan duruma da düşebilir. Yağlı güreş gibi bir şey. Bir bakmışsınız kündeye gelmişsiniz. Yaşamın içinde, beklemediğiniz durumlar her zaman gelişebilir. Birilerinin omzuna basarak çıkılan yağlı direkte, tutunamaz, bir süre sonra aşağı, freni patlamış kamyon gibi düşebilirler. Bazen de, yukarı çıkarken bütün dalları kesenler, ortam değişip, olaylar tersine döndüğünde, aşağı inerken tutunacak bir tane bile dal bulamayabilirler. Bunları, yakın çevrenizde görebilirsiniz. Acıma duygunuz ağır basarsa eğer, hak etmediği halde, düşerken elinden bile tuttuğunuz olmuştur.
Kullanıldığınızı hissettiğinizde, o an çok ağır gelir. Ummadığınız, yakın çevrenizden bunu sezinlerseniz, kırılırsınız, incinirsiniz. Adımlarınızı daha dikkatli atmak zorunda kalırsınız. Bazen de, karşı tarafa kullanıldığınızı hissettire hissettire, yapmanız gerekeni yapar ona acı verirsiniz. Eğer, o kişi veya kişiler, sürekli kullanmaya alışmışsa, onlardan kesinlikle uzak durmalısınız. İyi niyetinizin kurbanı olusunuz. Başkalarını da kullandırmış olursunuz. Masum bir faaliyeti, sırf o anki kendi çıkarlarına uygun bir zaman dilimine planlayıp, arkadaşlarına dikte ettiren, birileriyle her zaman karşılaşabilirsiniz. Hanımının temizlik günündeki boşluğa, arkadaşlar arası sohbet toplantısı planlamak gibi!..
Günümüzde, sanal alemdeki feysbukun canlı uygulamaları başladı. Bu tipler iş camiasında türediler. Maddi çıkarlarını her şeyin üstünde tutan bu kişiler, çok şapkalı, sahte tebessüm ve tatlı dille, sizin yakın çevrenizi çok iyi araştırıp, akraba olacak kadar ileri seviyede ortak tanıdıklarınıza ulaşırlar. Bu durumdan habersiz, karşı taraf çok hoşnut olur. İşte o an, bukalemun kılıklı kişi, amacına ulaştığı andır. Bundan sonra, çıkarlarını zirvede tutarak gerçekleştirir. İlişki, kısa sürede bu seviyeye geldiği için, değişken karakterli bu kişileri, karşı taraf, çok iyi hatta örnek bir insan olarak bile tanımlayabilir. Kişi, o anki çıkarı için, melek yüzünü göstermiş, canavar yönünü arkada saklamıştır. Kullanılan kişi bir müddet sonra, gerçeği anlar ve o kişiyi yanlış tanımışım der ama, atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.
Toplumda, çok yaygın kullanma ve kullanılma yöntemlerinden biri de, pohpohlanarak-şişirilerek kullanmadır. Kullanılacak kişi, hiç hak etmediği bir şekilde, çevrede, basında sürekli belirli çıkar odakları tarafından gündemde tutulur. Hakkında güzel haberler yapılır. Hediyeler verilir. Uluslararası saygınlığı olan ödüller takdim edilir. Nobel,kraliyet ödülü, üstün nişan ödülü bile alanlar vardır. Ondan sonra, istekler arkadan gelir. Sizi bir yerlere çıkardıkları için, bu noktadan sonra hayır deme şansınız yoktur. Egemenlerin, istek ve arzularını gerçekleştirmekten başka, çareniz yoktur. Kendi ülkenize rağmen, o güçlerin istekleri ön plana çıkabilir. Bu durum, uluslararası ilişkilerde çok kullanılan bir yöntemdir. “Türkler 300.000 Ermeni’yi katletti!” diyen roman yazarına ne ödülü verildi? Şöyle, yakın geçmişe bir bakıverin kaç tane göreceksiniz…
Büyük kardeş küçük kardeşi, büyük devlet küçük devleti, patron müteahhidi, müteahhit, taşeronu, taşeron işçiyi kullanır. Çocuklar anne ve babayı kullanır. Bazı insanların genlerinde vardır kullanılmak. Kendi kendini idare etmekte acizdirler. Mutlaka birileri kullanacaktır. Sonuçta, birilerinin seni kullanmasına müsaade edeceksin. Nereye kadar? Kullanılmanın da, bir sınırı ve ölçüsü olmalı. İnsanlık onurun ve gururun zedelenmeden, özgürlük sınırları daraltılmadan, sağlığından taviz vermeden, faydalı olabildiğin sürece bu sürgit devam eder. Bir de, işe yaradığın sürece. İşe yaramadığın zaman, zaten çevrendekiler de bir bir seni terk eder. Üstümüze kalmasın, başımıza bela olmasın diye!...
Siyasetin içinde, kullanma ve kullanılma daha yaygındır. Yıllarca, insanlarının gönlünde yer edinmiş, taht kurmuş kişilere, bir de bakıyorsunuz ki, hiç beklemediğiniz bir siyasi faaliyetin içinde görüyorsunuz. Topluma mal olmuş, sevilen, saygı gören kişilerin, bir şekilde siyasetin içinde yer almasını doğru bulmuyorum. Örnek mi? İşte, Hakan Şükür… Sen yıllarca, milli takımda, kendi takımında gol kralı ol. Ondan sonra, gel birilerinin adamı ol. Çok yazık!.. “Akil adam!” sıfatı ile, kullanılanları burada yazarsam sayfalar yetmez. Çok yazık, gönül saraylarında, sıcacık yer bulmuşken, şimdi sokakta bile yer bulmakta zorlanacaklar. Bir de, milletvekili adaylarının içinde,sıralamada çok kritik sıraya yerleştirilip kaldıraç olarak kullanılanlar var ki, o çok ayrı bir yazı konusu! Sinekten yağ çıkarıldığı bir devirde yaşıyoruz. Lütfen kullandırmayın kendinizi!..
En masum kullanılma da, dede ve anne/baba/anne olunca oluyor herhalde. Tadanları görüyorum. Tadından yenmediğini söylüyorlar. Yavaş yavaş yolun sonu görülüyor. Torun sevgisi her şeyi altüst ediyor. Dün gördüm, çocuk annenin kucağında, anne bir şeyler yedirmeye uğraşıyor, çocuk direniyor yememek için, arkadan iki yaşlı kadın anneyi takip etmeye çalışıyor yamulmuş bacaklarla. Birinin elinde, yemek tabağı, diğerinin elinde, giysiler ve arta kalanlar. İşte bu, Torun kral tahtında. Bir yudum mama yedirebilmek için, arkasında üç kişi. Torunu güldürebilmek için, maymun gibi yerlerde sürünen dedeleri gördüm. Para versen yaptıramazsın o hareketleri. Gençliğinde bir denesen, bir de dayak yersin. Zaman, her şeyin ilacıymış. Şimdi ilaç bulundu. Ne mutlu bu şekilde kendini kullandıranlara. Tanrı herkese nasip etsin!
Hilmi ÇAKIR
25.4.2015