Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
5 sene evveli, “halkoylaması” öncesi günleri hatırlayın!
Müthiş bir seçim-sandık kampanyasına, hatta kumpanyasına şahit olmuştuk…
Dağlar-taşlar; “evet”, “evet” naralarıyla inliyordu…
34 kadar madde oylanacaktı ama mühim olan 3-4 madde vardı: Yüksek yargının; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, bilhassa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nın yapısını, görev ve yetkilerini değiştiren-düzenleyen maddeler…
Bunların “onay”lanması için müthiş bir “evet” kampanyası yürütüldü.
Bu değişiklikler o kadar önemliydi ki dönemin Adalet Bakanı, “Bu halkoylaması 10 seçimden daha önemli” açıklamaları yapıyordu…
Fethullah Gülen, oylamayı o kadar önemsiyordu ki, “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırıp o referandumda oy kullanmalarını sağlamak lâzım.” diyordu.
Biz de, “Tamam eski yargı düzeni berbat ama yeni değişiklikler daha berbat bir düzen getirecek. Halkoylamasında bize ‘Kırk katır mı, kırk satır mı?’ diye soruluyor” diye yakınıyor, eskiyi, daha az berbat düzeni savunuyorduk!
Halkoylaması yapıldı… Sonuç mâlum!
“Evet” sonucunun uygulamalarını 5 senedir hep birlikte yaşıyoruz. Gördüğüm kadarıyla, bir tek Anayasa Mahkemesi’ne “bireysel başvuru” konusunda isabetli bir değişiklik yapılmış, onun dışındaki uygulamalardaki “garabet”leri, akıl almaz hukuk dışılıkları, yargı üzerindeki siyasî baskıları neredeyse her gün görüyoruz.
Yeni düzenden en fazla rahatsız ve “mağdur” olan kesim ise, “mezardakilere bile oy kullandırılmasını” isteyen Gülen Cemaati… Feryat-figân halindeler… Elbette bütün haksızlıklara karşıyız, kimseye zulmedilmemeli, adaletle muamele herkesin hakkı.
Yeni düzenin son uygulaması, “Hizmet’e yakın” olduğu kabul edilen 70 tutukluya “tahliye” kararı veren hâkimlerin “tutuklanması” oldu!
İnanılmaz bir süratle… “Hâkim güvencesi” olduğu halde!
Hâkim güvencesi nerede kaldı?
Şimdi ne olacak?
x x x
12 Eylül 2010 değişikliğinden önce de benzer bir durum meydana gelmişti. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Erzurum’dan gelen, kendisinden daha kıdemsiz “Özel yetkili” savcılar tarafından gözaltına alınmış, sonra da tutuklanmıştı.
O günkü, “Hâkim ve savcıların yargılanma” mevzuatına göre; Yargıtay Genel Kurulu, Cihaner’in Yargıtay’da yargılanacağına hükmetmiş ve davayı Yargıtay’a almıştı.
Bugün, Yargıtay’ın böyle bir yetkisi var mı, bilmiyorum!
Şimdi, düşünelim; yargıyla ilgili Anayasa değişiklikleriyle neye niyet edildi?
Sizce, o niyet, “iyi bir niyet” miydi?
Ve ne umuldu, ne bulundu?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, denizhaber.com’dan...